23 Mayıs 2016 00:51

Başkanlık, Reza, Panama hepsi dokunuyor sana bana

Başkanlık, Reza, Panama hepsi dokunuyor sana bana

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Panama Belgeleri arka arkaya açıklandığında gördük.
Muhafazakârından ‘Beyaz Türk’üne...
‘Yeşil’inden en büyük sermaye grubuna...
Türkiye’deki kaymak tabaka vergi vermemek için parasını (dolar, avro istifi ne varsa...) vergi cenneti ülkelere kaçırmış.
Bizi çok ucuza köle gibi çalıştırarak alın terimiz üzerinden...
Her yıl 1800 işçiyi kurban alan çalışma düzeneği yani kanımız üzerinden...
Elde ettikleri servetlerini, ayarlamışlar “kayıt dışı para uzmanı” firmayı ve yaban ellerde istiflemişler.
Biz emekçilere ‘vatan’, ‘millet’, ‘mezhep’, ‘din’ öğretenler paralarına vatan olarak vergi cennetlerini seçmişler.
Paralarının milleti Türk değil, dolar-avro olmuş.
Mezhepleri kâr, dinleri ise kârların azalmaması olmuş.
Cumhuriyetçisi, liberali, laiği, milliyetçisi, muhafazakârı tüm sermaye (doğasına uygun olarak), uluslararası takılmış. Vergi verme işini de, “yerli ve milli” olma (kastedilen Türk ve Sünni olma) görevi verilen bizlere bırakmışlar.
Tıpkı savaş kararı alıp, ölme işini biz emekçilere, yoksullara bıraktıkları gibi!
Bu çarkın sana bana dokunduğu çok açık.
Peki ya bu çarka dokunan var mı?
Yok!

SADAKA EKONOMİSİNE MAHKUM KILINIRKEN

İstiflenen bütün bu kazançların da...
Dışarıdan gelen paranın aldığı faizin de...
Doğadan-borsadan elde edilen rantın da...
Hepsinin ana kaynağı ‘alın terinin sömürülmesi’.
Bu ülkenin işçileri, emekçileri üretmiş, değer yaratmış fakat karşılığını alamamış.
Ezilmiş, sadaka ekonomisi ve kültürüne razı edilmiş!
O sadaka ekonomisi yürüsün diye gizli kapaklı işlerin çevrildiğini bugünlerde tekrar anımsıyoruz. ABD’de süren Reza Zarrab davası sayesinde!
ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarrab’ın...
Emine Erdoğan’ın öncülüğünde kurulan, yönetim kurulunda Egemen Bağış’ın eşinin de bulunduğu Togem-Der’e para yağdırdığını...
700 bin TL’lik saat hediye ettiği Zafer Çağlayan’ın başında olduğu Ekonomi Bakanlığı aracılığıyla birçok öğrenciye burs verdiğini...
Cumhurbaşkanının oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’e yüklü miktarda bağış yaptığını...
Avukatının mahkemeye sunduğu dilekçeden öğreniyoruz!
“Hayır” işleri denilip geçilemez.
Zarrab’ın paraları kayıt altında olsa, eğitimden sağlığa çok hayırlı işler için harcanacak bir kaynak olurdu. Hem de bağışlardan çok daha yüksek miktarda rakamlık bir kaynak! (Zarrab dışında da milyarlarca dolarlık istif olduğunu hatırlatalım).
Bu çarka dokunan yok! Fakat, “Türkiye’nin tasarrufu yok. Bu nedenle çalışanlara zorunlu bireysel emeklilik sigortası getireceğiz” deyip  sana bana dokunan var.

SANMA Kİ SANA DOKUNMAYACAK!

Mecliste milletvekillerine de dokunma kararı çıktı.  
Yukarıda anlattığımız sermaye hareketlerine dokunmayanın yolsuza, uğursuza dokunmayacağı açık.
“Teröriste dokunacağız” denilip Kürtlerin temsilcilerine dokunulacağı ise kesin!
Amacın da, “HDP’yi geriletip başkanlık yolunu temizlemek olduğu”na dair bolca haklı analiz yapıldı.
Soru şu: Söz konusu süreç sadece ‘dokunulacak’ vekilleri mi ilgilendiriyor, sana bana dokunmayacak mı?
Gelişmelere bakınca ‘dokunmaz’ demek imkansız.
Saray’ın hamlesiyle başbakan görevden alındı. ‘Yol temizliği’ adına vekillere dokunulmasına karar verildi.
Otoriterlik biraz daha koyulaştı!
Otoriter ötesi bir rejime doğru gidiş için koşullar biraz daha olgunlaştı. Erdoğan merkezli olarak AKP sürece uygun biçim aldı.
Söz konusu güçlenmeyi kendisinin de gücü olarak görüp onay veren...
“Başkan emredecek her şey hızla hallolacak” deyip rıza gösteren...
AKP’li emekçilerin yanılgı içinde oldukları kesin.


O HIZ KİMİ EZECEK
İDDİA o dur ki; başkanlık Türkiye’yi hızlandıracak, Türkiye demokrasi ve ekonomisinin ilerlemesini sağlayacak.
Yok! O hız başka şeylere yol açacak.
Pamukova’da hızlı tren faciasında yitirdiğimiz 41 kişi üzerinden anlatalım.
O dönem, Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanı’ydı.
“Ray sistemini değiştirmeden, dünyanın hangi trenini getirirseniz getirin, hızlı treni bu ray sistemiyle açmak cinayettir” raporuna rağmen... Yıldırım, projeye ‘üsten gelen emirle’, ‘söz verdik açılacak’ talimatıyla yol verdi.
Sonuç ortada.
Normal zamanlama planlarına göre bitirilecek inşaatları, ‘yetiştirin’ emriyle hızlandırmanın sayısız can aldığını biliyor muydunuz?
Çalışma saatlerini arttırıp inşaatın süresini kısma baskısı, dış sıva ve mantolama yapan işçileri kemersiz çalışmaya itiyor. Çünkü kemer verimliliği yüzde 50 düşürüyor.
“Hızlanın, çalışma yasalarını hiçe sayın, ama yetiştirin” denilip ocaklara ateş düşürülmesinin hesabını veren var mı yok.
Giderek süreç ağırlaşıyor. İşte örnek: Kiralık işçilik yasalaştı.
Emir demiri kesecek, bu hız işçiyi emekçiyi ezecek!


PERDE AÇMAK YASAK
LİDERİNİN, partinin gücüne bakıp kendini güçlü sanan AKP’li emekçi kardeşim. Sadece karşısındakine değil sana da demokrasi, özgürlük ve rahatlık vermez bu otoriterlik.
Herkesi dışlayan...
Çalışma yaşamını acımasızca ören...
Güvenlikçi politikaları ve polisiye müdahalelerini iyice artırıp sertleştiren iktidar...
Artık içeriye patlıyor, içeriyi dizayn ediyor.
Partide herkes duruşunu, sesini, saatini başkana ayarlamak zorunda.
Herkes eve kapatılmış eş-çocuk vs. gibi. İzin verilirse dışarı çıkılır, izin verilirse perde açılır.
Senin durumun daha da vahim: Çalışırken ölürsen suçlu sensin. İş bulursan şükredersin, bulamazsan sitem edemezsin. Mahalledeki okulun ne olacağına sen karar veremezsin.
Oturduğun yerin rantı arttıysa kuzu kuzu semtini terk edersin.
Etmezsen tokadı yersin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...