İkonlar, dokunulmazlık, bölücübaşılık: Büyük EBBBBBB bloku
Fotoğraf: Envato
Kürt siyasetine, Demirtaş’a, HDP milletvekillerine neden dokunuluyor, neden Meclisten ve ülkeden çıkarılmak isteniyor, Türkiye neden bölünmek isteniyor, bölücüler her köşe başını tutmuş mu? Bölücülere karşı Anadolu halkları nasıl mücadele etti, nasıl mücadele edecek? Bölünme içten mi dıştan mı, iş birlikçileri kim?
Tarih boş bir zaman dilimi olarak değil de olayların yaşandığı hatırat olarak önemli. Tarih veya matematik fiziğe, topluma değdiğinde zaman veya soyut zihni bir işlem olmanın ötesinde gerçekteki anlam ve karşılığını buluyor, bir işe denk düşüyor.
1919, 19 Mayıs. Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyetinin, Kemalizm’in ana kökü, miti, ikonu.
Her ikon yanlış doğru sonuçta başka ikonlarla karşı karşıya geliyor.
Osmanlıcı AKP’nin pozitivist Cumhuriyetçilere karşı, bambaşka ikonları var. Dinci ikonları yeniden hatırlatmak, dahası her yere dayatmak, diğer ikonları, Atatürk’ü, pozitivist cumhuriyeti çıkarmak, yerine teokratik “cumhuriyet” kurmak istiyor. Liseler yerine medreselerin (imam hatiplerin), pozitivist bürokrasinin yerine dini bürokrasinin (ilahiyatçıların, dincilerin, diyanetin) geçirilmesini sağlamaya çalışıyor.
En yoğunlaştığı mücadele pozitivizm ile, Kemalizm ile (pozitivist olanın, yani dünyevi olanın uhrevi olanı bozduğu kanaatindeler, haksız da sayılmazlar.
Bunda sınıf içi, iktidar içi, zümrevi karşılıklar ve karşıtlıklar da var.
İktisadi boyutu pazar piyasa çok fark etmiyor.
Teknolojik boyutu ise fark ediyor. Pozitivistler daha innovasyoncu, yenilikçi olduğu halde dinciler regresyoncu, gerici, tüccar sayılıyor; bilim, teknoloji, mimari, sanayileşme yerine daha kolayına, İLKEL BİRİKİME önem veriyor.
Birisi daha planlamacı, sanayici sayılır, ötekisi daha müteahhit, daha tüccar, daha rantçı-arsacı sayılır.
Peki, sanayi burjuvazisine göre ilkel birikimciler daha çıkarcı, yok edici, bölücü mü sayılır? Kemalizm’e göre MHP ve AKP?
Ortadoğu’da yaşananlar hâlâ becerilemeyen bölme çıkarmaların acı tablolarını oluşturuyor. Yahudiler kendileri dışında herkesi çıkarmak istiyor ama 4 bin yıldır bunda başarılı olamadılar. Hanbeliler, Selefiler bin beş yüz yıldır çıkarma derdindeler ama çıkarma işleminde çıkacaklarla şu veya bu şekilde iç içe geçiyorlar, onlara dokunmadan edemiyorlar.
Dahası dokununca da kirleniyorlar. Kirlenme ve temizlenme paradoksu.
Kül ve kimyasallar temiz mi acaba? Yoksa daha ağır kanserlere mi yol açıyor bir kısmı?
Matematikteki bölme çıkarma işlemi fizikte de geçerli mi?
Hayatta Meclisin o yanına bakmadan geçemezsiniz, bakmasanız da o yan devam eder.
Hayatta hiçbir şeyi tümden çıkaramazsınız.
Bahçeli-Erdoğan, hatta daha BÜYÜK BLOK, ERDOĞAN-BAYKAL-BAHÇELİ-BAŞBUĞ-BİNALİ BLOKU, ülkeyi çıkarmaya bölmeye çalışıyor.
Pratikte ise çıkarmaktan daha çok bölme mümkün gibi.
Demirtaş, hadi 59 milletvekilini çıkardınız, tutukladınız, 6 milyon insanı ne yapacaksınız? diye soruyor.
Tez elden gelin, Anadolu’yu seviyorsanız, bu toprakları seviyorsanız, Kürtleri seviyorsanız, en azından saygı duyuyorsanız, en azından birlikte yaşamı artıralım kaygısındaysanız, hatta etnikçi dinci değil de modern bir milliyetçi iseniz (En azından tüm yurttaşlar hukuk önünde eşit yurttaştır, diyorsanız), Meclisteki dokunulmazlıklara hayır deyiverin.
Dokunulmazlıklar çıkarma işlemine yakın duruyor ancak bölme daha olası gözüküyor, çıkarma hep eksiltme karşılığına geliyor, pratikte soykırımlar dışında pek mümkün olmuyor.
Fizikte bölme ve çıkarmalar yok etme arayışının parçaları haline geliyor.
Biyolojideki bölünmeler bazen büyüme anlamına geliyor, bazen çok daha köklü mutasyonlara yol açıyor, bazen de kansere dönüşüyor.
“Hayırlısı” bizden değilse Allah’tandır. Erdoğan-Bahçeli daha iyisini bilir, bize de “hayırlısı” demekten başka bir şey düşmez, diyorsanız zaten kaderinize teslim olmuşsunuz demektir.
Bir ülkeyi azınlıklar bölmez, çoğunluk böler. BÜYÜK EBBB BLOKU (Erdoğan-Baykal-Bahçeli-Başbuğ- Bloku) ülkeyi bölüyor.
Büyük Bloka Barzani’yi, Binali’yi, Bayraktar’ı da ekleyelim mi, şimdilik bilemiyorum. 19 Mayıs’ı, HDP’yi, TBMM’yi bilmem ama nur topu gibi yeni problemleriniz, yeni başkanınız, yarı başkanın iki dudağı arasındaki yeni başbakanınız, yarı eski din yarı eski Osmanlı hayırlı olsun.
Sahi ülkeyi kim bölüyor, Osmanlı çok dindardı da niye battı? Kurtuluş Savaşı Kürtler, Sosyalistler, Sovyetler olmadan mı kazanıldı, dinle mi akılla mı, bazılarıyla mı kazanıldı?
- 31 Mart Yerel Seçimleri: AKP'nin dinci eğitimine karşı bilgi ve özgürleşme talebi 05 Nisan 2024 04:47
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45
- Davos, yerel seçimler ve yoz milliyetçilik çağı: Paranın satın alma gücünün satın aldığı tin ve insanlık 19 Ocak 2024 04:50