12 Ağustos 2016 01:00

Almanya tarihini tersten okuyorlar

Almanya tarihini tersten okuyorlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray’da Türkiye İhracatçılar Meclisi üyeleriyle yaptığı görüşmede, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kamuda yapılan ‘cemaat temizliğini’ iki Almanya’nın birleşmesinden sonra, Batı Almanya’nın Doğu Alman memurlarını kitlesel şekilde işten atmasına benzetti.
Erdoğan, bu konuda Avrupa’dan gelen eleştirilere şu yanıtı verdi: “Bunu diyenler kendilerinde ne olup bittiğinden sanki haberi yok. Bunu Doğu Almanya ile Batı Almanya birleşmesinde gördük. Yüz binlerce devlet görevlisini görevden aldılar. Herhangi bir sıkıntı gelmesin diye. Ya siz bunları yapıyorsunuz, bize de akıl vermeye kalkıyorsunuz . İşin ucu nereye varırsa varsın biz bunu yapacağız 10 bin , 20 bin , 30 bin, 50 bin, 100 bin, 200 bin ne olursa olsun temizlenecek.”
Bu açıklama doğal olarak Alman basınında hemen yankı buldu. Bir kez daha günümüz Türkiye’sinde olanlarla Almanya tarihinde olanlar arasına benzerlikler kuruldu.
Böylece, Hitler’in yolundan ‘Üniter Başkan’ olma örneğinin verilmesinden bu yana Almanya tarihine yapılan göndermelere bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Erdoğan’a Alman tarihi anlatanın sözcüsü İbrahin Kalın olduğu anlaşılıyor. Çünkü, kamudaki temizlik hareketini iki Almanya’nın birleşmesinden sonra yapılanlara benzettiği gün Kalın’ın Sabah Daily’de konuyla ilgili makalesi yayınlanmıştı.
Batı’dan gelen eleştirilere yanıt vermek üzere kaleme alınan makalede Kalın, “Gülencilerin, kamu kurumlarından çıkarılması, 1990 yılında Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi sırasındaki ünlü ‘Einigungsvertrag’ (Birleşme Anlaşması) sürecinden pek de farklı değil. Bu anlaşmayla, yaklaşık 500 bin Doğu Almanyalı memur görevden alındı veya uzaklaştırıldı. Birleşmeden kısa süre sonra, 88 bin kişilik Doğu Almanya ordusundaki tüm general ve amiraller kovuldu. Birçok akademisyen, öğretmen, diplomat ve gazetecinin görevine de Alman devleti tarafından, Doğu Almanya’daki eski rejimle bağlantıları olduğu gerekçesiyle son verildi.”
Doğru.
Batı Almanya, Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla fiilen dağılan Doğu Almanya’yı, 31 Ağustos 1990’da imzalanan “Einigungsvetrag”la yuttuktan sonra, Doğu Almanya’daki sistemin parçası olan istihbarat ve benzeri güvenlik örgütlerinde çalışanları görevden aldı. Yine Doğu Almanya’daki çok sayıda bilim insanının işine istihbarat için çalıştıkları gerekçesiyle son verdi.
Ancak, 26 yıl önce Almanya’da imzalanan anlaşmayla günümüz Türkiye’sinde olanlar arasında bir benzerlik söz konusu değil. Başka bir değişle yersiz bir benzetme.
Çünkü iki Almanya, uzun süre farklı dünya görüşleri ekseninde varlık gösteren ayrı devletlerdi. Bu nedenle iki devletin yönetici kadrolar arasında dünyaya bakışta farklılıkları vardı.
Darbe girişiminde bulunan cemaat ile AKP arasında ise dünya görüşü farklığı olmadığı gibi, uzun süre ittifak halinde kendilerinden farklı dünya görüşüne sahip olanlara karşı elbirliğiyle mücadele ettiler. Özellikle Kürtlere karşı cadı kazanı kaynattılar.
Devlet içinde yerleştirilen bir örgütün AKP ile girmiş olduğu iktidar kavgasını iki Almanya’nın birleşmesine benzetmek, Almanya tarihini tersten okumaktan başka şey değildir.
Ama, Doğu Almanya’yı yutan Batı Almanya her şeyi kılıfına uydurarak yapmayı da bilmiştir. Adı üzerinde kamu kurumlarından temizlik hareketi “anlaşma”ya dayanılarak yapılmıştır.
Keza, Batı Almanya kimlerin DDR istihbarat örgütü STASI hesabına çalıştığını ortaya koymak için değişik komisyonlar, daireler kurmuş ve deliller ortaya konulduktan sonra tazminat karşılığında işten atma gerçekleşmiştir.
15 Temmuz darbe girişimine bizzat katılanların elbette en ağır şekilde cezalandırılması, görevden alınması gerekiyor. Ancak cemaatle bağlantılı olduğu ileri sürülen onbinlerce kamu çalışanının işten atılması, gazeteci ve yazarların tutuklanması, cemaate sempati duyanların açlıkla terbiye edilmek istenmesinden başka bir şey değildir.
Türkiye’de her darbe sonrasında bu politikaya başvuruldu. 12 Eylül’de onbinlerce devrimci kamu çalışanı işten atıldı.
Almanya’da ise benzer bir uygulama 1972’de yürürlüğe konulan Radikaller Kararnamesi’yle
hayata geçirildi. Eski Nazi artıklarına dayandırılarak kurulan Federal Almanya’da, komünistlere yönelik başlatılan cadı avı kapsamında binlerce öğretmen, gümrük memuru, postacı... “komünist” olduğu gerekçesiyle işten atıldı.
Bu nedenle bugün kamu çalışanların işten atılmasının Almanya tarihindeki karşılığı, “Einigungsvetrag” değil “Meslek Yasağı”dır (Berufsverbot).
Almanya tarihiyle yakından ilgilenen Erdoğan ve Kalın elbette bu yasağı da yakından incelemiş olmalılar.
Özetle; Almanya’nın tarihte yaptığı yanlışlıkları kendi yanlışlıklarına dayanak yapıp, üste çıkıp haklı görünme kurnazlığı hiç kimsenin işine yaramaz. Her yanlış yeni yanlışların yapılmasını beraberinde getirecektir. Bugün FETÖ gerekçesiyle devreye konulan kitlesel “meslek yasağı” yarın AKP’den farklı düşünen diğer kesimlere karşı da devreye konulmayacağının garantisi yoktur.  Bu nedenle Almanya tarihi, aynı zamanda otoriterleşme eğilimlerini içeren yanlış politikalara başından itibaren açık ve net bir şekilde tutum alınmadığı takdirde, sonucun felaket olacağını bizlere yeterince gösteriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa