05 Ağustos 2016 00:55

Hitler’e başarısız suikast ve sonrası

Hitler’e başarısız suikast ve sonrası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Hitler’e “Führer”lik yolunu açan “Üniter başkanlık” modelini örnek vererek, kendisinin de aynı yolla başkanlık koltuğuna oturabileceğini söylemesinden bu yana, sık sık bugünün Türkiye’siyle 1930-45’lerin Almanya’sındaki siyası gelişmeler arasında paralellikler kuruluyor. Benzerlikler ve farklılıklar aranıyor.

15 Temmuz’da yapılan darbe girişiminden sonra yaşananları, özellikle Cemaat medyası 1933’de 27 Şubat’ı 28 Şubat’a bağlayan gece meydana gelen dönemin Alman meclisi Reichtag’ın ateşe verilmesinden sonraki gelişmelere benzetildi.

Ne var ki; 15 Temmuz gecesi ve sonrasında Türkiye’de yaşananlara Almanya tarihinde bir benzerlik aranacaksa Reichtag yangınından değil, tam 72 yıl önce, 20 Temmuz 1944’te Hitler’e karşı yapılan başarısız suikast/darbe girişiminde aranması gerekiyor. Çünkü Reichtag yangınıyla, asıl olarak Hitler faşizmine karşı olan komünistleri, sosyal demokratları, Yahudileri... gözaltına alınıp toplama kamplarına götürülürken, 20 Temmuz suikast girişiminden sonra asıl olarak devlet içindeki iktidar kavgasında Hitler karşıtlarının temizlenmesi süreci başlatılıyor.

Hitler’e başarısız suikast girişimi yapan Albay Claus Schenk Graf von Stauffenberg ve arkadaşları her yıl Almanya’da resmi törenlerle anılıyor. 1950’li yıllardan beri yapılan bu anmalarda durmadan von Stauffenberg ve arkadaşlarının “Faşizme karşı kahramanlıklarından” söz ediliyor.

Halbuki hiç alakası yok.

Her biri “inançlı nasyonal sosyalist” olan von Staufenberg ve arkadaşları Hitler’le birlikte içerideki muhaliflere, komşu ülkelere savaş kararları aldılar ve uyguladılar. İdeolojik açıdan aralarında derin görüş ayrılığı kesinlikle bulunmuyordu. Ancak, belli konularda Hitler’in doğru kararlar vermediğini ifade ederek eleştiriler yöneltiyorlardı.

Bu eleştirilerin geçmişi 1938’e kadar uzanıyor. Bunu gören Hitler ve kurmayları eleştirilerde bulunan generalleri, üst düzey komutanları teker teker görevden alıyor, yerine yenilerini atıyordu. Alman ordusunun Sovyetler’e karşı doğu cephesinde aldığı yenilgilere bir de yanlış kararlar eklenince, ordu içerisinde Hitler’den kurtulup düşman ülkelerle pazarlık masasına oturmak isteyenlerin sayısı arttı ve bunlar zamanla küçük gruplar halinde örgütlenip darbe ve suikast planları yapmaya başladılar.

Bu temelde 1943’ten itibaren Hitler’e bir çok başarısız suikast düzendi. Bu başarısız girişimlerim sonuncusu 20 Temmuz 1944’te yapıldı. Albay von Stauffenberg ve General Henning von Tresckow tarafından uygulanmak üzere hazırlanan “Walküre Operasyonu” çerçevesinde, von Stauffenberg Yaveri Werner von Haeften ile birlikte iki adet birer kg’lik zaman ayarlı bombayla Hitler’in generalleriyle durum değerlendirmesi yaptığı Doğu Prusya’daki Rastenburg’daki ana karargaha (Wolfsschanze) gitti. Hitler’le birlikte toplantıya giren von Stauffenberg, ilk hatayı ikinci bombayı toplantıya giremeyen yaverine vermekle yaptı.

Dosya çantasındaki bir bombayla toplantıya giren von Stauffenberg, çantayı masanın altında Hitler’in ayaklarının yanına bıraktı. Bir süre sonra gelen “acil telefonu” gerekçe göstererek toplantıdan ayrıldı, Berlin’e doğru yola çıktı.

Bomba saat 12.42’de patladı. Çanta generallerden birisi tarafından yer açılsın diye Hitler’den uzaklaştırılınca, hedefteki Hitler hafif yaralandı, ama 4 general öldü.

Von Stauffenberg ve arkadaşları, Hitler’in kesinlikle öldüğünden emin şekilde yeni bir yönetim oluşturdular. “Walküre Operasyonu” için düğmeye basılmıştı artık. Hitler’in partisi NSDAP, istihbarat örgütü Gestapo ve SS kıtalarına askerlerin baskın düzenlemesini istediler. Ancak istedikleri sonucu alamadılar. Çünkü ordunun çok az bir bölümünü harekete geçirebiliyorlardı. Buna rağmen Paris ve Viyana’da çok sayıda SS üyesi tutuklandı.

O dönem iletişim için büyük bir önem taşıyan radyo ve telsiz merkezi de darbeciler tarafından “hatalı plan” nedeniyle ele geçirilemedi. Saat 18.28’de radyodan halka Hitler’e karşı başarısız bir suikastın yapıldığı duyuruldu. Hitler ise ancak gece saat 01.00’e doğru radyodan bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: “Çok küçük bir klik hırsla, bilinçsizce, aynı zamanda akılsızca bir komployla beni öldürmeye ve fiili olarak Alman ordusunun yönetimine el koymaya çalışmıştır.”

Bu konuşmadan önce darbeciler arasında büyük bir çözülme yaşanır. Gece 23.00’te darbenin yönetildiği Berlin’deki Bendlerblock binası askerler tarafından basılır, çatışma çıkar. Darbenin liderleri olarak tespit edilen Stauffenberg, Haeften, Olbricht ve Mertz von Quirnheim binanın avlusunda kurşuna dizilir.

21 Temmuz’da devlet içinde darbecilerle karşı operasyonlar için düğmeye basılır.

Darbe girişiminin faturası ağır olur. 200 kişi idam edilir. Bunlar arasında Başmareşal Erwin von Witzleben, 19 general, 26 üst düzey komutan, iki büyük elçi, yedi diplomat, bir bakan, üç müsteşar, Rayş Kriminal Polisi Başkanı, emniyet müdürleri ve valiler bulunuyordu. Hayatta kalan darbeciler hakkında “vatana ihanet”ten davalar açıldı, bazıları intihar etti. Ordu ve diğer kurumlarda darbe gerekçesiyle büyük bir temizlik hareketi yapıldı. Çeşitli kaynaklara göre 20 Temmuz suikast/darbe girişiminden sonra 7 bin kişi tutuklanırken, 5 bin kişi de infaz edildi. Ne var ki, bu temizlik harekatı de Hitler ve yanındakileri kurtarmadı. Savaşta kaybetmeye başladıkça, yalnızlaştı. Zira darbe en yakınındakinden bile korkmasına yol açmıştı. Her an öldürülebileceği paniğine kapıldı. Ve Kızıl Ordu’nun Berlin’e kızıl bayrağı çekmesinden sonra sonunun yaklaştığını görerek intihar etti. Tarihteki olaylar birbirine benzediği gibi, olaylara tarafların tepkileri de benziyor. Elbette olayların benzer olması sonuçlarının da aynı olacağı anlamına gelmiyor. Önemli olan olayları doğru bir şekilde tasnif ederek sonuçlar çıkarmaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...