26 Mayıs 2016 01:00

'Aykırı ama evet'... O artık Saray'ın Kılıçdarı

'Aykırı ama evet'... O artık Saray'ın Kılıçdarı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hiç şüphe yok…
Kemal Kılıçdaroğlu “Aykırı ama evet” kepazeliği ile CHP’yi faşizmin şapşal yardakçısı derekesine düşürdü…
Neden?
HDP’nin tasfiyesi ve muhtemel sonuçlarına dair mülahazalar bi’yana…
Neden kendisinin dahi izah edemediği bu izansız kararıyla partisini, CHP’yi de politik intihara sürükledi…
Yetmedi…
Şimdi de dokunulmazlığı kaldıran kararı Anayasa Mahkemesine taşıyacak vekillere, partiden ihraç sopası sallamaya başladı…

ANA MUHALEFET KİMLİĞİNİ RİSKE SOKMAYI GÖZE ALARAK

Hem de ne pahasına?
‘Ana muhalefet partisi’ hüviyetini kaybetme pahasına…
Böyle bi’ihtimal mi var?
Teorik olarak, evet…
Demem şundan:
HDP ile aynı fotoğrafta yer alma korkusuyla, Saray’ın dümen suyunda, AKP ile omuz omuza olmayı sindiremeyen, hatırı sayılır CHP’li milletvekili olduğu sır değil…
Ya bu vekiller ihraç edilmeyi dahi göze alarak, AYM’ye gitmeye karar verirse?..
Ve dahası bunlar ihraç edilmeyi bile beklemeden CHP’den koparsa?..
Denilebilir ki, bunun mümkün olmadığını bildiği için Kılıçdaroğlu bu resti çekti…
Muhtemelen öyledir… de… Tartıştığım bağlamda mesele bu değil ki…

CHP’Yİ DİNAMİTLEME PAHASINA ISRARIN SEBEBİ

Cevabını aradığım soru şu:
Kemal Bey pozisyonunu tartıştırır hale getiren, partisini karıştıran, dahası Meclis grubunu parçalanmanın eşiğine getiren bu yola neden girdi?
Bilhassa Kürtler nezdinde, HDP’nin TBMM’den tasfiyesinin esas müsebbibi olarak algılanmayı, AKP’nin esas fail olduğunu gölgede bırakacak denli, bu vebalin altına neden girdi?
Uzattım, farkındayım.
Hayır elbette derdim CHP’nin derdiyle dertlenmek değil…
Meşguliyetimin sebebi…
Kılıçdaroğlu sahiden deli saçması bi’iş yapmadıysa, CHP’yi Saray’ın yörüngesine oturtan bu savruluşta, hepimizi ziyadesiyle ilgilendiren bi’ bit yeniği olabileceğine dair hissiyatım…

DERİN AKIL, MEMLEKET; MANFAATİ KARTINI MI AÇTI

Pekâla… Şunu demek istiyorum:
CHP’nin geleceğini dahi bi’kenara attıran, ali menfaatler uğruna mı Kılıçdaroğlu, AKP çizgisinde “aykırı ama evet” dedi, dokunulmazlıkların kaldırılmasına?
“Derin” akıl mı mecbur bıraktı, Kılıçdaroğlu’yu?
Sırrı Süreyya Önder’in daha ilk günden, “Aykırı ama evet diyeceğiz” bombası atılmasını hemen ardından iddia ettiği gibi mi mesele? Genelkurmay/MGK kararı doğrultusunda mı “Aykırı ama evet”çi oldu CHP Genel Başkanı?
Eğer Kılıçdaroğlu’nun “Aykırı ama evet” ısrarında akıl ve izan aranacaksa, yukarıdaki sorulara cevabım evet...
Peki nedir bu Kılıçdaroğlu’yu Saray’a angaje eden ‘ali menfaatler’ kararı?    

HDP’YE ‘DOKUNMAK’ KAPSAMLI PLANIN İLK ADIMI MI?

Kestirmeden söyleyeyim:
Bana öyle geliyor ki, Saray devleti Kürt meselesine dair çok yönlü ve kapsamlı bi’plan hazırladı…
HDP’nin Meclisten tasfiyesi ya da dumura uğratılarak pasifize edilmesi, galiba bu süfli hazırlığın kritik veçhesi…
Ötesi?
İsyancı Kürt illerinin yer ile yeksan edilmesi, kentsel dönüşüm planının etnik/demografik mühendislik eşliğinde yürütülerek, bölgenin nüfus yapısını değiştirme, siyaseten seyreltme…
Galiba epeydir düşünülen plan bu…
“İnsaniyet” adı altında etinden sütünden yararlanan Suriyeli mülteciler, bu göç ve yerleştirme planının asli unsuru olarak düşünülüyor olabilir mi?
Peki AB’ye çekilen restin biraz da bu niyetlerle alakası var mı?
Şöyle ki…
Meselenin radikal bi’tarzda “halli” için…
AB dahil, emperyalist kapitalist sistem içi denetim/kontrol mekanizmalarından bi’süreliğine de olsa uzaklaşarak, içe dönme ve bu sürede Kürt isyancıları imha etme…
“Ora”ları, dokusu ve genetiğiyle oynayarak mutasyona uğratma, hazırlığı yapılıyor denebilir mi?
Mevzumuzla bağlarsak…
Kılıçdaroğlu verilen bu “brifing”le memleketin bekası namına “ikna” edilmiş olabilir mi?
Hani mütemadiyen yakınıyor ya; ‘Biz bu dokunulmazlığın kaldırılmasına neden evet dediğimizi anlatamadık’ diye…
Anlatamadığı, yeni Kürt tanzim politikasının icabına göre davranma istikameti alması mı?
“Aykırı ama evet”in sırrı, Kılıçdaroğlu’yu kıvrandıran bu “derin” mecburiyet mi acep?


SATIR ALTINDAN NOTLAR...

ENGİN YALAN

CHP, Saray iş birlikçiliğinden alenen R. Tayyip E. savunuculuğuna başladı… Gibi.
Bakar mısınız şu değerlendirmeye…
CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay’ın sözlerine:
“Dokunulmazlıklarla ilgili ortaya çıkan tablo kimsenin tutumunun sonucu değil, TBMM’nin iradesidir, hiçbir siyasi partinin iradesi değildir.”
Yani?
K. Kılıçdaroğlu’nun parti yönetimini dahi baypas ederek tek başına “Anayasa’ya aykırı ama dokunulmazlığın kaldırılmasına evet diyeceğiz” kararını deklare etmesini…
İtirazcı vekillere partiden ihraç sopası sallamasını yok sayacağız…
Ve şöyle düşüneceğiz:
Demek ki Meclis ve vekiller iradelerini özgürce kullanıyor…
Demek ki HDP’lileri ve sol muhalif CHP’lileri Meclisten attırıp içeri tıktıracak “dokunulmazlığı” meclis özgür iradesini kullanarak kaldırdı…
Demek ki Saray’ın ve reisi Tayyip’in Meclis iradesi üzerinde ipoteği yok…
Tek adam idaresi, diktatörlük iddiaları filan fasa fiso…
Demek ki bunları iddia eden CHP ve yöneticileri yalan söylemiş…
Tayyip’e ve vekillere iftira atmış…
Engin Altay adlı CHP yöneticisinin beyanlarından anladığım bu!

CHP’YE HABER SALIN, MESAJI VAR

“Aykırı ama evet”çi CHP’nin Grup Başkan Vekili Engin Altay, yüreklere su serper:
“Genel Başkanımızın (hapse) gideceğini tahmin etmem. Başka bir vekil şahsen giderse parti yönetimi maksimum destek verir, hem lojistik hem hukuki olarak.” (23 Mayıs 2016)
Lakin ‘Güvenliğin Eleştirisi’ (NotaBene Yay.) kitabının yazarı, Mark Neocleous uyarır:
“Olağanüstü yöntemlerin tarihi bize bir şey söylüyorsa eğer, bu, devlet şiddetine verilecek en etkisiz yanıtın hukukun egemenliğinde ısrar etmek olduğudur.” (Aktaran S. Özbudun, T. Demirer, Faşizm Irkçılık Ayrımcılık Yazıları, s. 47)

TAYYİP’İN ‘ROMA YÜRÜYÜŞÜ’

AKP Genel Başkanı Yardımcısı Abdülhamit Gül, Sabah gazetesine partisinin kongre sürecini anlatmış. (16 Mayıs 2016)
İlk sayfadaki spotları okurken, AKP yöneticisi Gül’ün iki cümlesinin altını çizdim:
“Tayyip Erdoğan bu milletin lideri.”
“Kongrenin ana teması ‘Kutlu yürüyüş devam ediyor’ olacak.”
Lütfen dikkat. AKP’li Gül, ilk cümlesinde, “T. Erdoğan bizim/AKP’lilerin lideri” demiyor…
Kapsama alanını genişletiyor:
“Tayyip Erdoğan bu milletin lideri.”
Hepimizin… Muhaliflerin de lideri… Dayatılan bu… Böyle kabul edilecek…
Böyle muamele görecek, istenecek…
Tayyip Erdoğan liderliği “kutsal hale” içine alınacak… Alınıyor…
Meali?
“Cumhurbaşkanına hakaret davası” sağanağı günlerini bile çok ararsınız, demek istiyorlar…
Mübalağa mı?
Katiyen…
CHP bile Saray’ın değirmenine su taşıdığı sürece…
AKP GB yardımcısının andığım beyanı retorikten ibaret kalmayacak…
“O hepimizin lideri” tafrası vakti geldiğine kanaat getirilince, bi’şekilde kayıt altına alınacak…
Ve hatta kim bilir, belki de plebisitle, milletin oylarıyla “RT Erdoğan Yeni Türkiye’nin Kuracı lideri” unvanı alacak,  devletin resmi belgelerine girecek…
***
AKP GB yardımcısının not ettiğim diğer cümlesine… “Kongrenin ana teması ‘Kutlu yürüyüş devam ediyor’ olacak” muştusuna gelince…
Bana kalırsa AKP’nin devam eden “Kutlu Yürüyüş”ü, Mussolini’nin tüm iktidarı devraldığı, “Duçe”nin faşist diktatörlüğünü “resmen” ilan ettiği Roma Yürüyüşü’nün, zamana yayılmış ağır çekim tezahürü…
“Milletin lideri Erdoğan”ı resmen kabul ettirme simgeli İslamcı faşist diktatörlüğe yürüyüş oluyor, AKP’nin “kutsal yürüyüş”ü…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...