15 Temmuz 2016 01:00

Kitleler ve politika

Kitleler ve politika

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kitleler kendi çıkarlarına karşıt politikalar uygulayan siyasi partileri ve hükümetleri destekleyebilirler mi? Genellikle bu soruya şöyle bir yanıt verilebilir: eğer kitleler peşinden gittikleri, destekledikleri, oy verdikleri partilerin kendi çıkarlarına karşıt politikalar uygulayacağının bilincinde değillerse, yanılgı içinde bu tür partileri destekleyebilirler. Gerici, faşist partilerin kitle temellerini demagoji ve yalanla bu biçimde oluşturdukları bilinmektedir.
Bundan sonra ikinci soruyu sormak gerekir. Peki bu tür partilerin kendi çıkarlarına ters düşen politikalar uyguladığı açığa çıktıktan sonra kitleler yine de bu tür partileri destekleyebilirler mi? Bu soruyu yanıtlamak ilk soruyu yanıtlamaktan daha zor ve karmaşıktır. Ama şu yanıtlar verilebilir: Kitleler gerçeği gördükten sonra peşinden gidip destekledikleri partileri terk edebilirler. Gerek uluslararası politika da gerekse ülkemizde bunların örneği bolca bulunmaktadır. Örneğin 2002 seçimlerinde koalisyonu oluşturan partilerin neredeyse silinmesi gibi. Ama bu terk ediş elbette yeni yöneldikleri partiler konusunda doğru davranacaklarının garantisi değildir! Yani yeni yanılgılara sürüklenebilirler.
Bu soruya verilebilecek ikinci yanıt şudur: Kitlelerin önemli bir kısmı destekledikleri partinin uyguladığı politikalardan hoşnut değildir. Ancak politik tabloda muhalefet olarak görünen diğer partilerde de bir ışık görememektedir. Üstelik işin içine bir de “ülkenin bütünlüğü, devletin bekası vb.” gibi demagojik etkenler dahil olmuş, milliyetçilik ve din işleri daha baskın bir biçimde öne çıkmış olabilir. Bu durumda önemli bir kesimin gönülsüz desteği daha bir süre devam edebilir. Sayılmayan haziran seçiminin ardından yapılan kasım seçimi bu örneğe uygun düşebilir. Bu durumda kitlelerin gerçekleri öğrenmeleri, bunların bilincine varmaları daha uzun sürecektir.
Burada kitleler kimlerdir sorusunu da yanıtlamak gerekir. Halk kitleleri işçiler, emekçiler, köylüler, şehrin ve kırın kendi emeğiyle geçinen kesimleridir. Kendi küçük bir işletmeleri varsa da genellikle kendi emeklerini de işin içine katanlarda ikili durumlarına rağmen bu kitlelerin içine katılabilirler. Bu sınıfsal -alt sınıflar- konumlarıyla halk kitleleri gerçek bir toplumsal güce sahiptirler. Harekete geçen işçiler -son olarak metal vb.- de bu açıkça görünür. Ya da ekonomik bunalımın ağına düşen küçük üreticilerin -Akhisar’da geçmişte tütüncülerin isyanı, Ankara Siteler isyanı vb- hareketlerinde bu açıkça görülür.
Mevcut düzende emekçi halk kitlelerinin bu toplumsal gücünün politik alana yansıması ve o alanda temsil edilmeleri ancak onların çıkarlarını gerçekten temsil eden partiler ve diğer toplumsal örgütleri aracılığı ile gerçekleşmektedir. Ama burada yukarıda açıklanmaya çalışılan etkenler devreye girmekte, kitlelerin politik olgunluğundaki yetersizlikler kendi aleyhlerine işleyebilmektedir. Ama bazen patlamalarla, bazen de bilinçle başlayan eylemlerin bir patlamaya dönüşmesiyle kitleler doğrudan politikaya müdahale ederler ve kendi kaderlerini kendi ellerine almaya yönelirler. Büyük tarihsel dönüşümler de zaten böyle gerçekleşmiştir. Devrimlere boşuna tarihin lokomotifleri denmez.
Bu ülkenin ilericilerinin, aydınlarının, devrimcilerinin, sosyalistlerinin; emekçi halk kitlelerinin anlık durumuna bakıp umutsuzluğa ve yılgınlığa kapılmamaları gerekir. Son zamanlarda çaresizliğin ve bir çıkış bulamamanın etkisiyle bazı çevrelerde umutsuzluğa kapılmanın yaygınlaştığını tespit etmek gerekiyor. Ancak ülkede olup biten her şey kitleleri derinden etkiliyor ve henüz etkileri çok güçlü hissedilmese de diplerde büyük bir enerji birikiyor. Bu enerjinin doğru kanallardan yüzeye çıkmasına yardımcı olmak gerekiyor. Unutmamak gerekir ki, kitleler bazen en geri eğilimlerini onlarla kesin olarak hesaplaşmak ve onları gömmek üzere önlerine alabilir. Bu hesaplaşmayı kolaylaştıracak bir tutumun önemi giderek artıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...