12 Mayıs 2016 00:13

Rekabet, gelişme ve yıkım!

Rekabet, gelişme ve yıkım!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ergin Yıldızoğlu’nun Cumhuriyet’te, “üretici güçler ve yıkıcı güçler diyalektiği”yle ilgili yazısı, son on yıllarda sürdürülen tartışmalar bağlamında önemli veriler içeriyordu. Yıldızoğlu, bilim ve teknikteki ilerlemelerle birlikte artan rekabete dikkat çekiyor; “bir tarafta büyük servetler yığılırken”, öbür tarafta çocukların kitlesel şekilde öldüğünü, savaşlarda milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilerek tarihin en büyük göç dalgalarının yaratıldığını; “terörizme karşı savaş” adına özgürlüklerin hızla kısıtlandığını ve “yok edici güçler” rekabetinde robotlaşmanın hızla ilerlediğini söylüyordu. Yıldızoğlu’nun yazısının eleştirilecek yönleri olabilir. Ancak konu bu değil, ve bu vesileyle dikkat çekilecek başkaca önemli şeyler var:
Tekellerin egemenliğinin dünya pazarı üzerine rekabeti ortadan kaldırmadığı, aksine keskinleştirdiği bilinir. Kapitalizm varsa rekabet de olacak; tüm toplumsal formasyonların birbirleriyle ve kendi içlerinde, değişen düzeylerde ve kapsamda yaşanacaktır. Kapitalist özel mülkiyet, işçi sınıfı başta olmak üzere toplumun tüm ezilenlerine karşı burjuva-tekelci ve oligarşik baskının maddi temelini oluşturur. Sermaye daha az sayıda büyük tekelin elinde biriktikçe, baskının dozu da artar. Azınlığın azınlığı büyük burjuva kesimin toplumun neredeyse tüm zenginliğine el koyması kolaylaşırken, devlet olarak örgütlenmiş bürokratik kastın siyasal-ideolojik ve iktisadi baskısı yoğunlaşır.
Rekabetin kurallarını belirleyen tekellerin ve büyük güçlerin çıkarlarıdır. Ucuza maletmek ve pazar payını artırmak; rekabette diğerlerini geride bırakacak ileri teknoloji kullanımında rakipleri geçmeyi gerektirir. Bu, kapitalist büyük işletmelerin, uluslararası tekellerin ve genel olarak sermayenin hedefidir. Bilimsel teknik buluşları el altında hazır tutmak, diğerlerini geride bırakacak şekilde üretime sokmak; kendi de üretici güç özelliği kazanan bilim ve teknolojiden bunun için azami ölçüde yararlanmak, daha çok kârın, bunun kaynağı olarak artideğer üretimini artırmanın ve bununla birlikte küçükleri ve herhanği kriz durumunda zor duruma düşenleri yutmak için, önemli olanak ve araçlar arasındadır.
Emperyalist kapitalist sistemin sorunlarının yığılmasına bağlı olarak son on yıllarda rekabet daha da keskinleşti. Bu durum, makinelerin “sınırsız yetkinleştirilmesi” yönündeki gelişmelere de  hız kattı. Artan ve yaygınlaşan sanayileşme ve daha da büyüyen sermaye ihracı sonucu dünyanın kırları çözüldü. Eskinin köylü ülkelerinde yüzmilyonlarca emekçi üretim araçlarından yoksun kalarak işçilerin safına itildiler. Öyle ki, yirminci yüzyılın başında 230-270 milyon civarında olduğu belirtilen toplam işçi sayısı günümüzde 3 milyara; işsizlerin sayısı ise 200-250 milyona yükselmiş durumda. Yeni üretim dalları ve yeni üretim araçları ortaya çıktı. Bilgisayar teknolojisinde devasa ilerleme gerçekleşit. Bilim ve teknikteki gelişme, robot yapan robot ve kendi kendini güçlendiren yapay zeka eşiğine gelmiş durumda. El değirmeninden bilgisayarlı üretim makinelerine, elektrik akımının ışı ve ışık olarak kullanımından robotlu hizmetlere, karasabandan çokyönlü eker-biçer-döverlere; mekanik aletlerden dijitallere ilerleme devam ediyor. Tekelci gericilik ve büyük kapitalist şirketler, rekabette ileri çıkmak ve rakipleri geride bırakarak pazar ve etki alanı için mücadelede başa güreşmek için ileri teknoloji geliştirme ve kullanma yarışını sürdürüyorlar.
Bilimsel-teknik alanda, başlıca emperyalist kapitalist ülkelerle en büyük uluslararası tekellerin başı çekmeleri, ileri teknolojinin onlar tarafından insan soyu aleyhine ve kapitalist azami kar için kullanımı olanağının artması anlamına da geliyor. Yıkım ve imha silahları için kullanma başta olmak üzere, rekabetin en etkin güç ve olanağı olarak da değerlendiriliyor. Bununla da bağlı olarak daha fazla sayıda işçi işsizliğe, yoksulluğa ve hak yoksunluğuna mahkum edildi. Burjuva devletleri bilim ve teknik gelişmeleri, işçi ve emekçilere karşı gerici, antidemokratik ve faşist baskı araçlarını takviye yönünde daha fazla kullandılar. Bu bakımdan olanakları ve araçları daha da gelişti ve arttı.
Bilim ve teknolojideki gelişme kuşkusuz insan(lık) yararına ve doğanın ve canlı yaşamın korunması yönünde de kullanılabilir. Daha az çalışmak, daha fazla boş zamana sahip olarak çok yönlü gelişme olanağı bulmak, güvenli çalışma koşulları, herkes için gereksinmelerini karşılayacak gelir düzeyi ve sağlıklı yaşam için bilimden yararlanmak mümkün iken, teknolojideki gelişmeler daha çok kâr için ve askeri alanda yıkım yönünde kullanılıyor. Çalışabilir durumdaki herkesin birkaç saat  çalışarak yaşayabilmesi olanağı varken, yüzmilyonlarca insan işsizlik ve yoksulluğa itiliyor. Robot teknolojisi ve yapay zeka geliştirme projelerinin ilk kullanım sahası askeri alanlar oluyor. Türkiye’yi yönetenlerin militarist-yayılmacı politikalara bağlanmış “ileri teknoloji üretimi”ne yatırımları artırma çabalarında açıkça görüldüğü üzere, yıkım ve imha ilk “akla gelen” oluyor! Türkiye’nin “çapı”(!)yla kıyas kabul etmez büyük emperyalistlerin bu yönde attıkları adımlar gerçekten ürkütücü.
Ancak, tüm bunlara bakılarak bilim ve teknik gelişmenin sadece kapitalistler yararına sonuçlar doğurduğu ve sistemin devamı için dayanak oluşturduğu ileri sürülemez. Gelişme, yaşamın her alanında olduğu üzere bu alanda da çok yönlüdür ve sömürülüp-ezilenlerin emperyalist haydutluğa, tekelci yağma ve burjuva iktidar baskısına karşı güçlerin de gelişip artmasına yol açmaktadır. Üretici güçlerin ve bilim ve teknikteki gelişmenin ulaştığı düzey, sömürülen ve baskı altında tutulanların konumunu da güçlendirerek olanaklarını artırıyor. Sorun bunları kullanabilmeyi başarmaktır. Bunun da yolu, sömürü ve baskıyı tarihten silmek amacıyla birleşmiş örgütlü proletarya ve kent-kır emekçilerinin kendi hakları ve kurtuluşları için mücadeleyi yükseltmelerinden geçiyor. Tüm kapitalist ülkelerde ve uluslararası alanda istikrarsızlık ve gerginliğin arttığı; pazar ve etki alanları için hegemonya mücadelesi ve rekabetin keskinleştiği  bu dönemde, tarihin “yükü”de, gereği de bunun başarılmasını emrediyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...