12 Temmuz 2016 00:02

İnsan olmak ya da olmamak!

İnsan olmak ya da olmamak!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzunca bir süredir çok zor bir seçimle karşı karşıya kalıyoruz durmadan. Her günümüz belleklerimizde acılarla bizi yeniden irkiltirken, bunca nefretin üzerimize boca edilişine isyan edip insanlığını inkar ediyoruz vicdanı kurumuş, değerlerini yürüdüğü o garip yolda yitirmiş nefret yüklü insanların. Onları insandan saymamak bizi bir an da olsa rahat ettiriyor, öfkemizi onlardan çıkartıp acımızla baş başa kalma anları yaratıyor ama yetmez! Üstelik onlar kadar nefretle dolmamız ve farklı ama bizi üzecek de olsa maalesef benzerlikleri olan bir yolda bizim de değerlerimizi yitirmemiz ne kadar sürer, bunu düşünerek başlamalı belki de…

Bir soruyla devam edebiliriz, örneğin “insan” olmadığını düşündüğümüz bu canlı türünü hangi gruba sokabiliriz? Ayrı bir grup olarak değerlendiriyorsak, demek bizden daha kötü ve aşağı düzeyde bir canlı türünden söz ediyoruz ve bu durumda biz onlardan daha iyi, daha üstünüz, öyle mi? Tıpkı bir zamanlar “beyaz”ların Amerika kıtasının yerlileri, sonra zorla getirip köleleştirdikleri Afrikalılar, sömürgelerindeki dünyanın türlü renkli insanlarına üstünlükleri gibi olabilir mi? Biliyorum şimdi okurken hepimiz öfkeyle başımızı sallıyoruz, inkar ediyoruz bu benzerliği.

Yeniden sosyal psikolojinin önemli isimlerine dönmek istiyorum o nedenle: Öncülerden Solomon Eliot Asch’in çalışmalarında önemli bir yeri olan Uyum Kuramı ile başlayabiliriz. Yapılan deneylerde yanlış da olsa çoğunluğa uyum sağlama çabasını görünür kılan bu araştırmaları da temel alan Milgram’ın deneylerinde ulaştığı çarpıcı sonuçlar ise bize ışık tutabilir sanırım. Karar verme konusunda, özellikle bir kriz ortamında karar verme konusunda hiçbir deneyimi veya yeteneği olmayan bir denek, kararı gruba ve gruptaki hiyerarşiye bırakır. Grup bir davranışsal model oluşturur. İtaatin özünün, bir insanın kendisini başka bir insanın isteklerini gerçekleştiren bir araç olarak görmesi, böylece kendi davranışlarından kendisini sorumlu hissetmemesi ile onu rahatlattığı göz ardı edilmemelidir. Milgram deneyi ve izleyen pek çok çalışmada deneklerin tamamının otoriteye boyun eğdiği ve elektrik vermeye devam ettiği, meta-analizlerde sonuna kadar gitme davranışının her 3 denekten ikisinde gözlendiği saptamasını unutmamakta yarar var.

Sözün özü ne işkenceciler, ne de duvarlara nefret kusup araçların arkasına canlı canlı bağladıkları insana yaylım ateşi açan, insanları canlı canlı yakanlar, acılarımızdan nefret devşirenler insandan farklı bir tür, üstelik her birimizin o konumda da olabilme olasılığı bulunuyor bu durumda. Onları yok sayarak bu sorunu çözme olanağımız bulunmadığını düşünüyorum. Dışlayarak ve inkar ederek değil, sorunların temellerini irdeleyip birlikte çözüm önerileri geliştirerek ilerleyebiliriz ancak bu yolda.

Bu denli ağır toplumsal bellek kusuru, algı değiştirme, kriz yaratma ve krizden otoriteye boyun eğme davranışı geliştirme karşısında birlikte ve otoriteden bağımsız her türlü kararı tartışabilme becerisi ile donanmış olarak nasıl çıkabiliriz, onu düşünelim. Geçmişte yaşanmış krizlerden ders alarak yeni sosyal psikoloji kuramları ile sosyolojinin tüm olanaklarından yararlanarak insan felsefesini sorulmadık soru bırakmadan geliştirecek sosyal bilimcilere ihtiyacımız var. İnsanlığın tarihi boyunca geliştirdiği tüm değerlere yenilerini de katarak, dışlamadan ve hataları inkar için değil ders çıkarıp tekrarlamamak üzere kullanarak yol alabiliriz. Ta ki tüm ölülerimizi, Cizre’yi, Sivas’ı, Maraş’ı, Çorum’u, Dersim’i, tüm tehcir ve soykırımları ortak acımız, ortak belleğimiz kılıncaya dek…

Barış zorlu bir yol, o yolda yara bere içinde kalmak kaçınılmaz. Aslolan o yolu nasıl katettiğimiz, yol boyunca biriktirdiklerimiz. Bizi barışa ulaştırabilir mi sorusuna ise benim naçizane yanıtım yola devam etmektir. Birlikte yürüyeceğimiz barış yolunda şu anda tüm engellemelere rağmen kararlılıkla yola devam eden o 3 Karadenizli gence selam vermeden olmaz, selametle gidin gençler. Yolunuz, yolumuz açık olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...