30 Temmuz 2016 01:00

Döviz bozduranları tanıyalım

Döviz bozduranları tanıyalım

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kimin ve neyi amaçladığı, kimlerin önceden haberdar olduğu ve kimlerin boş yere harcandığı belli olan ve olmayan, komedi darbe ertesinde külliyetli miktarda döviz bozdurulduğunu açıklayan Başbakan, hangi akla hizmet ettiği belli olmamacasına, bu davranışı vatanseverlikle açıkladı. Böylesi aldatmaca ve yanlış açıklama yapan Başbakana herhalde danışmanları yanlış bilgi vermiş olmalı. Zira bu davranış, vatan sevgisi ile ilgili olmadığı gibi, belki de en son vatan sevgisi ile açıklanabilir bir olaydır. O zaman bu olay nedir, nasıl açıklanmalıdır? Bugün bu sihirli olayı kısaca tartışmak istiyorum.
Olay gerçekten sihirli, ya da Marx’ın “meta fetişizmi” olgusunu açıklarken kullandığı mantık yapısındakine benzer şekilde, yüzeyde gözüken olgu, aslında gerisinde bir dizi çirkin davranışı perdelemektedir. Şu halde gelişmeyi adım adım izleyerek, partili finans parazitlerinin emir-kumanda altında, özde çirkin fakat sahte olumlu görüntüyü mercek altına alalım.
Darbe benzeri olarak belirli amaca yönelik planlanmış hareketlilik başlayınca, doğal olarak döviz kuru yükselir. Çünkü herhangi bir risk algılaması sıcak paranın piyasadan kaçışına sebep olur. Sorun da burada başlıyor. Eğer çoğunluğu yabancı yatırımcılardan oluşan finans parazitlerinin piyasadan çekildiği doğru ise, o zaman böylesi yoğun döviz bozduranlar kimler idi?
Öyle gözüküyor ki, Cumhurbaşkanının halkın sokağa dökme emri henüz vaki olmadan nasıl oldu da insanlar canhıraş şekilde silahlı askerin ve tankın önüne kendini attı ise, finans parazitleri de çok muhtemelen emirle ya da -olası FETÖ’cüler- özür beyanı niyetiyle(!) bu işi yaptılar. Her iki durumda da bu o kadar belli ki; komedi darbeye kalkan birliklerdeki askerler her şeyden habersiz emri uygularken, askerlere karşı çıkanlar olayı biliyor olmalı idi ki, çocuklarını da alarak göreve koştular. Onun için kimin ne için öldüğünü bir kez daha derin düşünmeliyiz. Tankın önüne atılanlar ile döviz bozduranlar aynı sülaleden insanlardır, bir farkla ki, bir grubu halk topluluğu, diğer grubu ise vatandaş topluluğundan oluşuyordu. Bir zamanların yanlış ifadesi, bu kez tam da gerçeği yansıtıyor.
Bu iş parti aşkına mı yapıldı? Tabii ki, hayır! Bu iş, bir yönü ile ekonomik açıdan, bal gibi fırsattan yararlanarak, eldeki dövizi ani yükselişle değerlendirmek içindi. Birinci aşamada yüksek kâr sağlandı. Ama ondan da öte, bankalardaki döviz tevdiat hesapları 157 milyar dolardan 149 milyar dolara düşerken, herhalde bankalarda dövizini bozduranların kaydı da, yarın bir gün, ilgili mercilere ulaşır ve bunlar için ileride Rufailer hangi ihaleyi ya da ithalat serbestisini uygun görür, bilemeyiz. İşler kötüye gitse idi ne olacaktı? İşte bu hatayı lütfen yapmayalım, zira bu düşünce olmayacak duaya amin demekten farksızdır.
Şu doğru ki, bu işlem de genel halk da müstefit oldu. Zira kur daha da yükselir ve o düzeylerde kalmış olsa idi hem fiyatlar genel düzeyi yükselme eğilimine girer, hem de faiz yükselirdi. Bu nedenle, kur düzeyini sabit tutmak önemlidir. Doğru da, kur düzeyini sabit tutarken niçin yandaşların varlıklarına varlık katarken, aynı zamanda ileriye yönelik de bazı avantajlara aday yapalım? Bu süreci Merkez Bankası yönetse ve kısa dönem yüksek kârını Merkez Bankası almış olsa idi, hem kur düzeyi korunmuş, hem de halk fazla mağdur edilmeden Merkez Bankası gelir sağlamış olurdu.
Bu senaryo bir sebepten dolayı oynanamazdı. Bir defa, bankanın tabi olduğu kurallar vb. dışında, iktidar, komedi darbenin gerçek boyutunu da perdelemek durumunda idi. Diğer yandan, yandaşı zengin etmek ve bu süreci vatan sevgisi ile açıklama gösterisine dönüştürme duruyorken, ne diye sessiz sedasız işleri kotarmaya kalkmalı ki! Her fırsattan yararlanmayı mübah gören, on beş gündür ülkeyi kabileye çeviren akşam tuluatlarının yanına bir de yandaşın (pardon, vatandaşın!) fedakarlığını öne çıkarmak ancak böylesi beceriler erbabının işi olsa gerek!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...