05 Ağustos 2016 00:52

Kim olduğumu biliyor musun?

Kim olduğumu biliyor musun?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son yılların, dizilerle iç içe geçmiş aksiyon/suç filmleri, daha çok mafya filmi adıyla bilinen ortak bir eğilime sahip. Yaygın kahraman tipi, vigilante denen, adaleti kendi eliyle sağlayan eli silahlı kurtarıcılardan oluşuyor. Aşağı yukarı 20 yıldır, Miroğlu’dan, Alemdar’dan vs. beri bu kahraman tipi bir yandan yalnız ve bağımsız görünür, bir yandan da devletle beraber çalışır, emirlere uymadığında dahi: Devlete rağmen devlet içindir. Aslında, eski tipin örneği kalmasa da, o tarihe kadar adalet dağıtan kurtarıcı modeli, devlete, iktidara rağmen yaşar, kendi kişisel meselesine paralel toplumsal bir sorunla da savaşırdı. Eşkıyalık geleneğini dönemin devrimci gençlik karakteriyle birleştiren Yılmaz Güney’de belirgin olarak ortaya çıkan halkçı kabadayı temsili, ’90’lara kadar sürdü. Şener Şen’in Eşkıya’sının manidar intiharı Türkiye sinemasında vigilante karakterler için bu dönemin sonu sayılabilir. Bu çok daha detaylı ele alınabilecek bir konu elbette, ama buradaki özet, kurtarıcının kime çalıştığına dikkat etmek için bir hatırlatma olursa ne âlâ.

Bu hafta vizyona giren Emanet, TRT’nin bir süre önce başlattığı televizyon filmleri projesi kapsamındakilerden biri. Bu projede başvurular arasından seçilen filmler epey çeşitlilik gösteriyor, katkıda bulunanlar da öyle. Yönetmeni ve Senaristi Emre Yalgın filmleri festivallerde gösterilen bir yönetmen. Uzun metrajlı ilk filmi Teslimiyet aynı evde kalan trans bir grup arkadaşın hikayesini anlatır. Hadi Baba Gene Yap ise bir baba oğulun, silah ve askerliğin gölgesindeki ilişkisine dairdir. Emanet, polisin baş edemediği mafyaya karşı tek (bazen çift) tabanca savaşa giren bir güvenlikçiyi izliyor. Yani, dönemin modasındaki gibi karakter devlete çalışan biri, eski ajan, özel harekatçı falan değil ama birlikte çalışmasalar da başkomiserle aralarındaki muhabbetin gösterdiği üzere, o kadar bağımsız da değil.

Film, kahramanın karakoldan kaçışıyla açılır ve öncesine dönerek olayları sırayla anlatmaya başlar. Mirza, bir sitede çalışan, kelebekler yakalayan, küçük Elif’le arkadaşlık eden bir güvenlikçidir. Annesinin ölümüne tanık olan Elif ondan yardım isteyince, bir anda kendini mafyayla çatışmanın ortasında bulur. Silah kullanmada ve yakın dövüşte epey usta olduğunu görünce geçmişi merak uyandırır ama sadece eskiden Elif’in babası için çalışan bir tetikçi olduğunu öğreniriz. Emanet, küçük kız, kaçırılır. Cinayet Mirza’nın üstüne atılır. Yine de polisten kaçıp her tarafından kötülük akan, kibirli, zalim mafya elebaşılarının peşine düşecektir. 

Pek gülmeyen, çatır çatır dövüşen, bir sürü insanı vurup arkasına bile bakmayan bu yeni kahraman, böyle bir macerayla seyirci karşısına çıkar. Kadını öldüren Kürşat, abisi, mafyanın büyüğü Şehmuz, polis tarafından aranan ama haklarında delil bulunamayan kibirden ibaret adamlar gibidir. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” cümlesini sık kullanmasından belli olduğu gibi. Çünkü soru seyirciye yöneldiğinde, aslında onun kim olduğunu, polisin laf arasında geçen suçlamaları dışında, bilmeyiz. Böylece kötüler, ayrıntıya girerek ete kemiğe büründürülmek yerine soyut ve belirsiz bırakılır, onu desteklemek için de abartılı bir zalimlikten ibaret görünürler. Dahası karakterleri tanıtamama anlatımın en zayıf noktası olabilir, bu aşağı yukarı herkes için geçerlidir. Akıllı ve soğukkanlı “sağ kol” Cihan, enteresan hamleler yapmaya muktedir gibidir ama pek varlık gösteremez. Başkomiser Cemal iyi ve babacan bir polistir. Bazı polisler de rüşvetçidir, o kadar. Yani iyiler belli, kötüler belli, ama aslında bir derinlikleri olmadan, geliştirilmemiş karakterleri ve belli belirsiz ilişkileriyle öylece orada dururlar. Bir şeyler olacakmış da olmamışlığı, belki TRT etkeninin bir ürünüdür, belki de değildir. Sonuç, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” deyip deyip cevap vermeyen biri gibi. 

Oysa kimin kimle ne için savaştığının, suçun ne, cezanın ne olduğunun belirsiz kalmasında bir yanlışlık var. İster sinemada, ister hayatta. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...