24 Temmuz 2016 00:35

Kafa kağıdı meselesi (2)

Kafa kağıdı meselesi (2)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,

Memleket sathında fırıldak veya rüzgar gülü misali bir günden diğerine, hatta nerdeyse saatbesaat değişen gündem nedeniyle vatandaş olarak şu ya da bu konuda atacağımız adımın, alacağımız herhangi bir kararın hangi istikamete doğru kapı aralayabileceğini saptayabilmek için galiba müneccim olmamız şart!

Nitekim ülkenin yıllardan beri bir türlü rayına oturmayan, oturtulmayan başlıca meselerinin başında gelen “Kürt realitesi”nin yanı sıra, keza devletimizin muhterem yetkililerinin son yıllarda izlediği dahiyane dış politikamız sayesinde hemem hemen tüm komşularımızla “papaz” olurken, diğer yandan özellikle de Suriye’de gelişen olaylara dolaylı yollarla “müdahil” oluşumuz nedeniyle sınırlarımızı kevgire dönüştüren Suriyelilerin, yaklaşık üç milyonu bulan nüfusuyla memleketimizi mesken tutmalarının ardından ülkemizin irili ufaklı sorunlarına ilave olarak bir de Suriyeli sığınmacıların problemleri eklenince, bu kez de bu devasa sorunun çözümü için ceplerine koyacağımız T.C. damgalı “kafa kağıtları”yla halletmeyi umarken, birdenbire hiç de beklemediğimiz bir anda şu kör şeytanın, daha da doğrusu “iblis” kıyafetiyle kendilerini hayli zamandan beri kamuflaj etmeyi becerebilen içimizdeki kimi “hain”lerin başımızdan aşağı boca ettiği belaya bak!

Darbe meselesi!

Altmışlı yıllardan itibaren zaten ağır aksak yürüyen demokrasi çarkımızı; ihtilal, darbe, balans ayarı, muhtıra ya da falan feşmekan adlar altında önce hırpalayıp, sonra da arada bir gres yağıyla yağlayıp, böylece geçici olarak da olsa gıcırtılarını az-çok kesme konusunda hayli deneyimli, hatta amiyane deyimiyle bu hususta fazlasıyla “şerbetli” olduğumuz için, gari bu topraklarda darbelere geçit vermeyeceğimizi dillendirip dururken, gele gele tosladığımız bu “hal ve ahvale” bakılırsa; görünen o ki, bu darbe denilen “illet”, bu zelil zihniyet her neyse sanki “fıtrat”ımızda yuva mı kurmuş ne!

Öyle ya da böyle, bunca yıldan beri demokrasi kulvarında hesapça adım adım yürürken, tam da şu günlerde yine sil baştan “Dön baba dönelim hacılara gidelim” deyip aynı rotada yol alıyorsak, hele hele tüm “yetkili ağızlar”ımızın ikide bir Muz Cumhuriyeti olmadığımızın altını her fırsatta çizip durdukları halde, yine de başımıza bir gece ansızın böylesine bir “bela” gelip çörekleniyorsa, o zaman bu işin aslı faslı veya nedeni acaba ne?

Aslında bu baptaki “neden ve niçin”ler konusunda evelallah pek sıkıntımız yok; yok çünkü milletçe sular seller misali gari ezbere biliyoruz ki, ümüğümüzü her fırsatta sıkmak isteyen dahili ve harici “düşman”larımız sadece çevremizde kol gezmiyor, aynı zamanda da bu kötü emellerini gerçekleştirmek için her daim alesta bekliyorlar nitekim!

Nitekim bu kez de bu menfur emellerini gerçekleştirmek isteyen içimizdeki kimi soysuz, kimi cibiliyetsiz gafiller halkımızın “milli irade”sine darbe indirmek için “apolet” ve “postal”larıyla yola çıktıktan sonra bunu beceremeyip, tam aksine ağızlarına burunlarına bulaştırıp, dolayısıyla sokaklara dökülen halkımızın tokatlarıyla yer ile yeksan oldular ama ezelden beri zaten yaralı olan demokrasimiz, bu “darbe girişimi”nden ister istemez yara bere alırken, öte yandan uluslarası camia içinde demokrasi denen bu kulvarda maalesef yine yaya kaldık...

Şimdi ceplerinde T.C. kimliğini onur ve gururla taşıyan, sokaklarda hesapça “demokrasi nöbeti” tutarak böylece ne denli demokrasi aşığı vatandaşlar olduğumuzu kanıtlarken, diğer taraftan da “muasır medeniyet”e doğru tıpkı bundan önceki “OHAL” idarelerindeki gibi çok daha emin adımlarla inşallah son sürat ilerleyeceğiz Kirvem!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...