25 Nisan 2016 00:54

‘Düşman’ bunlara üzülmez, sevinir!

‘Düşman’ bunlara üzülmez, sevinir!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

23 Nisan nutuklarında da... 
İzmit Körfezi geçiş köprüsünün son vidasını sıkma şovunda da... (İnşaatı süren, açılışı 2018 olarak planlanan bir projenin bir parçası bitti diye tören düzenlemek şov değilse nedir?) 
Geçen haftaki başka açılışlarda da...
Devlet büyüklerimiz hep aynı tezi bağıra bağıra dillendirdi: “Ekonomik istikrarımızı bozmak, siyasi gücümüzü engellemek istiyorlar!”.
Burada bir durup ekonomiye bakalım.
1.9 trilyon milli geliri olan ama borcu 2,5 trilyon olan... Yani borcu gelirinden yüzde 29 daha büyük olan bir ekonomi...
2009 yılından beri döviz getirici kazancı olmayan şirketlere de dövizle borçlanma hakkı tanınmış. İstemiş ki dünyada ucuz ve bol dövizden herkes nasiplensin.
Bankaları yurtdışından borç aldıkça almış. Reel sektöre (şirketlere) dövizle borç verdikçe vermiş. 
Vatandaşa kredi dağıttıkça dağıtmış. 
Bankalarının borcu 2 trilyon liraya dayanmış. Bankalar kasalarındaki paradan yüzde 20 daha fazla borçlanmış.
Bu arada hane halklarının tüketici borçları 400 milyar TL’yi aşmış.
Bu sefanın bir de cefası olmaz mı olur elbette. Bankalar yüzlerce şubesini kapatmış. Fatura çalışana çıkmış. 
Kredi borcunu ödeyemeyen vatandaşların sayısı arttıkça artmış.
Çek senet ödenmez olmuş, batık para rakamı büyümüş. Bazı küçük esnafı telef olmuş! 
Dev şirketleri bile iflas erteleme ister hale gelmiş. 
Bütün o milliyetçi hamasete, ‘Vatan millet Sakarya’ edebiyatına rağmen dolarizasyon almış başını gitmiş. 
Yani elinde Türk Lirası’nı tutan azalmış. 
Bankalardaki döviz tevdiat hesaplarında 150 milyar dolar birikmiş. Dolar cinsinden borçlu şirketler sıralamasında Türkiyeli şirketler ilk dörde girmiş.
Paralar inşaata, ithalata akmış. Ağrılı hastanın her geçen gün artan morfin bağımlılığı gibi dövize ve inşaata bağımlılık arttıkça artmış.
Bunların her birini detaylı bir şekilde sonuçlarıyla birlikte köşede ve ekonomi sayfamızda önümüzdeki haftalarda değerlendireceğiz.  

‘KALKINIYORUZ SUSUN’, ELEŞTİRİLERİN HEPSİ DÜŞMAN

Devlet büyüklerimiz diyor ki... 
“Suriye’de ve Irak’ta yaşananların bir hedefinin de Türkiye’nin istikrarı ve kazanımları olduğunu kimse inkar edemez”.
“Avrupa Parlamentosunun da ülkemize karşı giderek sertleşen ifadelerin gerisinde de aynı karın ağrısı olduğunu biliyorum”.
“Mimarlar, mühendisler, çevreciler hepsi paralelci, hepsi dış güçlerin piyonu”. 
Belge ne? 
Yok.
Mesela söylenen şu söz belge olabilir: “5-10 milyar dolarlık spekülasyonlarla, arkası boş tehditlerle Türkiye istikrarı kaybedecek ülke değil!”
Türkiye’yi zora düşürmek için 5-10 milyar dolar yurt dışına para çıktı. Piyasaları umutsuz kılmak için spekülasyon yapıldı. 
Türkiye’den böyle bir para çıkışı oldu evet.
Lakin bu bütün gelişmekte olan ülkelerde oldu. Geçen yıl gelişmekte olan 30 ülkeden net bazda 735 milyar dolarlık rekor döviz çıkışı yaşandı. Bunun da özel bir düşmanlıkla ilgisi yok. Çıkışlar, Amerikan Merkez Bankası’nın faiz kararı sonucuydu. 
Şubatın son haftasından itibaren yeniden geri dönmeye başladı. Türkiye’de dahil gelişmekte olan ülkelere tekrar para aktı. 
Mesele zaten belge değil, gerçeğin kendisi hiç değil. Amacın, “Kalkınıyoruz susun. Eleştiriyorsanız düşmansız” anlayışını hakim kılmak olduğu anlaşılıyor. 
Şimdi dönelim projelere.


 

KÂR ŞİRKETİN, BORÇ DEVLETİN, FATURA EMEKÇİNİN

Gebze - İzmir Otoyolu, 3. Havaalanı, Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Köprü... Aklınıza gelecek bütün projelerin borçlarına devlet kefil oldu. İhaleleri alan firmaların hiçbirinin projeyi yapacak parası olmadığı için borç aldı. Bankalar bu şirketlere devlet kefil olmadan borç vermedi.
Örneğin geçen hafta son vidasını Başbakan ve Cumhurbaşkanın sıktığı Körfez Geçişi... Geçiş  için köprüyü yapan şirkete, Karayolları Genel Müdürlüğü, Körfez Geçişi için günlük 75 bin araç geçişi ve 35 dolar ücret, yıllık 511 milyon dolar gelir garantisi verdi. 
Köprüden, 35 dolar+KDV, yani 120 TL geçiş ücreti ödemeyen geçemeyecek. O kadar araç geçmezse ne olacak? 
Garantisi var. Garanti edilen gelirden eksik kalan kısmı TCK ödeyecek. 
TCK’nın da parası yetmezse parayı devlet verecek. Çünkü şirketlerin aldıkları dış borçları ödeyebilmelerinin başka yolu yok. 
Anlayacağınız kâr şirketin borç devletin.
Sorgulama geç! Yoksa sen de dış düşman mısın?
Peki ama İzmir Körfezi Geçiş Projesi, İzmir Kuş Cenneti olarak da bilinen Gediz Deltası’ndaki flamingoların yaşam alanlarını tehdit ediyor. 
Altı şeritli yol ve tren yolunu içeren proje planı uygulandığı takdirde koruma altındaki binlerce hektarlık sulak alan ve birinci derece doğal sit alanı yok farz edilmiş olacak.
Sus be! Paralelci misin?
Daha beter bir garanti 3. Havalimanında da var.  Hiç girme o konuya. Gökyüzünde lider olmamızı istemeyen Alman ajanı mısın?  


 

VOLEYİ VURAN KİM BEDELİ ÖDEYEN KİM?

Büyük projeleri dış güçlerin hazmedememesi için hiçbir sebep yok. Aksine bu projelere destek vermeleri için neden çok!
Dışarıdan borç alınarak yapılacak projeler, Türkiye’yi borç açısından daha bağımlı hale getiriyor! Bu birilerini rahatsız edecek değil memnun edecek bir durum!
Yabancılar her yıl bu ülkeden 20 milyar doların üzerinde bir kârı alıp gidiyor. Ucuz işçiliğimizle yaptığımız ihracat, turiste köle olarak verdiğimiz hizmet, Orta Asya’da, çölde  diktiğimiz inşaat karşılığı biriken dövizin 20 milyarı havadan dışarıya gidiyor.
Emeğe ödetilen ağır faturayla sınırlı değil bedel. Ya doğa tahribatı.
İstanbul’un Kuzey Ormanları’ndan Gediz Ovası’na... Bu projelerin çevreye vereceği geri dönülmez zararlara ne demeli?
Milyarlarca dolarlık kaynak israfı, yanlış devlet yatırımı, çevre tahribatı gibi sıralayabileceğimiz bir dizi olumsuzluklarla dolu bu projelere düşman üzülmez, ancak projeleri teşvik eder!
Emekçiler nutuklara değil şu gerçeğe yüzünü dönmeli: Kamu borçlarını her zaman ve her yerde o ülkede yaşayan dar ve sabit gelirli vatandaşları öder. Borçlar büyüdükçe emekçilere binen yük o kadar artıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...