22 Temmuz 2016 00:35

Halka darbe: OHAL

Halka darbe: OHAL

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen cuma gününü cumartesiye bağlayan gece ülke ağır bir siyasi bunalımın içine düştü. Ordu içinde farklı görüşler taşıyan, ama omurgasını mevcut iktidar tarafından “istedikleri her şey verilen” Cemaatçıların oluşturduğu, ittifak halinde hareket ettikleri belli olan, “emir komuta zinciri dışında” bir grup askeri bir darbeye kalkıştı. Ancak bu darbe girişimi darbe karşıtı güçler tarafından 5-6 saat gibi kısa bir sürede başarısızlığa uğratıldı. Askeri faşist bir darbeye karşı çıkmak, mücadele etmek gerekiyordu ve zaten darbeciler de siyasi alanda tek bir destek bile alamadılar. Demokrasinin olmasa da parlamenter sistemin kalbi Meclis ilk kez bombalandı. “Bekleme odasına alınan” parlamentodaki siyasi partiler darbeye karşı ortak tutum aldılar.
Ancak darbenin bastırılması bu ağır siyasi bunalımın bütünüyle çözüldüğü anlamına gelmedi. Şu sırada askeri ve sivil bürokrasi içinde geniş tasfiyeler yapılıyor, bu yazı kaleme alınırken MGK toplanmıştı ve sonrasında Bakanlar Kurulu da toplandı ve tüm ülkede üç ay süre ile OHAL ilan edildi. Böylece her ilin valisi o ilin sıkıyönetim komutanı haline geldi. Yani darbecilerin başarılı olsalardı yapmak istediklerini mevcut iktidar yapmış oldu. OHAL keyfi yönetimdir. Ülke kanun hükmünde kararnamelerle yönetilecek, Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran parti, Saray’ın yönetimi altında fiilen tek parti yönetiminin uygulayıcısı olacaktır. Kaldı ki MHP alınacak her kararı onaylanacak, tüm gücüyle destekleyecektir. Böylece tek adam, tek parti yönetiminin kapıları ardına kadar açılmış olacaktır. Meclis darbe girişimcilerinin bombaları altına Gazi ilan edilmişti, şimdi ise Niyazileştirilmiştir.
OHAL yönetimi ile ülkede keyfi yönetimin kapıları ardına kadar açılmıştır. Darbenin bastırılması ile Saray’ın  ve Hükümetin demokrasiye düzdüğü tüm o övgülerin, kendi destekçilerinin sürekli olarak alanlarda tutulmasının gerçek nedenleri ve içeriği anlaşılmış oldu. Ülkede demokratik hak ve özgürlüklerin savunulması, demokrasinin kazanılması için mücadele eden tüm güçlere mevcut iktidarın verdiği yanıt OHAL oldu.
Böylece basın ve yayın zapturapt altına alınacak, demokrasi ve özgürlük talep eden her kesim baskı ve terör altına alınacak, her şeyden önemlisi işçi ve emekçiler yani hak kayıpları ile karşı karşıya geleceklerdir. OHAL’in ilanına ilk alkışın İTO’dan gelmesi bu nedenle şaşırtıcı değildir. Mail sayfama çarşamba akşamı OHAL hemen açıklamasının ardından düşen İTO açıklaması OHAL’i alkışlıyor: “Olağanüstü dönemler, olağanüstü yönetimi gerektirir. İş dünyası olarak olağanüstü şartların, ancak olağanüstü tedbirlerle bertaraf edileceğini biliyoruz. OHAL sürecinde biz de iş dünyası olarak olağanüstü gayret gösterip, var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemiz için hayırlı olsun “ deniliyordu. Büyük sermayenin özlemi olan dikensiz gül bahçesi özlemleri yeniden canlandı ve hayat buldu.
Ancak şunu açıkça tespit etmek gerekir ki, OHAL ilan edilmesi ülkeyi yönetenlerin gücünü değil güçsüzlüğü ortaya koymaktadır. Yönetim aygıtı tüm halkın karşısına olanca yalınlığı ile, yani sadece baskı aygıtı olarak tüm çıplaklığı ile çıkmaktadır. Demokrasi güçleri kararlılıkla ve yetenekle harekete geçebilirlerse, toplumsal tabanları daha da genişleyecek, OHAL’le birlikte tek adam, tek parti rüyaları bitirilebilecek, ülke gerçekten demokratik bir yönetime kavuşabilecektir. Bu mücadelenin zorlu geçeceği açıktır, ama sonunda halkın güçleri kazanacaktır.


    
    

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa