10 Haziran 2016 01:00

Hint sinemasının dönüşü

Hint sinemasının dönüşü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hint sineması eskiden beri bu topraklarda çok izlenir, yıllarca vizyonda kalan Avare’nin rekoru hâlâ dillerdedir. Ama nedense yıllardır Hindistan yapımı filmler pek vizyona sokulmazdı. Vizyona girmediği, DVD’si çıkmadığı halde internetten film izleme sitelerinde en çok izlenenler arasında Hint filmleri epeydir yer almaya başlamıştı. Bu, bir miktar da Hindistan’da yurtdışındaki seyirciye yönelik film üretiminin sistemli hale gelmesinden. Bu yaz ayları için vizyon kapıları Hindistan filmlerine açıldı. Geçen ay Yakışıklı Rocky ile pek başarılı sayılamayacak bir başlangıç yapıldı. Bu seferki örnek Kim Kadın Kim Koca, bol müzikli, bol aşklı, hem gelenek hem kapitalizm içeren bir romantik komedi. En sevdiği yemek kuru fasulye pilav olan sevgililer seyirciyi yakalarsa, kadın ve erkek rolleri üzerine de belki az çok konuşturur.
Filmin üstüne kurulu olduğu espri o çünkü. Adamla kadın uçakta tanışırlar. Kia kariyerine düşkün, yükselme hayalleri olan, çalışmaktan başka bir hayat düşünmeyen, “evin direği” olmak istemediği için evliliğe şiddetle karşı, üst sınıf beyaz yakalı bir kadındır. Kabir adını bile herkesin bildiği zengin bir adamın oğludur ama babasının işine meraklı değildir. Annesi gibi “evkadını”, yani “evin direği” olmak istemektedir. İkisi kısa sürede anlaşır. Evlenmeye karar verirler. Kabir çalışmayacak, evle ilgilenecek, Kia evi geçindirecektir. Kabir’in arızasının sebebi otoriter baba ona “donunun içini kontrol et, sen erkek değil misin” falan der. Kia’nın bu arızasına sebep olan, hippi ruhlu annesini de yanlarına alırlar. Arada kıskançlık krizi, hamilelik ihtimali, ev sahibinin evden çık demesi ama para olmaması gibi gündemleri atlatırlar. Kabir “ev adamı” olduğu için meşhur bir insan olur ve televizyondu röportajdı derken evdeki işlerini aksatır. Nihayetinde, kalıba uymayan, başka türlü bir çift olarak varlıklarını sürdürürler.
Kim Kadın Kim Koca adının da belli ettiği üzere, film kadınlık ve kocalık rolleri üstüne kurulu. Roller şöyle tanıdık, kadının evle ilgilenmesi, adamın çalışıp kazanması bekleniyor ve bu filmde ataerkiyle değil, Hindistan geleneği ile açıklanıyor. Bu roller tartışılmıyor, sadece kadının rolü erkeğe, erkeğinki kadına veriliyor. Yani Kia çalışırken, Kabir biraz evle ilgileniyor ama zaten evde çalışan var (dolayısıyla adam çalışanı kaytarırken yakalayarak görevini yapıyor), sonra da spor salonuna gidip vücut çalışıyor, kendine bakıyor. Yani, aslında zengin kocanın güzel karısı stereotipini tekrar ediyor, sınıfsal konumundan hiç ödün vermek yok. Kadının çalışma hakkından rol çalıp, kendi çalışmama hakkını dayatan, burjuva erkeğin rüyası. Böylece cinsiyet rollerini tartışmaması, sadece birinden diğerine geçişe izin vermesi gayet konforlu. Kahraman gey olmadığını da açıklayacak ya, sorulmadan başlıyor, “Kadınlardan hoşlanıyorum, viskiyi seviyorum, sadece kariyer istemiyorum. Yani gey değilim.” Kia’ya birileri laf atınca da Kabir onları evire çevire dövüyor ve kadın “benim maço erkeğim” diye kocasına sarılıyor. İşte, filmin dayatmaları, ezberleri, önyargıları biraz olsun kurcalamasını, ters yüz etmesini beklerken daha çok öfkelenmek olası, çünkü film her şeyi olduğu gibi bırakmakta beis görmüyor. Kadınların görevi yine kocalarına güzel görünmek ve onlara hizmet etmek, adamlar sürekli birbirleriyle erkeklik yarışında...
1950’lerin meşhur filmi Avare, herkes ailesinin sınıfına mı mahkumdur, hırsızın oğlu hırsız mı olur gibi bir soruyla ilgileniyordu. Onun başrolündeki Raj Kapoor’un torunu Kareena Kapoor bu filmin Kia’sı. Bu kez sınıfsal konum zaten konu değil, eh cinsiyet rolleri de bir tartışmanın konusu değil: Avare’nin hakiminin kazanması gibi bir şey.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...