05 Ağustos 2016 00:51

Denedi yanıldı

Denedi yanıldı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Şampiyonlar Ligi ön elemesinde yeni bir taktiksel dizilişle mücadele etmek elbette riskti. Pereira bu riski göze aldı ve sonuçta Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’ne daha ön eleme turu aşamasında veda etti. 

Pereira bir yandan maça çok korkak başladıklarından ve uyur gibi oynadıkları ilk 20 dakikada turu rakiplerine adeta altın tepside hediye ettiklerinden söz ederken, diğer yandan çok kısa bir hazırlık dönemi geçirdiklerinden yakındı. Madem hazırlık dönemi çok kısaydı, o zaman Pereira yeni dizilişi Monaco karşısında niye denedi ki? Yeni diziliş, yeni bir sistem demek ve buna uyum sağlayabilmek için de zaman gerek. Şampiyonlar Ligi, deneme-yanılma yöntemiyle yol alınacak bir kulvar değil. Tam tersine gruplara kalabilmek ve daha ötesini görebilmek için sağlam ve emin adımlar atmak gerekiyor. 

Pereira’nın, “Takımda oynama isteği göremedim, bana en çok bu acı verdi” şeklindeki açıklaması da çok tuhaf. Teknik direktörlerden “oynama isteği” gibi soyut ve manasız kavramlar üzerinden açıklamada bulunmaları değil, somut verilerle çözümleme ve öz eleştiri yapmaları beklenir...

Van der Wiel, Josef de Souza, Ozan Tufan, Salih Uçan ve Hasan Ali Kaldırım’dan oluşan beşli orta saha, oyunun kontrolünü eline geçiremediği gibi Monacolu oyuncuların orta sahada rahat rahat paslaşmasına ve oyun kurmasına da engel olamadı. Monacolu oyuncular kendilerini rahatsız edecek baskı ve dirençle karşılaşmadan orta sahada diledikleri gibi paslaşma ve atağa hazırlık imkanı buldular.

Maçın daha ilk dakikalarında Ozan Tufan’ın büyük hatasıyla (Baskı altındayken enlemesine topu sürmeye kalkışmak) 1-0 geriye düşülünce, maça yenik başlamışçasına moral motivasyon yara aldı. Hep derler ya, “Bu seviyede böyle hata yaparsanız cezayı keserler” diye. Ozan’ın hatası da aynen böyleydi. 

2-1 kazandığınız ilk maçın rövanşında ilk dakikalarda gol yemek, her şeyi alt üst etmeye yeter. O andan sonra Fenerbahçe başka ve Monaco’nun işine gelen bir oyun anlayışıyla mücadele etmek zorunda kaldı.

Hasan Ali Kaldırım’ın ceza sahası içinde rakibine arkadan kayarak müdahalesi ve penaltıya neden olması da başka bir vahim hataydı. Bu pozisyonda, kademeye girmeyip kalenin önünde bekleyen diğer savunma oyuncuları da ilk hatanın üzerine tüy diktiler!.. 

Oyuncuları skora etki edebilecek kadar acemice hatalar yapan bir takımın Şampiyonlar Ligi’nde tur atlaması zaten sürpriz sayılırdı.

Pereira kimileri gibi hakem bahanesine sığınmıyor ama zeminden şikayet ediyor. Çok kötü bir zeminde oynadıklarını, bol pas yaparak topa sahip olmayı seven (Burada teknik kapasitelerinin yüksekliğini vurguluyor) bir takım olarak bundan olumsuz etkilendiklerini belirtiyor. Sanki Monaco’nun teknik kapasitesi Fenerbahçe’den daha aşağı düzeydeymiş gibi...

Bu maçın ardından hakem, zemin gibi bahanelere sığınmak, “Kendini kandırmak” anlamına gelir. Modern futbolda seri ve dikine paslaşmalar çok önemli. Monaco oyunun büyük bölümünde bunu başarırken, Fenerbahçe özellikle ilk yarıda, geriden Fernandao ve Emenike’ye atılan uzun/şişirme paslarla gol pozisyonu yaratmaya çalıştı. Yerleşik savunmaya karşı etkili olabilecek bir hücum tarzı değildi bu ve nitekim olamadı da. 

Ayrıca orta sahada ağır tempoda yapılan yan paslar, Monacolu oyuncuların daha uygun pozisyon almasına fırsat tanımaktan başka bir işe yaramadı. Tabii burada Monaco’nun yaptığı baskının Fenerbahçeli oyuncuları yan pasa zorladığını da belirtmek lazım.

Günümüzde, seri ve dikine paslaşmayı başaramayan takımların özellikle Avrupa kupalarında başarılı olmaları çok zor. Milli takım da dahil olmak üzere, takımlarımızın oyun anlayışındaki en temel eksiklik de bu... Beşiktaş’ın geçen sene bunu başararak fark yarattığını ve şampiyonluğa ulaştığını hatırlayalım...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...