Yeşilçam'dan bugüne sağlık
Fotoğraf: Envato
Dünden bugüne hastalıklara dair cümlelerimiz, hekimlerle diyaloglarımız hızla değişti. Önce televizyonların yaygınlaşması ardından internetin kullanıma sunulması bu değişimde önemli rol oynadı. Ama en önemli değişimin kapitalizmin kendini “pek rahat” hissetmeye başladığı ’80 sonrasında başladığını söyleyebiliriz. Sağlık hakkının piyasanın hizmetine sunulması, sağlığın metalaştırılması süreci televizyon ve internet dahil ana akım medyanın kolaylaştırıcılığında serpildi.
Cüneyt Arkın’ın bir filminde hasta yatağında kendisine iğne yapmaya gelen beyaz önlüklülere dönüp “Siz doktor değilsiniz, şırıngada hava zerrecikleri var” dediği günler geride kaldı.
Şimdilerin tetkik / teknoloji bağımlısı hastalar polikliniklere geldiklerinde hem kendi tanılarını, hem yapılması gereken tetkikleri hem de tedavilerini kendileri önceden belirleyip hekime dikte etmek istiyorlar. Ama doğru ama yanlış, ama eksik ama fazla, ama gerekli ama gereksiz...
Televizyonlardaki sağlık programları ve gazetelerdeki sağlıklı yaşam sayfaları genellikle insanları tüketime davet edercesine bir yayın politikası izliyorlar. Bir çok programda gerek özel sağlık kuruluşları gerekse diğer sağlık sektörlerinin örtülü reklamlarının kokusu gelmiyor değil.
Üstelik dönemsel olarak hastaların talep ettikleri rutinde olmayan ve tıbben istenmesi gerekmeyen uç tahliller benzerlik gösteriyor. Adeta aynı tezgahtan çıkmış gibi...
Sizi hiç eskinin Yeşilçam filmlerinde hekimin odasına girer girmez “Kolesterollerimi, şekerimi, üremi, B 12 vitaminini, folikasit ve Tiroid tahlillerimi yaptırmak istiyorum” diyen bir hastaya rastladınız mı? Ya şimdi?
Dünün yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgi anlarında “Yaşayacak mı doktor” repliğinin yerini bugün çoktan “Derhal kalp doktoru çağırın buraya, yıkarım bu hastaneyi” nidaları aldı bile! Kalp durmuş, akciğer solumuyor, ama o doktor gelmeli!..
Ziyadesiyle hastaları konuştuk, ya hekimler? Hastaları müşteri olarak görmeleri için kamusundan özeline işverenlerin yapmadığı kalmıyor hekimler üzerinde. Bir hekim doğumunu yaptırdığı bir hekim arkadaşından, ameliyat ettiği kardeşinden, teyzesinden, halasından hatta öz evladından para almazsa, fatura kesmezse bu devlet maliyesiyle o hekimlere ceza kesiyor. Son çıkan bir torba yasa ile acil durumlar dışında hekimlerin herhangi bir insana tedavi önermesi, yarasına merhem sürmesi yasak olmakla kalmayıp iki yıldan fazla hapis cezası ile tehdit ediliyor. Neden mi diye sormayın! Değil mi ki yıllardır özel hastanelere yatan tüm hastalar emniyete GBT için ihbar ediliyor kurumca ve bu ülkede kimsenin sesi çıkmıyor; ne desek eksik kalır.
Sağlıcakla kalın.
- Kelimesini arayan duygular 15 Nisan 2024 04:46
- Yakındaki uzak, uzaktaki yakın: Tıbbın girdabı 08 Nisan 2024 04:40
- Dil ya da dilsizlik 01 Nisan 2024 04:48
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40