29 Haziran 2016 00:55

Erol Evgin’in cehaleti, iktidarın elitizmi

Erol Evgin’in cehaleti, iktidarın elitizmi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Erol Evgin bir gaf yapmış: “Okuma yazma bilmeyen, oyuna parmak basan bir kardeşimizle, ablamızla, annemizle 3 üniversite bitirmiş birinin birer oy hakkı olması adaletli mi geliyor size sorarım.” Benzer bir şeyi söyledi diye Aysun Kayacı’nın başına gelmeyen kalmamıştı. Sonra tası tarağı toplayıp memleketi terk etti. Evgin zaten Kayacı’ya atıfta bulunarak konuşmuş; demek ki muhtemel bir linç kampanyasına hazırmış. Nitekim payına düşeni aldı; iki ilin muhtarlarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan Evgin’i bir güzel payladı. Ama bu toz duman içinde sanatçının şu söyledikleri işitilmedi: “Bu ülkede demokrasinin en iyi çözüm olduğu konusunda şüphelerim var. Daha iyisi yok maalesef, bulunamadı ama… Eğitimde eşit fırsat yaratmazsanız eşitlik nerede kaldı? Önce herkesi eğitelim sonra “demokratız” diye ortaya çıkalım.

Bunlar, hayatta en hakiki mürşid’in ilim olduğuna inanarak yetişen; cehaletin karanlık, bilginin aydınlıkla eş anlamlı olduğuna inanmış sade bir yurttaşın hatırlatma gereği duyduğu düsturlardır. Evgin, eğitimin her derde deva olduğunu ileri süren bir paradigmanın içinden konuşur. Bununla birlikte, “eğitim şart” diye başlayan yurttaşın kitabında yazanlarla, gerçek hayat arasındaki uyumsuzluktan kafası da bir hayli karışmış görünür. Dünya sanki baş aşağı dönmüş gibidir ve bu haldeyken Evgin demokrasiye dair umudunu tüketmiştir. Bu sonuca yol açanın da cahil-cühelanın oyları olduğunu düşünür. Madem ki eşitsizlik var o halde oylar da eşit olmamalı!

Erol Evgin, siyasetin alınan oy oranına bağlı olarak meşruiyet kazanacağına dair ham hayalinde yalnız değildir. Demokrasi deneyimi kısıtlı bir ülkede Kemalist-pozitivist eğitimden geçen kuşaklar buna samimiyetle inanırlar. Zaten mevcut iktidar da “sandık” kutsaması eşliğinde, siyasi gücün, destekçi sayısına endeksli olduğunu defalarca iddia ederek aslın sureti olmamış mıdır? Cepteki oy oranı yüzde elli ise yürütme ve yasamanın tek el’e alınması, yargı üzerinde sayısız operasyonun yapılması, Hükümetin, arkasına aldığı kalabalıklar sayesinde istediği kanunu çıkartması mubah hale gelmiştir. Sandıktan ibaret bir demokrasi anlayışında lider kültleşir; toplum örgütsüz. İktidar mutlaklaşır, halk tebalaşır. Denetleme yasak, eleştiri suçtur. O halde kimse kitaptan ve hayattan gördüğünü tekrarlayan Erol Evgin’in elitizmi, lider kültünü yaratan bir rejim ile pekala beslenir.

İçine Erdoğan kaçmış muhtar örgütü, ondan alıntılayarak şöyle sesleniyor: “Ey Erol Evgin… Sen sanatçı olsan ne olur, profesör olsan ne olur.” Belki bir şey olmaz, lakin kendisi de profesör, bir rektör yardımcısı “Erdoğan giderse tam bir felaketle karşı karşıya kalırız. Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır… Profesörlerden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları…” diyebiliyorsa Erol Evgin’in kabalığı profesörün fırsatçılığının karşısında pek masum kalır. 

Demokrasinin iyiliği oy kullananlara bir eşitlik vaat etmesidir. Üstelik bu, Kemalist elitizmin ve onun bugünkü karikatürlerinin hor gördüğü eğitimsiz emekçilerin, vaktiyle uğruna bedel ödeyerek kazandığı bir haktır. Emekçiler, bir profesör kendilerine keriz muamelesi çekebilsin, üçkâğıtçı zihniyet ihya olsun diye vermemiştir bu mücadeleyi. Ne var ki, cehalet övgüsü yapan profesörün gizli elitizmiyle tencere-kapak olan “umutsuz demokrat”ların aklının en zayıf yanı da, meseleye aynı biçimde cahillik/eğitimlilik ikileminden bakmasıdır. Gerçek demokraside oy kullananın diploması söz konusu olmaz; asıl sorun en azından biçimsel bir eşitliğin nasıl kurumsallaştırılacağı sorunudur. 

Maalesef son zamanlarda iktidarın iç düşman sepetine son olarak akademisyenler, sanatçılar eklendi. İktidarın, bir tarafta AKP seçmeninin toplandığı “millet” kategorisi, öte yanda diğerleri biçimindeki yaptığı tasnif sayesinde aydınlar her fırsatta dövülüp azarlanacaklar listesinin başına geçti. Eğitimli kesimler şeytanlaştırıldığı sürece ayarı bozuk düzenin sorumlusunun cehalet olduğuna samimi olarak inanan Erol Evginler hep olacaktır.

Ey muhtarlar! Cahilliğe övgü düzen profesörleri nankörlükle eleştirmediğiniz yerde Erol Evgin’i eleştirmeye hakkınız olmayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa