11 Temmuz 2016 00:09

NATO’nun ileri karakolu, Rusya'nın dostu(!)

NATO’nun ileri karakolu, Rusya'nın dostu(!)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eski ‘doğu Bloku’nun NATO’ya karşı kurduğu ‘Varşova Paktı’nın merkezinde, Varşova’da yapılan NATO zirvesi ABD-Batılı emperyalistler ile Rusya arasındaki egemenlik mücadelesini daha görünür kıldı. Türkiye’nin ‘NATO’nun ileri karakolu’ rolünün altının çizildiği zirvenin gösterdiği bir diğer önemli sonuç da Erdoğan rejiminin son dönemlerde dillendirdiği ve bazı adımlar attığı “dostları çoğaltma” siyasetinin sınırlarını göstermesi oldu.
NATO’ya üye 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren zirvede Rusya, “en büyük tehdit” olarak tanımlandı. Zirvenin sonuç bildirisinde Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi kınandı ve Suriye’ye müdahalesinin “büyük risk” oluşturduğu belirtildi. Bu temelde Polonya ve üç Baltık ülkesindeki askeri varlığın arttırılması, Akdeniz’de ‘Deniz Muhafızı’ adı altında yeni bir “güvenlik gücü”nün oluşturulması, Türkiye-İspanya ve Romanya’daki füze savunma sistemleri gibi bildiride yer alan kararlar da büyük oranda Rusya’ya karşı askeri önlemlerin arttırılmasına dayanıyor. ‘Casus uçakları’ olarak bilenen AWACS’ların Türkiye üzerinden Suriye ve Irak hava sahasını izlemesi de zirvede alınan kararlar arasında yer alıyor.
Peki,  ne oldu da ABD-Batılı emperyalistler NATO’yu Rusya’ya karşı daha etkin bir konuma getirmek için adımlar atıyorlar?
Bu sorunun yanıtını vermek için son birkaç yılda olup biteni kısaca hatırlayalım.
ABD-Batılı emperyalistler Rusya’nın hem Doğu Avrupa’daki gücünü kırmak ve hem de onu Suriye’ye müdahale edemez hale getirmek için 2013 sonlarında zayıf karnı Ukrayna’dan vurdular. Rusya yanlısı Yanukoviç yönetiminin AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamaması gerekçe gösterilerek kışkırtılan gösteriler sonunda Yanukoviç yönetimi Şubat 2014’te düşürüldü. Ancak Rusya, bu hamleye Mart ayında Kırım’ı ilhak ederek ve ardından Doğu Ukrayna’da Donbass bölgesinde Rusya yanlısı yönetimler oluşturarak cevap verdi. Ukrayna üzerinden yapılan girişimleri boşa çıkardıktan sonra bilindiği gibi Eylül 2015’te Suriye’ye etkin bir şekilde müdahale ederek rejimin gücünü ve etkinlik alanlarını büyük oranda arttırdı. Rusya bu müdahale ile sadece Akdeniz’deki tek askeri üssü olan Tartus’taki üsse yeni üsler (Lazkiye ve Humus’ta) eklemekle kalmadı, Irak’taki etkinliğini de arttırdı.
Özetle bugün ABD ve Batılı emperyalistler, Orta ve Doğu Avrupa ile Ortadoğu’da Rusya ve Asya-Pasifik ile Afrika’da Rusya’nın müttefiki Çin ile egemenlik mücadelesi halindeler. Rusya-Çin bloku (Şanghay İşbirliği Örgütü) artık ABD’nin “tek kutuplu dünya düzeni”ne itirazını yüksek sesle dillendiriyor. Dolayısıyla Varşova zirvesinde alınan kararlar NATO’yu bu egemenlik mücadelesinde daha etkin bir konuma getirmeyi amaçlıyor.
Ya Türkiye?
AWACS erken uyarı uçakları ve füze sistemleri ile zaten kullanılan üsleriyle NATO’nun ileri karakolu rolünü perçinlemiş oldu.
Peki, Rusya’yı en büyük tehdit olarak gören NATO’nun ileri karakolundan Rusya’ya dost olur mu?
Elbette olmaz. Ancak geçtiğimiz dönem adına ‘stratejik derinlik’ denilen ‘yeni Osmanlı’cı sosa bulandırılmış politika, Türkiye’yi bütün komşularıyla kavgalı ve Bölge’de adım atamaz hale getirmişti. Bu sıkışmışlık, Davutoğlu’nun başbakanlıktan alınması süreciyle birlikte Erdoğan rejimini ilişkileri yeniden geliştirmek için çeşitli tavizler vermeye zorladı. Bu temelde Rusya ile karşılıklı çıkara dayalı ilişkiler-ki Rusya da kendine tamamen düşmanlaşmış bir Türkiye istemez- yeniden geliştirildi. Ama elbette bu “dostluğun” sınırlarını Türkiye’nin NATO’nun ileri karakolu rolü ve iki emperyalist blok arasındaki egemenlik mücadelesi belirlemektedir. Bu süreçte Erdoğan rejiminin “hakiki dostluklar” kurabileceği rejimler olsa olsa geçtiğimiz günlerde anlaştığı ‘terörist devlet’ İsrail ile darbeci Sisi’nin Mısır’ı olabilir.
Türkiye’nin “dostları çoğaltma” siyasetinin iç yüzünü herhalde en iyi Suriye lideri Esad anlatıyor. Geçtiğimiz günlerde Avustralya’nın SBS televizyonuna verdiği röportajda “Bize siyasi olarak saldırıyorlar. Ardından da özellikle güvenlik konularında el altından anlaşmak için yetkililer gönderiyorlar” diyor Esad. Bilindiği gibi geçtiğimiz dönemde Rojava ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun ilanından sonra Türkiye istihbaratı, Cezayir’in ara bulucuğuyla Suriye istihbaratı ile görüşmeler gerçekleştirmişti.
Uzun lafın kısası, yaptıkları müdahaleler ile Bölge’deki savaş ve çatışmaların sorumlusu olan ABD-Batılı emperyalistlerin ortak askeri gücü NATO’nun ileri karakolunun “dostluğu”ndan uzak durmak, Bölge halklarının hayrınadır. Çünkü bu “dostluk”, Bölge’ye şerden başka bir şey getirmez!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa