30 Haziran 2016 04:34

Zafiyet

Zafiyet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir ülkede, bir sene içinde aynı örgüt tarafından ona yakın bombalama olayı gerçekleştirilir, üç yüze yakın insan ölürse; o ülkenin idaresinde ve emniyet ile istihbarat örgütlerinde zafiyet vardır.
Türkiye’de yaşanan bombalama eylemleri, ABD’de bazı hasta insanların silahla okula girip öğrencileri öldürmesine benzemez.
Türkiye’de istihbarat örgütleri ve emniyet, hemen hemen bütün siyasi parti ve örgütleri izler. Silahlı eylem yapan, ya da silahlı eylem yapmayı savunan örgütleri ise daha da fazla izler. Bu örgütlerin içine ajan sokmaya çalışır ya da örgüt üyelerinden bazılarını ajan olmaya zorlar.
IŞİD gibi bir örgütün Türkiye’de izlenmediğini düşünmek eskilerin deyimi ile eşyanın tabiatına aykırıdır. MİT’i, askeri istihbaratı, polis istihbaratı mutlaka IŞİD ve silahlı şeriatçı diğer grupları izliyordur.
Bir de, AKP Hükümeti’nin bu örgütleri Suriye’de Esad iktidarına karşı savaşmaları için desteklediği düşünülürse; IŞİD’çileri isim isim bildikleri düşünülebilir.
Bugün, Türkiye’deki görüntü “besle kargayı oysun gözünü” gibidir.
Ama, bütün bu gelişmelerden birilerinin sorumlu olması gerekir.
Örneğin, Esad’a karşı şeriatçı silahlı örgütleri destekleyen, barındıran, onlara silah ve mühimmat veren, lojistik destek sağlayan Hükümet yetkilileri ve güvenlik personeli ölen üç yüz kişinin ölümünden siyasi ve hukuki olarak sorumludur.
“Maalesef kendini patlatmadıkça canlı bombayı gözaltına alamıyoruz” diyen eski başbakan siyasi ve hukuki olarak sorumludur. Çünkü, bu sözler O’nun IŞİD gibi bir örgütü terör örgütü olarak görmediğinin ve bu nedenle ancak kendini patlattığında suç işlediğini düşündüğünün itirafıdır. Oysa, IŞİD terör örgütü ise, terör örgütü üyesi olmak yasalara göre suçtur ve sen onları takip edip, yakalayabilir, gözaltına alabilir, hatta tutuklayabilirsin.
Bakın, 10 Ekim Katliamı Davası dosyasında neler var. Bazıları gazetelerde yayınlandı. IŞİD vb. örgütlerin telefonları dinleniyor, faaliyetleri takip ediliyor, haklarında pek çok ihbar alınıyor ama bunlar yakalanmıyor, eylemleri önlenmiyor. Ankara Emniyetine gelen resmi ihbar yazısını gerekli birimlere göndermeyen polis amiri hakkında ceza davası açılmıyor. Bomba ihbarı aldığı halde miting alanı ve yürüyüş güzergahında önlem almayan görevliler hakkında soruşturma ve ceza davası açılmıyor.
Atatürk Havalimanı’nda canlı bomba eylemi olabileceği biliniyordu. Taksim, Sultanahmet, Atatürk Havalimanı…Bu üç yer gazeteler tarafından defalarca yazıldı. ABD ve AB yetkilileri “Bu üç yere gitmeyin” diye vatandaşlarına defalarca ikazda bulundu. Normal olarak, buralarda olağanüstü önlem alınır değil mi? Havaalanının üç, dört kapısının çevresine birkaç aylığına en azından kırk elli sivil polis korsun. Ya da caydırıcı olmak üzere resmi kıyafetli polis koyarsın. Üç ay solcuları gazlayıp, coplamasan da olur. Çünkü, havalimanında en riskli bölge giriş kapısı ile x-ray cihazlarının arasındaki bölgedir. Burada eylem yapacak bombacı aynen önceki gün yaptığı gibi x-ray cihazının civarına geldiğinde kendini patlatacak ya da o civarda insanları silahla tarayarak öldürecektir. Bu önlemi bile almıyorsan artık ihmal ve zafiyetten ileri kasıt aranır.
Sorumlulardan hesap mutlaka sorulacaktır. Bugün Hükümet sorumluluğu üzerine almasa da, yargı sorumluları korumaya çalışsa da mutlaka bir gün sorumlular yargılanacak ve cezalandırılacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...