107 bilim insanı ve GDO çıkışları
Fotoğraf: Envato
Bu yazının yazıldığı 1 Temmuz 2016 tarihinden birkaç gün önce basında şöyle bir haber yer aldı. Edebiyat, iktisat, tıp/fizyoloji, fizik, kimya dallarında Nobel ödülü almış 107 bilim insanı ve yazar; yine Nobel tıp/fizyoloji ödülünü 1993 yılında almış olan Sir Richard J. Roberts’ın çağrısı ile GDO’lu tarım ürünleri ve yiyeceklere karşı çıkılmaması gerektiğini anlatan ortak bir metin hazırlamış ve imzalamış. Metin Greenpeace, Birleşmiş Milletler ve devletlere hitaben yazılmış. İmzacı isimlerin özgül ağırlıkları nedeniyle son dönemlerin en büyük toplu çıkışlarından biri gibi görünen bu metinde aslında içerik olarak yeni bir şey yok. Kısa ve etkileyici bir dille yazılan çağrı metni GDO’lu gıdalara karşı çıkışı “insanlığa karşı işlenen en büyük suç” olarak niteliyor ve Birleşmiş Milletleri ve devletleri buna karşı bir pozisyon almaya çağırıyor. Greenpeace’in GDO’lar konusunda kamuoyunda yaptığı çalışmalardan duyulan rahatsızlık da metinin geneline hakim ve hükümetlere anti-GDO kampanyalarına karşı tutum alma çağrısı da yapılıyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi aslında batı cephesinde yeni bir şey yok. GDO tartışmaları bir kez daha Nobel ödüllü bilim insanları tarafından kamuoyunun gündemine getiriliyor. Metnin eleştirilebilecek pek çok tarafı var ancak burada önemli gördüğümüz birkaç iddiayı ele alalım. Öncelikle öne sürülen görüşler GDO’lu tohumların ortaya çıkışındaki ile aynı. GDO’lu gıdalara karşı çıkmayalım çünkü dünyada açlıkla ve yoksullukla boğuşan insanların besin eksikliğini Altın Pirinç örneğindeki gibi GDO’lu tohumlarla/gıdalarla giderebiliriz görüşünden yola çıkıyor Nobelli bilim insanları. Dünyadaki yetersiz beslenme/açlık sorununu yalnızca dünyadaki besin kaynaklarının yetersizliğine bağlayan bu naif(!) görüş kapitalizmin yarattığı eşitsizliği, yoksulluğu, açlığı ise tamamen görmezden geliyor. GDO yoluyla besin değeri arttırılacak gıdalarla bu sorunu çözmeye çağırıyor.
Çağrı metninin genelinde ve bunun için hazırlanan web sayfasında ağırlıklı olarak GDO’lu tarım ürünü ve gıdaların insan sağlığı üzerindeki negatif etkilerini gösteren hiçbir çalışma olmadığı vurgulanıyor. Bu vurgu gerçeği yansıtmıyor. GDO’lu gıdaların uzun vadede insan sağlığı üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerini belirleyecek denli kapsamlı ve sistematik çalışmalar yapıl(a)madı. Yapılan küçük çalışmalarsa oldukça önemli olmakla birlikte bütünü yansıtmakta yetersiz kalıyor. Örneğin 2011 yılında Reproductive Toxicology dergisinde yayınlanan çalışma ile otuz hamile kadın ile otuz dokuz hamile olmayan kadının kan örnekleri incelendi. Hamile olan, olmayan kadınların ve fetüslerin kan serumlarında GDO’lu tohumlara aktarılmış herbisit (Yabani otların büyümesini engelleyen kimyasallar) ve pestisitlerin (Zararlı böceklerin büyümesini engelleyen kimyasallar) metabolik ürünlerine rastlanıldı*. Tespit edilen kimyasallardan glufosinatın yüksek miktarlarının büyüme geriliğine, vücut bozukluklarına yol açtığı biliniyor. Bunlara ek olarak GDO’lu tohumların taşıdığı rekombinant genlerin uzun vadede ekosistemdeki diğer canlıları ve gen havuzunu nasıl etkileyeceğine dair çalışmalar da yok denecek kadar az. Gıdalarda GDO’nun tespitine dair çok sayıda çalışma bulunuyor. Çünkü GDO’lu gıdalar ve tohumlar ya da bunlarla kontamine olmuş gıdalar bugün artık piyasada ve çoğunlukla üzerlerinde sıkı bir denetim bulunmuyor. Araştırmacılar daha çok bunların tespitine ve etiketlenmesine yönelik çalışmalar yapıyor.
Bu metnin özellikle de gen, genom editleme (Yeniden yazma diye de çevrilebilir) teknolojilerinin hızla piyasaya çıktığı ve yasal düzenlemelerin hızla ABD ve Avrupa’da yapılmakta olduğu bir dönemde ortaya çıkması manidar. Metin GDO’lu gıda ve tohumların kamuoyu tarafından tekrar tartışılmasını sağlayacaktır ama kapitalizmi, tekelleri, onların kısa vadedeki kârlarını göz ardı eden, insanı ve doğayı temel almayan bir tartışma kuşkusuz yine eksik kalacaktır.
* Aris A. and Leblanc S., Maternal and fetal exposure to pesticides associated to genetically modified foods in Eastern Townships of Quebec, Canada. Journal of Reproductive Toxicology (2011)
- Deprem ve salgın hastalıklar 12 Şubat 2023 04:55
- Modern tarım uygulamaları ve yabani otların evrimi 11 Aralık 2022 01:40
- Evcil retroviral elemanlar retrovirüslere karşı 06 Kasım 2022 04:58
- Proto-hücrelerden sentetik amipsi hücrelere 25 Eylül 2022 04:20
- İnsanlığın sivrisinek ile dansı 04 Eylül 2022 03:23
- Hapşıran süngerler 14 Ağustos 2022 02:08
- Tüp bebek başarısızlığının arkasında yatan sebep, erken dönem DNA çoğalması hataları olabilir mi? 24 Temmuz 2022 04:08
- Yer değiştiren genetik elemanlar ve ahtapotun bilişsel yeteneklerinin evrimi 10 Temmuz 2022 03:58
- Evrimsel ilişkiler kara ölümün kaynağının Orta Asya olduğunu ortaya çıkardı 19 Haziran 2022 04:49
- HIV ilacı ile orta yaş hafıza kayıpları engellenebilecek mi? 29 Mayıs 2022 04:15
- Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve mikrobiyom 08 Mayıs 2022 01:18
- Antik enzimlerin yeni çağı 24 Nisan 2022 00:07