05 Ağustos 2016 00:53

İmamlar darbesi: ordu ve üniversitelerin özelleştirilmesi ve tarikatlaştırılması

İmamlar darbesi: ordu ve üniversitelerin özelleştirilmesi ve tarikatlaştırılması

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir taşla yüzlerce kuş nasıl vurulur, başarısızken bile nasıl başarılı olunur? 

12 Eylül 1980 darbesinde ABD, “bizim oğlanlar” diyordu. Türkeş ise “Biz içerideyiz ama fikirlerimiz iktidarda” (yani İngilizlerin, ABD’nin istedikleri yapılıyor) diyordu. Fethullah Gülen de 1945 sonrası projelenen “antikomünizm” gladyosunun ayaklarından biri olup Nurcular DP ile, AP (Demirel) ile, 12 Mart ile, 12 Eylül ile, Özal ile, Ecevit ile, en çok da AKP ve Erdoğan ile birlikte iktidar blokunun ayrılmaz parçası oldu.

AKP kurulurken projenin iki ana ayağı vardı: 1- Oylar Milli Görüşten, camiden, imam hatipten devşirilecek, 2- Devleti ABD adına güvenilir uşaklar Fethullah ve liberaller (örneğin Nevzat Yalçıntaş, Taha Akyol, Mehmet Barlas vb.) yönetecekti. 15 Temmuz geriye kalan Kemalistlerin ve Milli Görüşün temizlenmesi çabasıdır.

Darbe; Kemalistler ve Milli Görüşçülerin direnci ile püskürtülmüş gibi gözükse de tam da Kemalistleri ve Milli Görüşçüleri tasfiye eden yapısal sonuçlar doğurmaktadır.

Bir kısım Fethullahçı içeride ancak sahiplerinin temsil ettiği fikirler, hem de başka türlü yaptırılması çok büyük dirençlerle karşılaşabilecek fikirler, OHAL ile hayata geçiriliyor.

1- ABD-CIA-derin NATO’ya bağlı kuvvetlerce kalkışılan darbe kendi adamlarını (Fethullahçıları) şimdilik iktidara taşıyamadı ama GATS-IMF-DB projesi olan “hizmetlerin özelleştirilmesi” projesinin çok zor bir ayağı ORDU VE ÜNİVERSİTELERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ TAMAMLANIYOR.

2- Dahası hem ORDU hem de ÜNİVERSİTELER hemen tümden TARİKATLARA bağlanıyor.

Hem özelleştirme hem de tarikatlaştırma nasıl oluyor, diye soran olursa AKP Tüzüğünde de açıkça ifade edilen “liberal” (piyasaya sadık) “muhafazakar demokrasi”, daha doğru bir adlandırmayla “neoliberal konservatizm” veya para+din evliliği zaten burjuvazinin ana yönetim biçimini oluşturmaktadır. Burjuvazi hakim olduktan sonra, dini-kiliseleri kendi ideolojik araçları-aygıtları haline getirmiş bulunuyor ve bugün hemen bütün Burjuva Demokrasileri bu ayaklar (sermaye+din bloku) üstünde yükseliyor.

3- Geçici bir süreliğine, bir parmak bal hesabı, a) ORDUYA CEO olarak birkaç Kemalist, üniversitelere tarikatçılar atanıyor. Böylece özelleştirmelere az çok direnç gösteren Kemalist ve Milli Görüşçülerin sosyal demokrasi (KARMA EKONOMİ, KARMA YÖNETİM) rejimi, bizzat onların eliyle, ordu ve üniversitelere birkaç Kemalist veya Milli Görüşçü CEO atanarak tümden tasfiye ediliyor.

4- SAFLAR küçülerek netleşiyor. Türkiye’de Batı (ve sermaye) için tek tehdit SOSYALİST SOL kalmış bulunuyor ki, o da zaten 12 Eylül sürecinde fena halde hırpalanmış, çok marjinalize ve minimize edilmiş bulunuyor.

Sonuçta başarısız gibi gözüken darbe kalkışması, mevcut OHAL uygulamaları ile çok başarılı şekilde hayata geçiriliyor. ORDU VE ÜNİVERSİTELERİN geriye kalan bazı kamusal yanlarının da ÖZELLEŞTİRİLMESİ ve TARİKATLARA-CEMAATLERE bağlanması OHAL ile başarılıyor.

Bunu somut iki örnekle anlatalım:

1- GATA ve ASKER HASTANELERİ MENZİL tarikatına mı bağlandı?

GATA Sağlık Bilimleri Üniversitesine bağlandı ancak bu üniversite devlet üniversitesi olmasına rağmen Anayasa’ya da aykırı şekilde “mütevelli heyeti” bulunuyor. Kanun No. 6639, Kabul Tarihi: 27/3/2015 “MADDE 5 - 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’na aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (…) üniversitenin yönetim organları, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda öngörülen organlar ile Mütevelli Heyetinden oluşur. Mütevelli Heyeti; Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Rektör, Sağlık Bakanının seçeceği iki üye ile Yükseköğretim Kurulu tarafından seçilen profesör unvanına sahip bir üye olmak üzere, toplam beş üyeden oluşur.”

Bugün de öyle mi bilemiyorum ama Sağlık Bakanı ve Bakanlık bürokratlarının (dolayısıyla üniversite mütevelli heyetinin) MENZİLCİLERDEN oluştuğunu varsayarsak, GATA ve Asker Hastaneleri Menzil tarikatına bağlanmış olmuyor mu?

2- DEVLET ÜNİVERSİTELERİ TAM PARALI ÖĞRENCİ Mİ ALIYOR? Kapatılan vakıf üniversitelerinden devlet üniversitelerine aktarılan öğrenciler, paralı okuyacaklar. Hatta diğer üniversiteler de taban puanı şartı aramaksızın bu öğrencileri kabul edip paralı okutabilecekler. Bu durum, devlet üniversitelerinin paralı hale getirilmesi değil mi?

Artık Cumhuriyetçilerin savunduğu KARMA EKONOMİ (ve POZİTİVİST İDEOLOJİ) tümden tasfiye edildi, ordu ve üniversiteler özelleştirildi ve tarikatlara bağlandı, geriye padişahlığın ilanı kaldı, 2023 hedeflerine çok yaklaşıldı.

“Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.” Darbeciler de, OHAL bu hal de, o imam bu imam da anamızı ağlatıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...