03 Haziran 2016 01:00

Oyundan sinemaya kitlesel göç

Oyundan sinemaya kitlesel göç

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fantastik sinema eskiden beri birbirine ön yargılı farklı türlerin ve halkların, savaş ve barışlarıyla ilgilidir. Çoğu Yüzüklerin Efendisi’nin Orta Dünya’sından esinlenmiş fantastik evrenlerde genelde bütün ülkelerin yaratıkları birleşir, direnir, barışa kavuşur. Ama aradaki sınırı aşıp (mesela Game of Thrones’ta duvar, Warcraft’ta dünyalar arasında büyülü bir kapı) karışan halkların hikayelerinin son zamanlarda artması tesadüf değildir herhalde. Warcraft devamında nereye gider göreceğiz; ilk filmi İki Dünyanın İlk Karşılaşması’nda ise, insanlar ve Orklar birbirlerinin düşmanı olmadığını fark etmeye yaklaşıyor ama tehlike henüz savuşmuyor.
Warcraft bir bilgisayar oyunu uyarlaması. Oyun uyarlamaları, hazır bir seyirci kitlesi varmış gibi düşününce avantajlı oluyor ama diğer yandan bu kitle de çoğu örnekte filmi oyunu kadar başarılı bulmuyor. Duncan Jones’nda temellere inip garantici bir yol izlemiş, böylece oyun uyarlaması filmlerin genelde yaşadığı sıkıntıyı aşmış. Oyunu hiç bilmeyen seyircinin zorlanmadan takip edeceği kadar basit bir hikayesi var. Temel unsurlara vurgusu, kostümlere sadakati, estetiğiyle oyunun meraklılarının da yüzünü güldürmeye müsait.
Oyun çok oynanan bir oyun, tüm dünyada 100 milyondan fazla oyuncudan söz ediyorlar. Çevrimiçi çok oyunculu rol yapma oyunlarının ilkleri ve hâlâ en çok oynananlarından biri Warcraft, çok büyük bir evrende aynı anda çok sayıda oyuncuya hitap edebilecek detaylara sahip. Film ise, bu riske girmeme yönteminin sonucu olarak belli bir seviyeyi tutturmuş ama bu evrene bir ruh üflemeye gelince, Warcraft oyununu benzeri binlerce çok oyunculu oyundan ayıran özelliklerden, detaylardan yoksun. Oyun özel bir oyun olabilir, film herhangi bir fantastik film.
Azeroth, oyunu oynamamışlar için de tanıdık bir yer, ormanları, şehirleri, ortaçağ İngilizcesiyle konuşan insanları var. Kral-kraliçe, kraliçenin erkek kardeşi komutan, ülkenin koruyucusu münzevi büyücü gibi karakterlerle mutlu mesut, barış içinde yaşıyorlar. Büyüyle açılan bir kapıdan Orklar geliyor. İnsanların da ilk kez karşılaştığı devler bunlar, kaslı, iri dişli, sivri kulaklı. Memleketlerinde yaşamak imkanı kalmamış, başlarında acımasız liderleriyle insanların dünyasına yerleşmeye, daha doğrusu sömürgeleştirmeye geliyorlar. Bu savaşçı devler ortaya çıkınca, büyücü okulundan terk genç bir adam tehlikeyi haber veriyor. İnsanların kendilerini ve topraklarını koruma, Orkların da kendine yurt edinme mücadelesi başta birbirine karşı veriliyor. Karanlık bir büyünün de işe dahil olmasıyla, kimin amacının ne olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor, açık vermeden kısaca söylemek gerekirse, saflar yeniden belirleniyor. Filmin bir sonu var sayılmaz, daha çok devam filmlerine gönderilen selamlar.
Ruhu yok derken kasıt bu işte: iyi niyetli kral, savaşçı kayınbirader, garip büyücü (evet, iyi mi kötü mü muamma), ciddiye alınmayan ama doğruyu söyleyen genç, öbür tarafta zalim hükümdar, iyi klan reisi, onun sepet içinde nehre bırakılan oğlu... hep bildik yerden karakterler var ama bunların dışında, onlara can verecek özellikleri yok. Bu sürprizsiz bileşim belki oyun için işlevseldir. Bir film konusu olarak ise, iyi bir fantastik filmin küçük bir kısmı ya da yan hikayesi olacak sanki, o da karakterler canlanırsa.
Oyunculuk biraz zayıflatsa da, özellikle sivri dişli canavarlar olarak Orkların tasarımı ve uygulaması da hem tanıdık, hem değişik gibi, ilgi çekici. Kostümü, makyajı, geleneksel tasarımı kadar bilgisayar destekli animasyonların tasarımı da tamamlıyor. Estetiği yorucu da değil, sıkıcı da.
Kısaca, oyun uyarlamalarının yarattığı hayal kırıklığı beklentiyi bu kadar düşürmüşken, Warcraft: İki Dünyanın İlk Karşılaşması elinin yüzünün düzgünlüğüyle seyirciden epey teveccüh görürse sürpriz olmaz.
Savaş, barış, göç, bir arada yaşama, halkların ortak mücadelesi üstüne konuşmak sonra daha mümkün olur belki, devam filmleri gelirse...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...