Brexit: İngilizler ‘Erdoğan'a hayır’ dedi, halka ‘Emexit’ şart
Fotoğraf: Envato
Saat başı yıllık gündem oluşuyor. Tarihin çarkı olur mu, olursa bu çark bazen hızlı döner mi, onları bilmem ama yaşamın hızı çok artmış, Dünya dengelerinin hızla dönüştüğü kriz yılları içindeyiz. Bu yılın ilk yazısını, bu yılın felaketlerin yaşanacağı bir yıl olacağı, Ortadoğu ve Dünya’nın çok zorlandığı, büyük güçlerin yenişemediği, zarar hanelerinin artmaya başladığı, aralarında paylaşım öncesi son kozların sahaya sürüleceği, Suriye’den, Yemen’den, Libya’dan, Nijer’den, Ukrayna’dan, K.Kore’ye pek çok hesaplaşmanın olacağı, ardından bir dengeleşim sürecinin başlayacağı, sonuçta da devrimlere daha fazla yaklaşacağımız bir yıl olacağını yazmıştım.
Öngördüklerimden de fazlası yaşanıyor.
Örneğin İngiltere’nin AB’den çıkacağını (Brexit) beklemiyordum. İngiltere ve AB böyle bir sonucu bekliyor muydu, ondan da emin değilim. AB’nin dağılmasını biraz daha uzun süreçte öngörüyordum. Bu süreç de hızlanmış durumda.
Brexit’in kime ne etkisi olur denirse AB’nin dağılmasından en çok İngiltere ve ABD zarar görür de en az Almanya etkilenir. Hatta Almanya için Rusya ilişkilerinin önü bile açılmış, Bismark dönemi için fırsatlar çıkmış olabilir. Büyük Prusya Birliği daha gerçekçi ve kârlı olur Almanya için.
Türkiye ise paylaşım süreçlerinden uzak tutulmaya çalışılıyor. Bizim aklı evvellerin de zaten bunu yönetecek basiret ve becerileri yok. Putin’in lafı ile turist ve domates hesabı devam ederse ne âlâ, fazlası külliye iftarlarındaki boş nutuklardan oluşuyor.
Yine de Türkiye’ye de fazla haksızlık etmeyelim. Oyun kurucu olamasa da yıkıcı bir rolü var. Suriye’den sonra İngiltere’yi de dağıttı. Brexit’in ana propaganda konularından biri Türkiye idi. “Türkiye üye olamaz” derken İngiltere’nin kendisi üyelikten oldu. İngiltere’den “Erdoğan’a hayır” oyu çıktı da bu sonuç Erdoğan’ın tersine mi yoksa işine mi gelir, bunları uzun erimde göreceğiz. Benim ilk kanaatim hem İngiltere’nin hem de AB’nin Türkiye’ye daha muhtaç hale geldiği, referandum sonuçlarının kısa erimde Erdoğan ve Putin’e yarayacağı yönündedir.
Güzel bir yazı T. Timur’dan geldi. Timur’a göre, Fukuyama “tarihin sonunu” getiremez, esas şimdi sosyal sınıflar daha görünür olmaya başladı, Johnson’un mültecilerden kurtulma yönündeki söylemleri gerçekle örtüşmüyor, Roubini gibi bilindik iktisatçılar bu süreçte İngiltere kaybedecek diyorlar (A.Kemal’in torunu ”Brexitçi” Johnson’un geleceğin Başbakanı olabileceği, Kürt siyasal hareketine destek olduğundan Türkiye için hiç de hayırlı sonuçlar doğurmayacağı da söyleniyor).
Bana kalırsa, Brexit sonucu, AB’nin dağılma olmasa da zorlu bir sürece girdiğini, sorunları görme ve çözme basireti yerine birbirlerine veya mültecilere yıkma arayışında olduklarını, dolayısıyla AB için geleceğin pek parlak olmadığını gösteriyor.
Türkiye’ye ve bölgeye etkilerine gelince; AB’nin sıkıntılı bir sürece girmesi, Ortadoğu’nun toparlanması için fırsat olabilirdi, ancak Ortadoğu sosyal, zihni ve teknolojik açıdan AB’den de geri olduğu için bu kez de Rusya veya Çin’in eksenine daha fazla girmek durumunda kalacak. Kendi başına kalırsa da bilim, sanat ve demokratik inisiyatif yerine geriye bol bol din mezhep savaşları yaşanma olasılığı artıyor. Antik Yunan’ın dağılması gibi AB’nin dağılmasının da felsefe ve sanatın yüksek olduğu kölecilikten Roma-Germen köleciliğine doğru daha acıklı sonuçlar yaratma riski taşıyor.
Haftanın gündemi Brexit’ti. O yetmedi Rusya’ya özür, İsrail’le anlaşma geldi. Ne yazık ki bunlar da yetmedi. Cizre’den, Derik’ten Halep’e ölümler sürüyor. Tüm bu yaşananların parçası ve sonucu olarak, bizim kafasızların da cehalet ve yeteneksizlikleri ile göz göre göre İstanbul’daki patlamalar da geldi.
Sadece Hanbeliler (Selefiler) mi yoksa Yahudilik, Hıristiyanlık dahil Sami dinlerinin topu mu üç aşağı beş yukarı şiddeti de, cihadı da, fetihçiliği de, şehitliği de yüceltir, ölümü ve din adına öldürmeyi olumlar, bilemem, ama ortadaki dinciliğin savaşla, emperyalizmle, kapitalizmle iç içe geçmiş kötücüllüğünü görmek zorundayız.
Brexit’ten çıkarak İngilizler kendilerinin de parçası oldukları kötülükten kurtulmuş olamayacak. Dincileşerek kötülük ve ölümlerden (cihad, fetih vb.) kurtulamayacağız.
Brexit de dincilik-mezhepçilik de çare değil, emexit’i (emperyalizmden çıkışı, doksalardan çıkışı) bizim oluşturmamız gerekiyor.
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45
- Davos, yerel seçimler ve yoz milliyetçilik çağı: Paranın satın alma gücünün satın aldığı tin ve insanlık 19 Ocak 2024 04:50
- MEB'in yüzüncü yıl raporu gerçeklik korkusu: İçinde Mustafa Kemal hiç geçmiyor 12 Ocak 2024 04:47