22 Temmuz 2016 00:37

Demokrasimizi OHAL mi koruyacak?

Demokrasimizi OHAL mi koruyacak?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Demokrasimizin bir OHAL’i eksikti. “Demokrasiyi, hukuk devletini, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korumak için” ilan edilen 3 aylık OHAL’le bu eksik de giderildi. Öyle diyor ülkenin en demokratik kurumu olan MGK ve ardından Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık eden Cumhurbaşkanı Erdoğan!
Rastlantıya bakın ki Meclisi bombalayan cuntacıların TRT’de okunan bildirisinde de “Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin temini ve tesisi için” yönetime el konulduğu söyleniyordu.
Ya 12 Eylül darbesi?
Kenan Evren de “Milletin hak hukuk ve hürriyetini korumak için” ordunun yönetime el koyduğunu açıklamamış mıydı?
İki milyona yakın insanın fişlendiği, 500 binden fazla insanın işkenceden geçirildiği, aralarında 17 yaşındaki Erdal Eren’in de yer aldığı 50 kişinin idam edildiği, 30 bin kişinin işten atıldığı, 171 kişinin işkencede öldürüldüğünün belgelendiği, hapishanelerde 299 kişinin yaşamını yitirdiği, 23 bini aşkın dernek-sendikanın kapatıldığı ve basın üzerinde ağır sansürün uygulandığı bir “ileri demokrasi” düzeni kurmuştu Evren. Sonra bu demokrasiyi önemli oranda hâlâ yürürlükte olan 82 Anayasası ile taçlandırmıştı!
Sadece bu mu? Elbette değil. Yakın tarihimizde, Erdoğan’ın ‘Demokrasimizi korumak için’ ilan edildiğini söylediği OHAL uygulamaları da eksik değil.
1978’den 87’ye kadar süren sıkıyönetimi de bir kenara bırakalım. Başta Diyarbakır, Van gibi kentler olmak üzere birçok Kürt kenti 1987’den 2002’ye kadar OHAL’le yönetildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “OHAL’ler demokrasiyi koruyor” diyor ya, zaten on yıllarını OHAL altında geçiren kentlerimiz de birer İsviçre kantonu gibi ileri demokrasi koşullarında yaşıyorlar(!)
Oysa gerçek şudur: OHAL döneminde Bölge’deki hak ihlalleri ile ilgili hazırlanmış raporlar on binlerce sayfayı buluyor. İnsanlara dışkı yedirmeden binlerce köyün yakılmasına, köy meydanlarında toplu işkencelerden binlerce faili meçhul ve yargısız infaza kadar insan haklarını ayaklar altına alan akla gelebilecek ne varsa uygulandı OHAL döneminde. OHAL döneminde “hukukun üstünlüğü”nün nasıl sağlandığını(!) daha sonraki yıllarda emekli olan Korgeneral Altay Tokat anlatıyordu. Hakim ve savcıların lojmanlarına bomba attırıp “Teröre karşı duyarlı hale getirdiklerini” söylüyordu Tokat. Sonra Mehmet Ağar da “ Devlet adına bin operasyon yaptık” demişti.
Neyse uzatmayalım. OHAL’in 2002’de kaldırılmasından sonraki 14 yıl boyunca AKP-Erdoğan iktidardı. Ve bu dönem boyunca bu karanlık tabloyu aydınlatmak, açığa çıkarmak için hiçbir adım atılmadı. Aksine bu dönemi 2009’daki KCK operasyonlarında tutuklanan Kürt siyasetçi ve belediye başkanları için AKP’nin Diyarbakırlı Bakanı Mehdi Eker’in “JİTEM onları öldürüp köprü altına atıyordu. Kelepçeye şükretsinler” sözleri özetliyordu.
Tutuklanan cuntacı askerler (Bunların ileri gelenlerinden Orgeneral Adem Huditi “Sur ve Cizre’yi temizleyen komutan” başlıklarıyla havuz medyası tarafından alkışlanmıştı) ve AKP-Erdoğan iktidarının el birliğiyle 6 ayı aşkın sokağa çıkma yasakları ve kentleri tanklı-toplu kuşatma altına almaları sürecinde yaşananlar hafızalarda hâlâ taze olduğu için bunlara da değinmeyeceğiz.
Ve elbette darbe girişiminde bulunanlar bütün ilişkileri-bağlantılarıyla açığa çıkartılmalı ve yargılanıp cezalandırılmalıdır. Ancak darbecileri cezalandırma adına gündeme getirilen OHAL uygulamaları yeni darbelere davetiye çıkarmaktan, ülkeyi demokratik hak ve özgürlüklerden bir adım daha uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Ülkedeki daha önceki pratik uygulamalarıyla da sabittir ki, OHAL dönemleri demokrasinin, her türlü hak ve özgürlüğün ayaklar altına alındığı dönemlerdir. Ve bu ülkede hâlâ darbe girişimleri oluyor/olabiliyorsa, bunun en önemli nedeni bu ülkede demokratik bir düzenin kurulamamış olmasıdır.
Gelinen yerde yakın tarihimizdeki karanlık sayfalara bir yenisini eklemekten başka bir işe yaramayacak OHAL uygulamasına karşı çıkmak, demokrasiyi savunmanın bir ön koşulu haline gelmiştir. Bugün her milliyetten işçi-emekçilere; barışı, demokrasiyi, halkların-inançların kardeşçe yaşamasını savunan bütün toplum kesimlerine düşen, ülkeyi daha fazla felakete sürükleyecek bu yanlıştan dönülmesi, OHAL’in kaldırılması için, güçlerini birleştirip seslerini yükseltmektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa