26 Ağustos 2016 01:00

Pislik derin

Pislik derin

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir yandan spor alanlarında şiddetten yakınılırken, diğer yandan yöneticiler taraftarları kışkırtıcı nitelikte açıklamalar yapmayı sürdürüyorlar. Gammazlığın, ihbarcılığın teşvik edildiği toz duman içindeki mevcut memleket atmosferini fırsat olarak görüp rakiplerine Cemaatçi damgası vurarak göze girmenin ve yükselmenin(!) hesaplarını yapıyorlar. Muktedirlere itaat ve biat etmekle yetinmiyor üstüne birilerini hedef göstererek sadakatlerini sergilemeye ve diğerlerinden farklı(!) olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar... Şu anki konjonktür (geçerli durum) bunu gerektiriyor ne de olsa...
Geride kalan 45 gün içerisinde öğrendik ki, meğer memleketteki her kötülüğün, her yanlışın, her melanetin baş sorumlusu Cemaatmiş!..
Aziz Yıldırım, Tayyip Erdoğan’a bolca övgüler düzmeyi de ihmal etmeden Galatasaray ve Trabzonspor’u Cemaat ile ilişkilendirmeye çalışıyor. Bu arada Suriye’ye yönelik askeri operasyona selam çakmaktan da geri durmuyor. Eh hazır mağduriyet rüzgarını(!) yakalamışken fırsatı kaçırmamak, iktidarın tepesindekileri  bol bol yağlamak ve onların her türlü politikasına uyum sağlamak lazım tabii!.. Güç sahiplerine yaranmaktan asla vazgeçilmez!..
Trabzonsporlu yöneticiler de yine aynı şekilde Cemaatçi savcıların Fenerbahçe üyeliğine ve yöneticilerle olan samimiyetine dayanarak sarı-lacivertli kulüp ile Cemaat arasındaki yakınlığa dikkat çekmeye çalışıyorlar. Tabii iş buradan 2010-2011 sezonundaki şampiyonluğa kadar uzanıyor.
2010-2011 yılındaki şampiyonluk üzerinden hâlâ birbirlerine suçlamalarda, göndermelerde bulunup ortamı germelerinden anlaşılıyor ki Fenerbahçeli ve Trabzonsporlu yöneticilerin spor anlayışları/algıları “kupa” ve “şampiyonluk” kavramlarıyla sınırlı.
Futbolun endüstriyel bir ürüne dönüşmesinden bu yana başarı ve onun getireceği rant, temel hedef haline geldi. Bunu elde etme uğruna başvurulan her yol, her yöntem de mübah sayılıyor. Dolayısıyla bu yoz spor anlayışının sonucu olarak ortaya çıkan kapışmalara alıştık...
Artık hiç kimse, adil ve hakkaniyetli bir spor ortamı oluşturulmasına katkı sağlamak, hakemleri kandırmadan, rakipleri incitmeden, saygıyı hiçbir koşulda elden bırakmadan onurlu ve dürüst bir şekilde mücadele etmek, oyunu taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanacak denli keyif verecek şekilde icra edebilmek, genç oyuncular yetiştirerek oyuna farklı bir güzellik katmak gibi hedefler taşımıyor. Varsa yoksa şampiyonluk, varsa yoksa kupa...
Müzakere ve diyalog gibi sorun çözmenin medeni yöntemlerini dışlayıp şiddeti yücelten kibirli, kompleksli, kışkırtıcı dil egemen güçlerin ve yandaş medyanın yanı sıra kulüp yöneticilerinin de ağzında.
Şiddet, söylemler ve politikalar aracılığıyla bir sorun çözme yöntemi olarak benimsenip uygulanır ve normalleştirilirken elbette spor da dahil olmak üzere toplumsal hayatın hiçbir kulvarında barış ve kardeşliğin esamesi bile okunmaz.
Kulüpleri yönetenler, birbirlerinin tepesine basarak pislikten kurtulabileceklerini sanıyorlarsa fena halde yanılıyorlar. Pislik buna imkan vermeyecek kadar derin çünkü...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...