03 Haziran 2016 01:00

Gezi, Civitas, yaşam biçimleri, korku, faşizmin tetiklemesi

Gezi, Civitas, yaşam biçimleri, korku, faşizmin tetiklemesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Totalitarizmin, faşizmin ana semptomlarından biri yaşam biçimlerine saldırıdır.
2013 Erdoğan. Siyasal ömrünü olmasa da siyasal meşruiyetini bitirdiği tarih biraz daha öncedir. 2012 eğitim reformu, olayların somutlaştığı en önemli evredir. Erdoğan ve AKP’nin totaliter, faşist yanı artık açıkça semptomlarını göstermiştir. Gezi yaşam biçimlerine saldırıya karşı bunun yansısı ve sonucudur. Gezi, Almanların 1933’te yapamadığını Anadolu insanının 2013’te başarmasıdır.
Yarım yamalak yapılan karşı devrim mevcut yapı içinde olamayacağından AKP’nin kendi milisleri dışında meşruiyetini de kaybettiği tarih 2012 yılıdır. 2012’de mevcut sistem içinde şeriata geçmeye kalktılar. Bu mümkün değildir.
Cesareti de eksiktir. Karşı da olsa devrimci değil korkakçadır. Mevcut yapı içinde mevcut yapının amaçlarını yok sayarak ama araçlarını en güçlü şekilde kullanarak karşı devrim olmaz. Bu kolayca gözükebilir ama korkakçadır, korkuyla devrim olmaz.
Gelenekçilik olur. Para pulculuk olur. Yolsuzluk olur.Rantiyecilik olur. Karşı da olsa bir tek devrim olmaz her halde. Faşizm olur. Devrim cesaret ister, karşı devrim de cesaret ister. Mevcut yapıda cumhurbaşkanı olup başkan olmaya kalkmak da korkakçadır, gelenekçidir, konvensiyonalisttir, daha düz anlatımla uydurmacadır, beceremedikçe faşistleşir.
Uydumcudur. Bütün yerleşik değerleri yanına alacaksın, dini, imanı, geleneği, parayı, pazarı piyasayı, İsrail’i, Suudileri, polisi-orduyu, mahkeme başkanlarını yanına alacaksın… Buradan karşı devrim bile çıkmaz, çıksa çıksa faşizm çıkar.
Korkakça süreçlerden faşizm çıkar. Koktukça tümden yerleşik ideolojik kaynakları, Türkçülüğü İslamcılığı kalkan olarak kullanmak ister.
Koktuğu için korkutmaya, baskıya başvurur.
Cesareti yoktur. Medeni değildir. Civitas değildir.
Societastır. Miliscedir, pisçedir.
Yani soya sopa dine etnik milliyetçiliklere dayanır.
Yerleşik değerlere sığınarak her tür eleştiriden muaf olma arayışına girer, kendine “kutsal sığınak” oluşturmak ister. Kutsallar onun için sürekli kullanılır, bu kutsallar olmadan faşizm olmaz.
Sürekli sopa olmadan, milis olmadan olmaz. Güvensizdir. Halkından korkar. Halkın bir kısmı korkuyu kırmıştır, kutsal ve yerleşik olan ise fena halde korkmuştur.
Korktuğu için de kutsal sığınaklara, güvenlikçi politikalara, Osmanlı ocaklarına, ss’lere olan ihtiyacı, kendine bağlı polis-asker-mit-milis güçlerine ihtiyacı, kendine bağlı mahkemelere olan ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.
Koktukça reis-Führer ihtiyacı artmaktadır.
Gezi iktidarın korkusunu açığa çıkarmıştır, faşizmi tetiklemiştir.
Faşizm budur. Kendi sesinden başka her ses ürkünç hale gelir. En yakınındakileri bile yemeğe başlar. Gülen, Arınç, Gül, Yalçıntaş, Davutoğlu… daha nicesini yer.
Korku giderek içselleşir.
Sarayda takip izleme birimleri oluşturulur. Saray ordusu- saray milisleri oluşturulur.
Gezi olayları iktidarsızlığı korkuyu deşifre etmiştir, faşist arayış artık doruk noktasındadır.
Gezi… Öncesi yok. Taşıyıcısı yok. Taşıyıcısı olmayan halkın bir sosyal duygu patlaması çok sağlıklı bir şekilde sonlandırılmıştır. Sağlıklı şekilde sonlandığı için failleri, halk cezalandırılamamıştır.
Gezi’nin failleri taşıyıcısı olmayan civitastır, iktidarda yarattığı korku, her geçen gün daha da katlanmaktadır.
Taşıyıcısız olduğu için sonlanmıştır. Taşıyıcısız sonlandığı için sivildir. Sivil olduğu için, civitasa ait olduğu için de cezalandırılacak kimse bulunamamıştır.
Cezasızlık ağır bir durumdur. Bastırılamamıştır. Büyük bir potansiyel olarak, sivil bir potansiyel olarak hep durmaktadır.
Tehdit ve tehlike geçmemiştir. Gezi’de taşıyıcısız şekilde halkın bir kısmı sokağa çıkmıştır, korku duvarlarını yıkmıştır.
Korkmayan halkın cezalandırması gerekmektedir.
Paradoks buradadır.
Faşizm halkını cezalandırmaya kalktığı için, sivil hareketlerden korktuğu için kendi sonunu hazırlayan süreci daha da hızlandırmaktadır
Kamplaşma daha ağır bir şekilde devam etmektedir.
İktidar halkı kamplaştırdıkça yönetebilme kapasitesini kaybetmektedir.
Faşizme karşı medeniyet hep öndedir. Taşıyıcısız halk devrim yapamamıştır ama iktidarın iktidarsızlığını ortaya çıkarmıştır, iktidardakini fena halde korkutmuş, ürkütmüştür.
Gezi devrim potansiyelini pratikte somutlaştırmış, taşıyıcısı çıkıncaya kadar bir umut olarak beklemektedir.
Bastırılması için faşizmden başka yol yoktur, paradoks buradadır.
Devrimler yakındır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...