01 Temmuz 2016 00:39

Dış ve iç politika

Dış ve iç politika

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dış politikada peşpeşe yaşanan iflaslar, uygulanan politikanın bir “stratejik derinliğin” ürünü olarak değil, haddini ve kendi gücünü bilmezliğin, gerçekleşmeyecek hayallerin ürünü bir sığlıkla yürütüldüğünü açıkça ortaya çıkardı. Bu az çok dünya ve bölge gerçeklerinden haberi olan aklı başında herkesin beklediği ve tahmin ettiği bir sondu. Şimdi sorun şu, dış politika da yaşananların iç politikaya yansımaları nasıl olacak? Dış politikanın iç politikadan ayrı düşünülemeyeceği gerçeği bizi bu soruyu gündeme getirmeye zorluyor.
Basının, muhaliflikleri Erdoğan’ın ölçüsüz ihtiraslarına itiraz etmekle sınırlı bazı kalemlerine bakılırsa bu “barışma” içte de devam etmeli, uygulanan politikalar nedeniyle zarar görmüş halktan özür dilenerek yanılgılar kabullenilmeli, tek adamlık rejimine gidişten vazgeçilmelidir vb... Kısacası söz konusu çevrelerin beklentileri bu yönde. Lafı uzatmadan ifade etmek gerekirse bunlar boş hayallerdir. İsrail ve Rusya ile açık, gizli görüşmeler devam ederken gündeme gelen yeni tutuklamalar ve saldırılar bu hayallerin boşluğunu yeterince kanıtlamaktadır.
Kuşkusuz dış politikada boş ihtiraslara dayanan hesapsız sivrilikler zaten boyun ölçüsünün alınmış olmasından dolayı zorunlu olarak törpülenecektir. Ancak dış politikanın halkın ve bölge halklarının çıkarlarına ters olan gerici yönleri, özü ve içeriği olduğu gibi devam edecektir. Yani dış politikadaki değişiklikler kozmetik değişiklikler olacaktır. Kürt sorununun bölge düzeyinde genişleyen çapı, mezhepçilik, Yeni Osmanlıcılık’tan beslenen hayaller gibi sorunlar varlığını sürdürdükçe, bu konulara ilişkin politikalar farklı biçimler kazanarak devam edecektir. Bunlara bölgede bulunan büyük güçlerin taşeronluğunu yapma heveslerini de eklemek gerekir.
Erdoğan ve hükümetlerinin uyguladığı politikalar, ülkenin uluslararası durumunu oldukça sarsmış, onu “değersiz bir yalnızlık” çukurunda debelenmeye itmişti. Şimdi bu çukurdan bölgenin en gerici devleti İsrail ve saldırganlıkta sınır tanımayan bir emperyalist güç Rusya ile çıkılmaya çalışılıyor. Bunlarla geliştirilmeye çalışılan ilişkilerde “terörle mücadele yasasını değiştirilmesi” vb gibi kıstaslarda nasıl olsa yoktur! Gerçi başta Almanya olmak üzere Erdoğan yönetimi en kritik zamanlarda –seçim öncesinde olduğu gibi- Batılı dostlarından da gerekli desteği almıştı. Ancak yine de Batılı devletlerle İsrail ve Rusya ile olanlardan farklı ve sıkıntı yaratan biçimsel değişiklikler bulunmaktadır. Bunlar hem siyasi konularda, hem de taşeronluğa biçilen sınırlar konusundadır.
Erdoğan yönetiminin dış politika da kısmi bir nefes alması, onu, iç politikada ki gerici girişimlerini hızlandıracak ve yoğunlaştıracak bir yola daha fazla sokacaktır. Kürdistan’daki operasyonların tüm hızıyla devam etmesi, dokunulmazlıklarda hızlanan süreç, demokratik ve ilerici muhalefet üzerindeki yoğunlaşan baskılar, Hayatın Sesi’nin susturulmaya çalışılması örneğinde olduğu gibi, halkın çıkarlarını ve özlemlerini savunan, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin organları olan basın ve yayın üzerinde artan baskılar, bu durumu açıkça gösteren örneklerdir. Tek adam, tek parti diktatörlüğüne gidişin hız kazandığı günler yaşanmaktadır.
Ama diğer taraftan ülkenin açık bir diktatörlüğe doğru gidişatını engellemek isteyen güçlerin demokrasi cephesinde bir araya gelme girişimleri de hız kazanmaktadır. DİSK, KESK, TMMOB, TTB böyle bir mücadelenin içerisinde yer alacaklarını ve bunun için çaba göstereceklerini açıklamış durumdalar. Ülkenin bugün her zamankinden daha fazla böyle bir mücadele birliğine ihtiyacı bulunmaktadır. İçte demokrasi ve özgürlükleri kazanmanın, dışta saldırgan ve gerici dış politikaların önünü kesmenin mücadele etmekten, bu mücadeleye en geniş güçleri katmaktan başka bir yolu bulunmamaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...