24 Temmuz 2016 00:57

Hükümet ‘FETÖ’ ile aynı yolu mu izleyecek?

Hükümet ‘FETÖ’ ile aynı yolu mu izleyecek?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz başarısız darbe girişiminin tek “başarılı olduğu” yanın “istihbarat alanı” olduğunu söylemek, bugün gelinen yerde tartışılmazdır.
Çünkü Cumhurbaşkanından başlayarak hiçbir yetkili, darbeciler açıkça eyleme geçtikleri saatlerde bile, (Darbeciler tarafından gözaltına alınmadığı ya da başkaca bir engel olmadığı halde) MİT mjüsteşarına ve istihbaratın diğer önemli kişilerine ulaşmıyor! Tersi de yani MİT müsteşarının Cumhurbaşkanına ve diğer haber vermesi gereken kişilere ulaşmak için bir girişimi de zaten olmuyor.

- Cumhurbaşkanı artık bütün dünyanın bildiği gibi, darbe olduğunu eniştesinden öğrenmiştir.
- Başbakan Binali Yıldırım, “Darbe yapıldığını, eşimden dostumdan ve korumalarından öğrendim” diyor.
- İçişleri Bakanı Efkan Ala da darbe haberini gece saat 23.00 dolayında “Koruma Müdürü”nden öğreniyor.
- Dün TV kameraları karşısına çıkan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli de darbe haberini “kardeşinden öğrendiğini” söyledi.

Herhalde bundan sonra TV’ye, kamuoyu karşısına çıkacak hangi bakan ya da yüksek görevli çıkıp konuşsa, darbeyi “yakınlarından” ya da “Köprülerin tanklarla tutulmasından anladım” gibi her vatandaşın verebileceği yanıtları verecektir.

MİT DAHA FAZLA NASIL SİYASİ İRADEYE BAĞLANABİLİR Kİ?

İçişleri Bakanı Efkan Ala, gerek darbe girişimi gerekse istihbaratın dört başı mamur biçimde çuvallaması karşısında “Sistem darbe üretiyor”, “sistem öyle kurulmuş ki, darbeyi haber de alamıyorsunuz” diyerek bir “sistem tartışması”nı da açtı.
Burada sistemden söz ederken de, askeri güçlerin dolaysız  biçimde siyasi güçlerin yönetiminde ve denetiminde olmasını kastetmektedir. Ancak bakan bunları söylerken, MİT’in 14 yıl içinde tamamen siyasi iradeye bağlandığını, bunun için MİT ve polis istihbaratının defalarca operasyonların hedefi yapıldığını unutmuş görünmektedir.
Bir kurum siyasi iktidara daha nasıl bağlanabilir ki?
Ne var ki, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında her iki istihbarat kurumu da sınıfta kalmıştır.
Olanlara bir bütün olarak bakıldığında, İçişleri Bakanının iddiasının aksine, MİT’in iktidara “az bağlı” olmasından değil “çok bağlı” olmasından kaynaklandığını söylemek için daha çok neden vardır.  

SİSTEM TSK’DE NASIL KURULACAK?

Son bir haftadır “sistem tartışması” MİT üstünden, istihbarat örgütleri üstünden yapılıyor ama 28 Temmuz’da toplanacak YAŞ’la birlikte “sistem tartışması”, “TSK’nin yeniden örgütlenmesi” tartışmasına dönüşecek görünmektedir.
İçişleri Bakanı ve AKP propagandasının “sistem”den kasıtları şu temeller üstünde TSK’nin yeniden örgütlenmesidir:
1) Bundan böyle terfi ve tayinler sırasında rütbe, kıdem, TSK’nin geleneksel teamülleri dikkate alınmayacak “FETÖ’ye bulaşmamış” olması yetmeyecek “Hükümete yakınlığı” (Bunu AKP’ye yakınlık olarak görebiliriz) esas alınacaktır.
2) Askeri okullara sivil yönetimler atanacaktır. Bunu nasıl olduğunu ve ne anlama geldiğini Milli Eğitime bağlı okullarda göndük ki; bu okullarda müdür yardımcısına kadar tüm yöneticilerin atanmasında AKP’ye yakınlık temel ölçüt oldu. Askeri okullarda da bu ölçütün uygulanacağını söylemek art niyetli bir yaklaşım sayılmaz.
3) Cumhurbaşkanı darbe girişiminin ikinci günü “TSK’ye taze kan verilecek” müjdesini vermişti. Bununla Cumhurbaşkanının imam hatiplerle askeri okullar arasında geçişkenlik sağlayacak bir sistemden söz ettiği anlaşılıyordu. Yani daha askeri lise ve harp okulundayken, “dindar nesiller eğitimi” ile yetiştirilecektir. Bu da Hükümetin “FETÖ”nün illegal olarak yaptığını kendilerinin yasalarla düzenleyerek yapacağını göstermektedir.

BU SİSTEM CUNTALARI KIŞKIRTIR

Bunun ilk adımını da 28 Temmuz’da toplanacak YAŞ’ta alınacak kararlarda göreceğiz.
Ki, bu TSK’nin illegal siyasetten legal siyasete çekilmesi anlamına gelecektir. Başka bir söyleyişle Efkan Ala’nın “Sistem darbe üretiyor” tezi asıl bundan sonra iktidarın kendi silahlı kuvvetleri olarak yeniden örgütlenmesi içinde görülecektir. Çünkü elinde silah olan bir gücü siyasi bir organizasyona dönüştürmek demek kaçınılmaz olarak arkası gelmeyen cuntaların sahneye çıkmasına yol açacaktır!
Erdoğan-AKP yönetiminin “milli ve yerli” kavramı etrafında geliştirdiği toplumsal ölçütler ve “dindar nesiller” amacı dikkate alındığında, TSK’nin de bu hedefin dışında kalması beklenemezdi.
Belki darbe girişimi bu amacın pratik gündemin konusu olmasını öne çekti. Hepsi o kadar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...