21 Temmuz 2016 00:55

NATO’yla ilişkiler

NATO’yla ilişkiler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz sonrasında Erdoğan yönetimiyle NATO arasında ilişkilerin yeniden gerildiği bir sürece girdik. Batı ittifakı Ankara’yı darbe bahanesiyle demokrasi ve temel hakların askıya alınması riskine karşı uyardı. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve AB Dış Politika Sorumlusu Mogherini düzenledikleri ortak basın açıklamasında hukukun üstünlüğü ve demokrasinin temel kurumlarına saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdiler. NATO demokrasinin NATO üyeliğinin beş temel şartından biri olduğunu vurguladı. (12 Eylül’de hiç duymamıştık. Bu yeni herhalde?) Kerry’nin Türkiye’nin NATO’dan çıkartılması ihtimaline değindiğine ilişkin yabancı basında çıkan haberler ise ABD’li diplomatlar tarafından yanlış anlaşılma olarak nitelendirilerek reddedildi.

Ne var ki NATO-Türkiye ilişkisinin diğer ucunda da sıkıntılar var. Yeni Şafak gazetesinden İbrahim Karagül darbe girişiminin doğrudan ABD tarafından organize ve kumanda edildiğini iddia eden bir yazı kaleme aldı. Yakın zamanda iflası açıklanan Suriye politikasının en ateşli savunucularından ve ideologlarından olan Karagül’ün bu değerlendirmesine Esad’ın en militan destekçisi Doğu Perinçek ve Aydınlık gazetesinin de katılmış olması dikkate değer bir gelişme. Antiamerikancı söylem Suriye’de birbiriyle savaşan iki cephenin Türkiye’deki destekçilerini birleştiriyor. Acaba bu durum Türkiye’deki iktidarın Suriye politikası üzerinden yeniden paylaşılacağı bir sürece mi işaret ediyor? Dikkatle izlemek lazım. Yeni Şafak çizgisinin Davutoğlu’nun formüle ettiği stratejiye sadık kaldığını ve ancak bu stratejinin Yıldırım hükümetinin dost kazanma hamleleriyle rafa kaldırıldığını gözlemleyebiliyoruz. O halde Neoosmanlıcılarla Ulusalcı/Avrasyacıları birleştiren ortak çıkar tam olarak nedir? Sadece Gülen tehdidi mi?

PYD’nin Rojava’daki etkinliği ve HDP’nin 7 Haziran’da yakaladığı başarının her iki cephe için de başlıca tehdit unsuru olarak algılandığı malum. Suriye’de Türkiye’nin Sünni kontrolünde kalacak bölgelere erişimini engelleyecek bir Kürt koridorunun ülke güvenliği açısından en büyük ve yaşamsal tehdit oluşturduğu konusunda her iki kanat da fikir birliğine varmış durumda. ABD, NATO ve AB’yi hedefe koyan Üçüncü Dünyacılık bu yeni koalisyonun ortak jeopolitik söylemini oluşturuyor. Buna göre ulusal güvenliği tehdit eden FETÖ, IŞİD, PKK Türkiye’yi bölmek isteyen Batı emperyalizminin piyonları. Rus uçağı düşürüldüğünde Ankara’nın savunma için ilk çağrıyı NATO’ya yapmış olması da, NATO’nun kendi üyesi olan bir ülkeyi bölmesinin mantıksızlığı da Üçüncü Dünyacılar için halının altına süpürülmesi gereken detaylar.

Ancak ortak çıkarlar burada sona eriyor gibi görünüyor. Rejimin niteliği -yani iktidarın kimler arasında ve nasıl paylaşılacağı- her iki tarafın da mücadele etmeye devam edeceği bir konu. Gülencilerin tasfiyesini gerçekleştirecek kudrette bir siyasi iradenin oluşması açısından Erdoğan’ın güçlenmesi Ulusalcı/Avrasyacı çevreleri memnun eden bir gelişmeydi. Perinçek’in daha geçenlerde New York Times’a geleceğin Başbakanı olarak verdiği pozlar bu sürecin bir işaretiydi. Fakat artık Gülenciler tasfiye edildiğine göre boşalan devlet kadroları için kıyasıya bir rekabetin başlayacağını ön görmek sanırım yanlış olmaz. Ulusalcı/Avrasyacı çevreler Yüksek Askeri Şura öncesinde, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın darbe girişiminde yeterince aktif mücadele etmediği ve er meydanına çıkmadığını ileri sürerek, yeni komutan kadrosu için isim bile vermeye başladılar. Şam ve Moskova diplomasisinde inisiyatifi eline aldığı imajını vermek isteyen Ulusalcı/Avrasyacıların bu etkinliklerini devlet içinde bir kadrolaşmaya tevdi edip edemeyeceklerini göreceğiz. Erdoğan ise böyle bir kadrolaşmanın nasıl bir tehdit oluşturduğunu herhalde herkesten daha iyi görebilir. 

Türkiye’nin rejimine, ulusal kimlik ve vatandaşlık tanımına, gelecek vizyonuna dair ortak bir program üzerinde anlaşmayan her türlü oydaşmanın çok kısa ömürlü olacağı ve yeni çatışmalara zemin oluşturacağını görmek için falcı olmaya gerek yok. Henüz rüyadan ibaret olan bir Rus-Çin ittifakını hedefleyen bir strateji Türkiye’yi NATO üyeliğinden çıkartabilir mi? Rusya’yla ittifak Ankara’yı Moskova’nın uydusu haline getirmez mi? Ya bu yeni ittifak Türkiye’deki sermaye birikimine ne sunabilir? Hükümetimiz piyasa ekonomisinden vazgeçmediği sürece NATO’dan çıkması mümkün değildir. Yeni koalisyon bunu yapar mı dersiniz? İşçi hakları, iş güvencesi, iş güvenliği, ücret politikalarına bakın anlarsınız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...