24 Ağustos 2016 00:58

Varız, buradayız, yazıyoruz

Varız, buradayız,  yazıyoruz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda, birlikte basın özgürlüğü mücadelesi yürüttüğüm sevgili arkadaşım Tuğba Tekerek’in anlamsız bir biçimde gözaltına alınması, uyduruk biçimde suçlanmasının ardından savcılık tarafından serbest bırakılmasının sevincinin üzerine iki gazeteci arkadaşımın tutuklanmasının yarattığı sinir bozukluğunu yaşıyordum. Ama kederli bir yazı yazmamaya kararlıyım!

Özgür Gündem Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya ile gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya şu anda cezaevindeler. 

Zana’yı uzun zamandır tanıyorum. Özgür Gündem’in çekirdekten yetişme genel yayın yönetmeni diyebiliriz onun için. Tam gazeteci yetiştirdiği olgunluk döneminde tutuklandı. İnan Kızılkaya ile Evrensel’de bir süre birlikte çalıştık. Evrensel’in kültür servisindeydi. İnan’ı bir de, Özgür Gündem’in nöbetçi genel yayın yönetmenliği süreci boyunca, sabah toplantısının yapıldığı masada yayın yönetmeninin arkasında gözüken iki kişiden biri olarak da hatırlıyorum. Kendisiyle bunun esprisini de yapmıştık. İzinli olduğu günler dışındaki tüm karelerde vardı herhalde. İnan, Özgür Gündem gibi ceza yağmuru ile yüz yüze olan bir gazetenin, hele böylesine sert bir dönemde sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevini üstlenmiş bir gazeteci olarak övgüye değer. İyi gazeteciliğinin üzerine bir de bunu koyun.

Zana ile İnan tutuklandığında, gazeteci Elif İnce, twitter’da, 1994’te tutuklanan Özgür Gündem Yazı İşleri Müdürü Işık Yurtçu’nun davasına dair, bianet’te 18 Aralık 2014 günü yayımlanan yazısını paylaştı şunu da ekleyerek: “22 yıl sonra yine aynı yerdeyiz.”

Elif İnce’nin bu paylaşımının üzerine, Özgür Gündem’e yapılan baskında Zana ve İnan ile birlikte darbedilerek gözaltına alınanlardan biri olan, Özgür Gündem’in, 1990’lı yılları da gazetede yaşamış isimlerinden Bayram Balcı, şunları yazdı: “Aynı yerdeyiz belki ama şimdi biraz daha çoğaldık güçlendik.”

Özgür Gündem ile birlikte çok ağır dönemlere içeriden tanıklık etmiş, yaşamış bir meslektaşım, arkadaşım olan Bayram Balcı’nın bu saptamasına sevindim. 

Ben de iki dönemi de yaşayan bir gazeteci olarak benzer bir gözleme sahibim. Ve bugün Bayram’ın bu duyguyu yaşaması bugün bu mücadelenin içinde olan herkes için umut verici, moral verici bir yön taşıyor. Diğer yandan deneyimli gazeteci, iyi muhabir Elif İnce’nin o paylaşımının ardından yaptığı ‘aynı yerdeyiz’ vurgusu da tarihsel gerçekliği kıyaslamalı olarak saptayan bir özellik taşıyor. Yani o zaman da devlet Özgür Gündem’in yöneticilerini cezaevine koyarak, olmadık zulümler yaparak gazeteyi susturmaya çalışıyordu ve bunun karşısında gazetecilik meslek örgütleri de bu süreçten çıkış için yollar arıyor, mücadele ediyorlardı. Tıpkı bugün onların süren baskıları ve bizlerin arkadaşlarımızı cezaevinden çekip almak için yapmaya çalıştığımız gibi.

Kuşkusuz dönemler arasında farklılıklar var. 1990’lar ‘faili meçhul’ bırakılan gazeteci cinayetleri dönemiydi. Özgür Gündem de en büyük kaybı bu dönemde yaşamıştır. Bugün zincirleme gazeteci cinayetlerini yaşamıyoruz ancak, devletin baskısı ve ona karşı gösterilen direnerek var olma mücadelesinin diyalektik boyutu sürüyor.

Ve bugün Özgür Gündem, 100 nöbetçi yayın yönetmenini arkasında buluyor ise, korku duvarının tüm baskılara rağmen önemli oranda aşıldığını da gösterir bu.

Tıpkı Barış için Akademisyenlerin, barışı kazanabilmek adına kendi akademik konumlarını, kariyerlerini riske atmak konusunda gösterdikleri cesaretli tutumda olduğu gibi.

Bu yazıyı bu umut veren direngenliğin bir örneğini sergileyen Özgür Gündem’in tutuklanan Yayın Danışma Kurulu Üyesi Aslı Erdoğan’ın cezaevinden dışarıya gönderdiği mektuptaki o anlamlı vurgularla noktalayalım: Varız, buradayız, yazıyoruz.


 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...