23 Haziran 2016 00:50

O ne derse, o

O ne derse, o

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Chris Stephenson. İngiliz. Ama bir Türkiye vatandaşından daha çok katkısı var Türkiye’ye. Üniversitede hocalığa başlamış. Bilgisayar Bilimleri Bölümünü kurmuş. 

Ama bizim yurdun insanı böyledir. Türkiye’ye Demir Çelik Fabrikaları, Maden İşletmeleri kuran, Kurtuluş Savaşında emperyalizme karşı savaşan insanıma para, silah yardımı yapan, işgal ettiği toprakları terk eden Sosyalist Rusya düşman, çocukları süt tozu masallarıyla uyutan, Deniz ve arkadaşlarının idamına sebep olan, ülkeme önce askeri  üs, daha sonra “Fast Food” zinciri kuran, gelişmeye başlayan sanayimi, “Siz yapmayın biz veririz” diye geri bırakan ABD dosttur yurdum insanı için. 

Vietnam Savaşına “Onlar bana bir şey yapmadı” diye katılmayı reddeden Muhammed Ali’yi alkışlar. NATO’ya girmek uğruna Uzak Asya’da, Kore’de gençlerimizi heba eden sağ zihniyeti savunur, onlara oy veririz. Savaşlara karşı çıkan kendi Muhammed Ali’lerini komünist ilan eder, hapislerde süründürürüz.  

Chris neden yargılanıyor? Hem de yarın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde. Suçu, çantasında davetiye bulundurmak. Suçlayana göre davetiye davetiye değil, broşür. Ama davetiye kılığına sokulmuş kötü niyetli bir broşür. Savcı böyle diyor. Hakimin ne dediği de zaten belli ki, Chris sınır dışı edilmek isteniyor. 

Stephenson Türkçeyi sonradan öğrenmiş ama büyük ihtimalle orta öğretimde din dersi, İncil’in tasviri gibi dersler yerine felsefe, mantık dersleri aldığından İngiliz tipi fikir yürütüyor.

“İddianame mantığa ve Türkçe diline de aykırı. Şöyle ki, iddianamede ‘Davetiye süsü verilmiş broşür’ yazıyor. Türkçe ana dilim değil. Broşür ne demek diye araştırdım. Türk Dil Kurumunun büyük sözlüğünde yer alıyor: Broşür, Fransızcada kitapçık demek. Türkçede kitapçık var. Kitapçık ne demek? Küçük kitap. Kitap ne demek? Kitap da, birden fazla sayfası olan yazılı metindir. Dolayısıyla davetiye, kitapçık da olamaz, kitap da olamaz. Broşür de olamaz. Türkçeye aykırı bir iddianame.”

Yazıklar olsun Stephenson’a. Bunca yıldır yurdumda yaşıyor, suçlayanların, cezalandıranların nasıl mantık yürüttüğünü öğrenememiş. Bu ülkenin bir profesörü “Hayvanlar namaz kılmaz, namaz kılmayan hayvandır” türünden bir mantık üretip eski filozofları, hatta Aristo’yu bile mezarında ters döndürüyor. Durum böyle olunca, mesela Taksim’de yürürken elinize tutuşturulan bir pizzacı broşürü sizin, hamburger etinin bozuk çıkmasından dolayı insanların zehirlenmesine sebep olan pizzacının destekçi ve işbirlikçisi olmanız nedeniyle tutuklanıp 2 ay kapı arkasında tek ayak üzerinde durma cezasına çarptırılmanıza ve cezanız bitip, burnunuz sürtülünceye kadar hücrede kalmanıza sebep olabilir. 

Öğretim dili ve ders kitapları İngilizce olan ODTÜ’de, “Genel Kimya” kitabının üzerinde “General Chemistry” yazısını görüp “Kim ulan bu komünist general” diye önce dövülen sonra tutuklanan 78’li öğrencinin başına gelenleri bilmediği için şimdi kalkmış “Yok Türkçede şöyleymiş, böylemiş” türünden mantık yürütüyor.   

Bu ülkede “Sadece düşündüm” desen de, yazıp çizmeye kalksan da, fikir sahibi olmak “Yasssaaaaak”. Nasıl olsa her konuda fikir sahibi olan biri var ve O ne derse o inşaallah.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...