24 Ağustos 2016 00:51

Şampiyon fersah fersah ileride

Şampiyon fersah  fersah ileride

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Süper Lig’de ilk hafta geride kaldı. Hızlıca, maçlarını takip edebildiğim Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ilk hafta performansının gösterdiklerini ve ileride neler yapabileceklerini değerlendirelim.

EN İYİSİ BEŞİKTAŞ, PEKİ NASIL DAHA İYİ OLUR?
Şenol Güneş’in şampiyon takımı, henüz ideal stoperini bulamasa da, Mario Gomez ve Jose Sosa gibi hücum hattında çok belirleyici olan 2 ismi yitirse de ligin açık ara en iyisi olmayı sürdürüyor.

Beşiktaş, 4 gol attığı Alanyaspor maçında çok mu iyi oynadı? Hayır. Şampiyon takımın lige yeni çıkan bir ekibe evinde fark atması büyük iş mi? Hayır. Ancak Beşiktaş, Konyaspor, Başakşehir, Trabzonspor gibi takımları saymaz ve şampiyonluk adaylarını İstanbul’un büyük üçlüsüyle sınırlı tutarsak, bu takımlar içerisinde ne oynadığını bilen, oyun kurgusunu sahaya yansıtabilen tek takım. Beşiktaş’ı tüm eksiklerine rağmen Süper Kupa finalinde Galatasaray’dan daha iyi yapan şey de buydu. Evet, Gomez ve Sosa bitirici noktada çok önemli isimler. Ancak bu takımın bir omurgası, felsefesi var ve bunlar sadece isimlere bağlı değil. Şenol Güneş, takımını şampiyon yapmanın ötesinde bu altyapıyı kulübe yerleştirdi. Bu da onları ideal 11’lerinde 3 önemli eksik varken dahi şampiyonluğun en güçlü adayı yapıyor.

Her şeyden önce Karakartalları değerlendirirken bu yılki denklemin en önemli parçasının Şampiyonlar Ligi olduğunu unutmamak lazım. Devler arenasının sadece 6 maçlık grup safhası bile önemli bir fiziksel ve mental yük. Dolayısıyla bunu karşılayacak bir kadro derinliği şart. Talisca transferi önemli bir adım. Sosa’dan çok daha farklı bir oyuncu. Geçtiğimiz sezon Benfica’da ilk 11’den çoğunlukla uzak kaldı. Ama bu, çok büyük bir yetenek olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Beşiktaş gibi, oturmuş düzeni olan bir takıma alışmak daha kolaydır. Dolayısıyla onu ve muhteşem sol ayağını -Olcay kadar olmasa da- izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum. 

Beşiktaş’ın stoper dışında yapması gereken bir transfer de santrfor. Cenk Tosun, ilk 11 şansını hak ediyor mu? Ediyor. Fiziği, tekniği, atletik özellikleri, golcülük iç güdüsü kesinlikle alt seviye değil. Kendini bu takımın as golcüsü olarak kanıtlayabileceği, düzenli olarak oynayabileceği bir sene bunun için olmazsa olmaz. Ancak Mario Gomez sonrası bu boşluğu tamamen kapatması beklenmemeli. Cenk Tosun takımın asıl golcüsü olarak düşünülecekse bile gündemdeki 9 numara transferlerinden biri mutlaka yapılmalı.

FENERBAHÇE’YE YARATICI ŞART
Acayip bir yaz dönemi geçiren sarı lacivertlilerin lige Başakşehir gibi güçlü bir takıma yenilerek başlamış olması çok şaşırtıcı değil. Yaz boyu herkes Pereira’nın bir şekilde gitmesini istedi ve şimdi de sırf yeni hoca geldi diye 3 günde olumlu bir tablo oluşmasını beklemek hayalcilik. Spor medyası “yeni dönem iyimserliği” goygoyunu her takıma yapar ama taraftarların buna prim vermemesi lazım. Çünkü bu, insan öğütme makinesi işlevi gören yönetimlerin elini kolaylaştırıyor.

Her neyse. Başakşehir karşısında Fenerbahçe, tempo yapmakta oldukça zorlanan bir takım olarak dikkat çekti. Eldeki oyuncu kadrosuyla da bu çok normal. Orta sahada Salih Uçan, beklentileri karşılayamadığı sürece Fenerbahçe’nin hücum hattında akışkan bir pas oyunu ve hücum temposu yaratması imkansız. Fenerbahçe’nin kalecisi, stoperleri -ağır olsalar da-, bekleri ve defansif orta saha oyuncuları bu ligin çok üzerinde. Ancak işin hücum tarafında taşları oturtmak için yaratıcı oyuncu transferine hatta transferlerine ihtiyaç var. Bunlara, gole en yakın noktadaki Van Persie’nin artık istikrarlı bir performans tutturması gerekliliğini de ekleyelim. 

ORGANİZASYONSUZLUK CİMBOM’LA ÖZDEŞLEŞTİ
Galatasaray’ın çok iyi oyuncuları var mı? Var. Kadrosuna kötü denebilir mi? Asla. Ama Galatasaray, Beşiktaş’ın tam tersi şekilde büyük bir sistemsizlikten muzdarip. Bu oyuncu topluluğuna, Karabük karşısındaki futbolu oynatmak hakikaten mesai ister. Yeni birkaç isme rağmen aylardır beraber olan bir takımın hiçbir hücum organizasyonu oturtamamış olması düşündürücü. En basit ikiye birler dahi Galatasaray için lüks durumda. Bruma’yı yarım saat sahanın merkez bölgelerinde izlemek azap vericiydi ancak Bruma’nın kanattan rakip defansa amansızca saldırması gerekirken tek bir dripling dahi yapamamasının açıklaması yok. Savunmadaki kırılganlık da geçtiğimiz sezon olduğu gibi devam ediyor. Galatasaray, tarihinin en kolay pozisyon veren dönemini yaşıyor. Son 2 maçta Muslera olmasa 2 faciayla karşı karşıya kalınacaktı ve Riekerink için bambaşka çağrılar gündeme gelecekti. Cimbom’un, onca yetenekli hücum oyuncusuna rağmen ileride bu kadar etkisiz kalması nasıl enteresansa, 10 dakikada 1 pozisyon veren bir takım olması da o derece normal. Ne orta sahada Melo tipi bir direnç noktası var, ne hücumcu açıklarda ve beklerde savunma disiplini ve bilgisi… Yüzde 70 oranında topa sahip olmak dahi Galatasaray’ı kalesinde sürekli pozisyon vermekten koruyamadı. Tüm bu sorunlar nasıl hallolur? Öyle ya da böyle, madem sezon sonunda yola devam kararı alındı, Riekerink’e zaman tanınacak. Organizasyonsuzluğun başka bir ilacı yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...