TSK ve yargının AKP’lileştirilmesi hamlesi
Fotoğraf: Envato
15 Temmuz darbesi sonrasında Hükümet-AKP propagandası gerçeğin sadece kendisinin göstermek istediği yanını öne çıkarıp, bütün gerçek bundan ibaretmiş gibi davranıyor. Geri kalanı ise, “kahramanlık” hikayeleri, halka yapılan övgüler ve “resmi gerçeği” destekleyecek tanık anlatımlarıyla tamamlanıyor.
Darbeden bir gün önce bile muhalefet partilerini, hak talep eden kesimlere ağır biçimde saldıran, medyada gerçekleri yazmaya çalışanların üstüne savcılıkları, mahkemeleri salan Erdoğan-AKP yönetimi, darbe sonrasında “herkesle uzlaşmaya hazır”, “2011’e kadar biz muhalefetin söylediklerini umursamadık, 17-25 Aralık’tan sonra onlar bizi dinlemediler. “Yanlış yaptık” biçimindeki özeleştiriler, Meclisteki bütün partilere (bütün deyince HDP de işin içine sokulmuş oluyor) teşekkür üstüne teşekkür ediliyor. Oluşan tablonun sonsuza kadar sürmesi için dualar okunuyor.
Ancak darbe girişimi karşısında Erdoğan-AKP yönetiminin bir taktik değişikliğine yöneldiği gözleniyor. OHAL Yasası’nın kendisine tanıdığı olağanüstü yetkileri arkasına alıp, “Evet yetkim var ama ben bunları kullanmayacağım” diyen Hükümet yetkilileri, burada üstü örtülü bir şart da öne sürüyor: “Muhalif kesimler benim arkamda yer alıp, FETÖ darbesine karşı mücadelemde ve onun üstünden başta TSK ve yargıda yapacağım yeniden yapılanma adındaki operasyonlarda arkamda durmaları şartıyla!”
AKP AMAÇLARINDAN VAZ MI GEÇTİ?
Başbakandan başlayarak (Cumhurbaşkanının bile) oluşturulan tabloya baktığımızda ister istemez akla, “Erdoğan-AKP yönetiminin başkanlık sisteminden, HDP’nin siyasetin dışına iten girişimlerden, bölgedeki sokağa çıkma yasakları eşliğinde sürdürülen operasyonlardan, cihadist gruplara destek veren ve mezhepçilik üstünden yapılan girişimlerden, eğitimdeki dinileştirme hamlelerinden, ‘dindar nesiller yetiştirme’ girişimlerden, ‘tek parti tek adam rejimine’ giden adımlardan vaz mı geçilmiştir?” gibi sorular gelmektedir.
Ancak Hükümetin bu amaçlarından vazgeçtiğini gösteren bir belirti yoktur. Tersine Hükümetin bu hamlelerini, fiiliyatta hayata geçirmek üzere dükünden daha ileri gideceğini, bunu için de darbe girişiminin yarattığı siyasi ve psikolojik etkenlerden sonuna kadar yararlanacağı görülmektedir.
Çünkü Erdoğan-AKP yönetimi; darbe girişiminin kendileri için TSK, yargı, eğitim gibi, amaçlarıyla ilişkili başlıca alanlarda büyük bir yeniden yapılandırma fırsatı ele geçirdiğinin farkındadır.
AMAÇ AYNI ‘YOL’ DEĞİŞTİ!
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında TSK içinde generallerin üçte birinin tutuklanması ve en seçme birliklerinin komuta mekanizmalarının dağılmış olmasının yanı sıra YAŞ’a, YAŞ’ın asker üyelerinin tamamen ezilmiş bir psikolojiyle katılacağı dikkate alındığında, 28 Temmuz’da toplanacak YAŞ’ın AKP’nin asker içinde örgütlenmesi için ilk ve çok önemli bir adım olacağını söylemek bir kehanet olmaz. Rötuşlar ise sonradan yapılacaktır!
Yargıda yapılacak operasyon için çıkarılan yasayı Cumhurbaşkanı üç gün önce imzalanarak yürürlüğe sokmuştur. Darbe girişiminin arkasından 2 bin 745 savcı ve yargıcın görevden alınıp bazılarının da gözaltına alınmasından sonra, olağan koşullarda hayli gürültülü bir muhalefete yol açacak olan yargıda yeniden yapılandırma yasası, (buna “yargının AKP’lileştirilmesi” diyebiliriz) artık engelsiz olarak hayata geçirilecektir.
Eğitimde ise yine 25 bin dolayında kamu çalışanını görevlerinden alınmasıyla ortaya çıkan kaosu, AKP’nin eğitiminde örgütlenmesinin daha da ilerletilmesi için çok önemli fırsattır.
Benzer hamleler elbette daha küçük boyutta olsa da diğer kamu kamu kurumlarında da söz konusu olacaktır.
Yani darbe girişimi, AKP’nin amaçlarını değiştirmemiştir ama izleyeceği yolu değiştirmiştir ve özellikle kamuda, devleti kurumların tepeden tırnağa AKP’lileştirilmesi olan temel yapılanmaya giden yol çok kısalmıştır. Örneğin orduda, yargıda uzun bir zaman yayılacak, belki de yıllara yayılacak büyük siyasi mücadeleler gerektirecek yapılanma şimdi birkaç haftada, bilemediniz birkaç aya yayılarak (OHAL kalkmadan) tamamlanacaktır.
TSK’YA İÇERİDEN İLK MÜDAHALE!
28 Temmuz’da toplanacak YAŞ, TSK’nın yapılanmasında temelli değişikleklere yol açacak bir YAŞ olması bakımından son derece önemlidir. Çünkü bugüne kadar siyasiler TSK’yı dışarıdan müdahale ederek etkilemeye çalışmışlardır. Eğer Hükümetin iddiaları doğruysa “FETÖ”, TSK’ya “içeriden”, onun başlıca komuta kademlerini, adım adım ele geçirerek müdahaleyi esas alan bir strateji izlemiştir.
Şimdi ise AKP, Türkiye’nin çok partili döneme geçmesinden beri, bundan önceki bütün hükümetlerden farklı olarak, ordu içinde kendisine yakın subayların etrafında ve askeri okulların yönetimlerini ve öğrenci alma kriterlerini de değiştirerek müdahale eden ilk hükümet olacaktır (“FETÖ”nün illegal yollarla yaptığını legal olarak yapacaktır).
Bu yüzden AKP’nin “FETÖ”yü TSK içinde yapacağını öne sürdüğü operasyon aynı zamanda TSK’nın AKP’lileştirilmesi operasyonu da olacaktır.
Yargıdaki, “FETÖ”cü yargıçları temizleme” operasyonu da “yargının AKP’lileştirilmesi”, eğitimdeki “FETÖ” yandaşlarını temizleme ise “boşalan” kadroların AKP tarafından doldurulması ve eğitmedeki AKP kadrolaşmasının ilerletilmesi olacağı gibi.
“Canım darbe girişimi oldu, tehlike de geçmiş değil, şimde bunlara dokunmasının zamanı mı?” denebilir.
AKP de ortamı böyle denmesi için sıcak tutuyor ve darbe girişimi sonrasının “sisli” ortamını daha da belirsizleştirerek kendi amaçlarına varmak istiyor. Onun için de muhalefeti rahatsız etmeyen, rehaveti artırıcı dozda müsekkinler şırınga ederek, kendi stratejisine uygun olduğu sürece bu ortamı korumayı amaçlıyor.
Eğer muhalefet, darbeye karşı olmakla AKP’nin amaçlarına yedeklenme arasındaki farkı açık biçimde görüp gereken tavrı ortaya koyamazsa, “terörle mücadele konsepti”yle ilgili olduğu gibi AKP’nin yedeğinden kurtulamaz.
Nitekim bu konuda Türkiye’nin demokrasi güçlerinin, darbelere karşı gerçek bir mücadelenin gerçek bir demokrasi mücadelesi cephesinin oluşturulmasının önemine vurgu yapmalarının nedeni de budur.
AKP yöneticilerinin böyle birden mülayimleşmesinin, dönüp dönüp muhalefete teşekkür etmeleri, “Aman bundan sonra da bu uzlaşmayı sürdürelim” dilekleri de muhalefeti yedeklediği bu durumun sürmesi içindir.
YAŞ ve yargıdaki “yeniden yapılandırma” süreci, Erdoğan-AKP yönetiminin ne yapmak istediğini muhalefet de herkes de görecektir.
- Bahçeli siyasete ayar çıtasını Erdoğan’ın en yakınına kadar çıkardı! 24 Nisan 2024 05:00
- Tek adam rejiminin fıtratında 'gönüllü ikna', özgürlük, adalet ve barış yoktur! 21 Nisan 2024 04:58
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00