Türkiye hepimizin
Fotoğraf: Envato
İnsanımızı yasa boğan hain saldırıyı kınıyorum, yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Saldırıdan yaralı olarak kurtulanlara acil şifalar diliyorum. Halkımıza söyleyecek bir çift lafım, zamanın yaraları hafifletebileceği, hatta sarabileceğidir. Politikacılara tavsiyem ise, başımıza gelen her belayı koşulsuz defedercesine anlamsız şekilde savunmaya geçeceklerine, biraz da iç ve dış politikalarını, davranışlarını ve kullandıkları ifadeleri şöyle bir gözden geçirmeleridir. Yeni acılar yaşamamak için acıyı unutmadan, uzun dönemli politik ve etkili pratik önlem alma yoluna girmek politikacıların ahlaksal görev anlayışı olmalıdır. Dileyelim, ülkemizde insani hırslarını basiretli davranışlarının gerisine itebilmiş politik yöneticiler iş başında olur!
Hiç demagojiye yer yok; Türkiye, bir ulus-devlet olarak, bu topraklarda yaşayan, ekmeğini burada elde eden, geleceğini bu ülke ile bütünleştiren, dil, din vb. gibi alt kimlikler farkı gözetmeden, herkesindir. Politikacılar şunu kafalarına iyice yerleştirmelidir ki, kendi geleceğini tayin hakkına sahip olan herkes, aynı zamanda ülke politikalarını analiz etme, yorumlama ve eleştirme hakkına da sahiptir. Bu nedenledir ki, siyasiler de politikayı havada oluşturmayıp, halkının refahı ve mutluluğu için yapar, diye kabul edilir! Hal böyle iken, uzun yıllar durağan seyreden bir sistem bir anda kaosa dönüşmüş ise, böylesi anlık dönüşümler uzun vadeli değil, anlık politikaları işaret ediyor olduğundan, politika yapıcıları odağa konur ve eleştirilir. Demokrasilerin en temel ilkelerinden olan eleştiri hakkını engellemek politikacının zaafını değil, adına her ne denecekse, yönetim kapasitesizliği ve despotik anlayışı yansıtır.
Ülkemizde biri etnik diğeri politik temelli olarak akıl almaz bir mücadele sür(dürül)mektedir. Politik olarak farklı görüşte olmanın suç sayıldığı, bölünmüş ve birbirine saldırmaya hazır konuma getirilmiş guruplardan oluşan bir toplumun yöneticileri basiretli görülemez. Hukuk sistemini teori ve uygulamasıyla geçerli hukuk anlayışından uzaklaştırıp, parti maşası haline getirmeye yeltenen bir politik yapı demokratik olamaz. Sesini biraz yükselten her grubu şiddete maruz bırakan, ifade özgürlüğü bağlamında eleştiri hakkını kullanmış 1200’ü aşkın üniversite mensubunu bir kalemde harcanmayı göze almaya cesaret eden bir politik yapı halkına hizmet ediyor olarak değerlendirilemez. Çevre ülkelerle basiret sınırlarını aşan mücadele ve fiili durum yaratarak bunların iç işlerine müdahale ve bu müdahalelerin içe yansımalarına yol açan bir politika anlamlı ve makul olarak kabul edilemez. Sorunlar kümesi, müsebbipler hakkında çok ciddi ipucu verebilmektedir.
Dış politika analizlerinin çok deneyimli “monşer”ler tarafından yapılması siyasete çok şey katar, eğer politikacı idrakini hırsının önüne koyabilirse! Küresel dengeler dikkatlice irdelenmeden, politik nezakete sığmayan mahalle gürültüsü ile bir devlet incitilerek iç politika malzemesi haline getirilmişse, bunun neticelerine katlanmak kaçınılmaz olabilir. Geçmişte anlamsızca bozulmuş ilişkiler muhtemel seçime meze niyetiyle düzeltilmeye kakıldığında, bir uluslararası taşeron grubu marifetiyle gerçekleştirilen saldırı ülkenin gündemine oturtularak, iç hesaplar bozulabilir. Böylesi süreçler anlık görüntüleriyle polisiye alanda görülürken, sebepleri “politik derinlik” ilişkisinde irdelenmelidir.
Siyaset, iti ite kırdırarak anlık sonuç alma cambazlığı değildir. Siyaset, uzun vadeli basiretli satranç alanıdır. Örneğin, İŞİD ve benzeri terör konusu, salt dış terörün içeriye sarkmanın ötesinde, bizzat içeride oluşturulan bataklığın ürün verebilme potansiyeli taşıma tehlikesini de yansıtır. Türkiye’de sosyal ve politik yapıda radikal dönüştürme projeleri uygulanmaya çalışılırken, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde salt askeri darbeler değil, Kubilay olayı, Sivas Katliamı ve bir zamanların Güneydoğu bölgesindeki korkunç infazlar da hatırlanmalıdır. Özgür aklın ve basiretin devre dışına itildiği ortamda yükseltilecek siyasi dincilik ileride kendi çocuklarını da yiyecektir!
Değerli okuyucuların bayramını, gerçek huzurlu bayramlara kavuşmamız umudu ile, kutluyorum!
- Enflasyon olgusuna bir de şöyle baksak 23 Mart 2024 04:45
- Halkın tercihi emperyalistinki ile örtüşürse! 16 Mart 2024 04:51
- Günlerin gerçek anlamları 09 Mart 2024 05:14
- İstanbul’un trafik sorunu ve seçimler 02 Mart 2024 04:40
- 47. iktisatlılar haftası 24 Şubat 2024 04:06
- Akademinin kaybı 17 Şubat 2024 05:55
- Seçim kızıştıkça görüntü hüzün veriyor 10 Şubat 2024 04:45
- Emperyalizmin böl-yönet siyaseti ülkeyi parçalar 03 Şubat 2024 04:53
- Emek sömürüsü ücretle bitmiyor 27 Ocak 2024 04:40
- Bütçe ve devlet ideolojisi 20 Ocak 2024 04:50
- Stratejik bir seçime gidiyoruz! 13 Ocak 2024 04:45
- Sürdürülebilir yalan 06 Ocak 2024 04:48