21 Mayıs 2016 01:00

Kapitalizmin inanılmaz tezleri

Kapitalizmin inanılmaz tezleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen günlerde 301 emekçinin yaşamını yitirmesine neden olan SOMA cinayetinin ikinci yılında kapitalizm kurbanlarını hüzünle andık. “Soma cinayeti” sözcüğü kapitalizmin korkunç yüzünü perdelediği için bana pek uygun gelmiyor. Tüm iş cinayetleri, inşaat cinayetleri gibi SOMA cinayeti de sistemin olağan ve yadırganamayacak sonucudur. O nedenle, SOMA maden cinayetinden sorumlular yargılansın ve en ağır cezaya çarptırılsın, ama sosyal ve siyaset alanında tüm cinayetlerin asıl sorumlusu olarak sistem yargılanmalıdır. Ne hazindir ki, bir başbakanı görevden alıp, yeni adayı ahbap-çavuş ilişkisi içinde göreve getirirken, halkımızın kafasına demokrasi tuluatında her gün yeni bir kumpas örülmektedir. Oy veren olduğu sürece, bu oyun da sürüp gidecektir. Demek ki, “Her ulusun kendi kaderini tayin hakkı” şöyle veya böyle gerçekleşiyormuş!
Toplum çürümeye başlayınca bu çürüme de tüm dokuları sarmaktadır. Geçen hafta içinde üniversitelerimiz maliye öğretim üye ve yardımcıları Antalya’da bir ulusal kongrede buluştu ve bazı sorunları aralarında tartıştı. Kongrenin sonunda şu an parlamentoda bulunan gelir ve kurumlar vergilerinin birleştirilerek tek yasaya indirgenmesi de tartışıldı. Bu tartışmanın en can alıcı tezi gelir vergisinin tek oranlı olarak uygulanması idi. Bu tez kongrede sunulan raporların birinde de ileri sürüldü.
Gelir vergisi uygulaması modern yasanın kabulünün 1950 yılından beri defalarca değişikliğe uğramış olarak ve ilk halinden çok farklı bir görünümde devam etmektedir. Ekonomik yaşamın çok hareketli olduğu bir ortamda gelir ve kurumlar vergisi ve vergilerle ilgili uygulamaların sık sık değişmesi olağandır. Buradaki sorun bu tür uygulamaların toplumda hangi çevrelerin etkisi altında ve ne yönde yapılacağıdır. Bu sorunun yanıtı çok açıktır. Vergi konusunda emekçilerden çok sermaye ilgilidir. Günümüz koşullarında ise, küreselleşme ile yurdumuza üşüşen yabancı sermaye, yerli sermayenin de ötesinde vergi yasaları ve uygulaması ile ilgidir.
Bu çevrelerin devamlı ileri sürdüğü görüşe göre, verginin tabana yayılması ve oranların düşürülmesi yoluyla kayıt dışılık ve kaçakçılık önlenebilir. Her nedense her vergi değişikliğinde gerçekten verginin tabana yayılacağı ve oranların düşürüleceği ileri vadedilmekte ve kısmen uygulanmakta olduğu halde, kayıt dışılık konusunda fazla bir yol kat edildiğine tanık olmamaktayız.
Geçen hafta yapılan maliye toplantısında öteden beri yinelenen tek oranlı gelir vergisi tezi görüşü ileri yinelenmiştir. Ekonomi dünyasında emek gelirinin emek çaba ve verimliliğinin giderek gerisinde seyrettiği, yani emek üretkenlikle ücretler arasındaki makasın ücretler aleyhine açıldığı halde sermaye üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi tezinin savunulması hiçbir akademik görüşle örtüşmediği halde, maalesef, sermaye görüşleri ile uyumlu olarak ileri sürülmektedir.
Görülüyor ki, bir yandan toplumlarda “cumhuriyet” ya da “demokrasi” sözcükleri cömertçe kullanılmakta, buna karşın halk da bu parlak sözlere inanmakta ve siyasi tercihini o şekilde ortaya koymaktadır. Sonuçtan halk ve emekçi kesimi değil, sermaye yararlanmaktadır. Üniversite denen toplumun en üst düzeyli düşünme ve proje üretme niteliğindeki kurumun da sermaye lehinde düşünce ve proje üretmesi sermaye ağırlıklı toplumsal ideolojinin tüm topluma yayılarak, siyasetin bu doğrultuda oluşmasına olanak sağlamaktadır. Ne var ki, sermaye yanlı bu hizmet salt üniversite kurumundan gelmemekte, toplum üzerinde ondan da daha etkili olabilen sivil toplum örgütleri ve kendilerine aydın sıfatını arsızca yakıştıran çevreden de gelmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...