19 Ağustos 2016 01:00

Siyasi sorumluluk

Siyasi sorumluluk

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Mutlaka siyasi bir ayağı vardır.” Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un darbe girişimine ilişkin yaptığı açıklamalarda bu tespitte yer alıyordu. Ama Kurtulmuş’un bu “siyasi ayak”ı bulmak için çok uzaklara gitmesine gerek var mı? Şimdi içinde yer aldığı hükümet bir AKP hükümeti ve bu partinin şimdiki fiili lideri Erdoğan darbe girişiminin baş suçlusu olarak gösterilen Fetullahçılara “ne istedinizde vermedik” diyen siyasetçi değil mi?
Evet şimdi bir özür furyası başlatıldı. “Rabbim ve milletim bizi affetsin” demekle siyasi sorumluluktan kurtulunuyor mu? Tablo ortada: Devletin neredeyse tüm kurumları bu örgüte peşkeş çekilmiş, kapılar ardına kadar açılmış. Şimdi bir cadı avı başlatıldı ve darbeye karışıp karışmadığı, yani somut olarak bu suça karışıp karışmadığı belli olmayan on binlerce kamu çalışanı meslekten atılmış durumda. Bu arada Özgür Gündem kapatılıyor, gazeteciler tutuklanıyor, evleri basılıyor. Açıkça görülüyor ki,  KHK’larla OHAL rejimi kalıcı bir yapıya dönüştürülüyor, zaten yeterince gerici olan devlet bu temelde yeniden yapılandırılıyor.
Dini politik amaçlar için kullanmakta ustalaşmış, bu amaçla tarikatlara, cemaatlere yol vermiş, laikliğe karşı uygulamaları olağan hale getirmiş, halkın demokrasi ve özgürlük taleplerini istismar edip mecrasından saptırmakta ustalaşmış, “milli birlik ve beraberlik” adına HDP dışındaki Meclis’teki muhalefet partilerini yedeklemeyi başarmış bir iktidarla karşı karşıyayız. 15 yıldır ülkeyi yönetiyorlar ama ortaya çıkan olumsuz hiç bir gelişmeden sorumlu değiller. Sorumlu oldukları açıkça belli olan bir durum karşısında da bir af dileyerek ellerini yıkayıp işlerine devam ediyorlar.
Darbecilerin içteki siyasi ayağı aranır da dış ayağı aranmaz mı? İktidarın borazanı haline gelmiş bazı gazetelere, TV kanallarına bakılırsa darbe girişiminin ardında ABD vardır. İktidarın sözcüleri de her fırsatta ABD’yi kınamakta ve mahkum etmektedirler. Bu durumda mevcut iktidarın bırakalım daha ötesini, durum açığa çıkarılana kadar ABD ile olan ikili ilişkilerinin en azından askeri unsurlarını dondurması gerekmez mi? Ama hayır! Böyle bir yol tutulmuyor ve emperyalizmle ilişkilerin çapına bakıldığında tutulamazda. Bunun ötesinde koparılan yaygara da sadece kitleleri “dış düşmana karşı” yedekleme amacına hizmet ediyor. Bu durumda sadece alçak sesle şu söylenmiş oluyor, ‘rica ederiz bunlarla ilişkilerinizi kesin, tüm ilişkileri sadece bizimle ve bizim üzerimizden yürütün.’
ABD açısından durum açıktır. Onların diplomatik ve siyasi olarak ve üstelik aşağılayarak şu mesajı verdiğini anlamak zor mudur? ‘Oraya buraya koşmanız faydasızdır, benim isteklerime boyun eğmelisiniz, haddinizi ve hukukunuzu bilmeniz gerekiyor, bilmezseniz bildiririm.’ ABD ile işbirlikçi egemen sınıflar arasındaki ilişki açısından durum bu kadar net ve berraktır. Bölge politikaları açısından iktidar dümeni zaten ABD politikalarına doğru kırmıştır. Bunun Rusya ve İran’a yakınlaşma üzerinden gerçekleşmiş olması sadece manevra kolaylığından ötürüdür. Kalan sorunların da giderilmesi beklenmelidir, ama bazı sorunlarda varlıklarını sürdüreceklerdir. Çünkü bunlar bölge halklarının birbirlerinin haklarını tanımaları ve kardeşçe yaşamalarına ilişkin sorunlardır ve sadece bölge halklarının inisiyatif alması ile çözülebilir.
Demek ki bütünlüklü tablo şöyledir: Hem içeride uyguladığı gerici politikalarla, hem de bölgesinde uyguladığı saldırgan ve yayılmacı politikalarla ülkenin ve emperyalist güçlerle kolkola girerek bölgenin kaosa sürüklenmesininin siyasi sorumluluğu bütünüyle bu iktidara aittir. Geniş halk kitlelerinin, kaldırılan toz duman yatışınca gerçekleri görme ve anlama konusunda bugünden daha iyi bir pozisyonda olacakları açıktır. Ama onlara bunları anlatabilecek olanların da, ilişki kanallarını sürekli açık tutacak bir durumda olmaları gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...