21 Nisan 2016 01:00

İşçiler ve 1 Mayıs!

İşçiler ve 1 Mayıs!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Roma İmparatorluğu döneminde yöneticilerin, “Halka ekmek ve sirk sağlarsan, başkaldırmamasını, sefilliğe katlanmasını da sağlamış olursun” dedikleri belirtilir. Sırtındaki yüklerle uygarlık görüntülerine bakarak ve yöneticilerin tarih-kültür-din ve millet üzerine nutuklarından duygulanarak “gezinmesi” için halka karşı bu hile ve entrika politikasının, egemenliği sağlama araçlarından biri olarak kulanıldığı tarihi vakıadır.

Son üç yüz yılın uluslararası hakim sınıflar deneyiminin temsilcisi burjuvazi, ileri teknolojiden de yararlanarak ve denetiminde tuttuğu modern iletişim araçlarını etkin tarzda kullanarak bu yalan, hile ve entrika politikasını sürdürüyor. Hem de en etkin tarzda ve silahlı özel müfrezeleri eliyle halkların başı üzerinde “boza pişirerek”. İçinde bulunduğumuz dönem, işçi sınıfıyla birlikte kent-kır yoksullarının; ezilen ve sömürü nesnesine dönüştürülen kim varsa hepsinin aşırı derecede baskılandığı; sosyal, iktisadi ve politik hak yoksunluklarının ağırlaştığı; kültürel yozluk ve ortaçağcıl gerici ideolojilerin girdabına daha fazla alındıkları bir dönemdir. Dünya ölçeğinde gelir dengesizliğindeki muazzam büyüklük, artı değer sömürüsünün devasa ölçeklerde büyüdüğünün de göstergesidir. Son olarak yayımlanan araştırmalar 60 büyük dolar milyarderinin dünya nüfusunun yarısından daha büyük zenginliğe sahip olduğunu gösteriyor. Bu oran birçok kapitalist ülkede, en üst %10’luk büyük zenginin ülke “milli geliri”nin %40-50’sini elinde tutması şeklinde seyrediyor. Devlet-hükümet yöneticileri, sermaye partilerinin şefleri, yönetim aygıtının olanaklarını kullanarak kısa sürede trilyonlara kavuşuyorlar.  Hemen hepsinin ortak yalanı “ülkeye ve halka hizmet ettikleri” şeklindedir. Hiçbir inandırıcılığı yoktur! Yolsuzluk, rüşvet, yasal boşlukları kullanarak ya da özel yasalar çıkararak ailelerini, yakınlarını, suç ortaklarını kısa sürede zenginleştirdikleri saklı-gizli değil!

Üreten, ancak ürettikleri halde gereksinmelerini karşılayamayanlar işçi ve emekçilerdir. Dünyanın her yerinde ve herbir ülkede, bu böyledir! Açlık, yoksulluk, işsizlikle boğuşanlar; savaşlarda, iş cinayetlerinde, etnik-milliyetçi ve dinsel-mezhepsel çatışmalarda ölen ve sakat kalanlar “Halk” denilen kesime mensup olanlardır. İşçi sınıfı ve emekçiler bu caniyane durumu sorgulamalıdırlar! Nedenlerini, niçinlerini, çıkış yolunu, kurtuluşun araç ve yöntemlerini daha bilinçli olarak öğrenemezlerse eğer, mücadeleyi başarıya ulaştırmaları mümkün olmaz. 1 Mayıs bir de bu yönüyle ele alınmalıdır! 1 Mayıs’ın işçiler ve tüm ezilenler için devrimci anlamı mücadelede birleşmenin; mücadeleyi uluslararası boyutta evrensel bir sınıf tutumu olarak algılama ve yürütmeye çalışmanın çağrısı olmasıyla bağlıdır.

En önemli özelliği, evrenselliğidir. İşçi sınıfı bütün kapitalist ülkelerde o gün kendinin ve diğer ezilenlerin talepleriyle, hayatın burjuvazinin çıkarları doğrultusundaki gidişatına müdahale ettiğinde, burjuvazinin dayattığı, ve sömürü üzerinde yükselen yaşam biçimine karşıtlığını da ilan etmiş oluyor.  Ancak işçi sınıfı için temel sorun, yüzyılı aşkın zamandır, kapitalist sömürü koşullarından nasıl kurtulacağı sorunudur. Yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirmek için yürüttüğü mücadelenin genel bir sınıf tutumuyla işçi -kapitalist ilişkisini tümüyle değiştirmeye yönelmesi; kendi emeğinin ürünü olan üretim araçları/aletleri başta olmak üzere ürettiği toplumsal zenginliğin azınlık sömürücü burjuva kesimi tarafından mülk edinilmesine son verecek bir düzeye ve evreye yükselmesi sorunudur.  Bu ulaşılamayacak, yapılamayacak, başarılamayacak bir şey değildir! Sorun “kendi olmak”la kalmayıp “kendisi için olmak”; kendisi gibi sömürülen kim varsa hepsiyle birleşmenin çabasına girişmek, kendini sömüren kapitalistlerle onların devlet-hükümet temsilcilerine aldanmamaktır. Bu mümkündür; dünyamız bunun örneklerini yaşadı. Yeniden ve daha ileri örneklerinin yaşanması mücadelenin ürünü olacaktır.  

İşçi sınıfı bütün kapitalist ülkelerde bunu başaracak güce ulaşmıştır. Burjuva emperyalist gericiliğe karşı mücadelede başarıya ulaşması için gereken tüm araç, yol ve yöntemin bilgisini ise, uluslararası mücadele deneyimlerinin genelleştirilmiş derslerini de içeren Karl Marx’ın bilimsel teorisinde bulabilir! Onun, ve diğer büyük marksistlerin oluşturdukları bilimsel teori, insanlık tarihinin ortaya çıkardığı ilerici kültür ve tarih bilinciyle ve işçi hareketinin derin bilgisi ve pratiğinden yola çıkılarak oluşturuldu. Burjuvazinin ebedi egemen ve sömürücü olarak kalmasının olanaksız olduğu gösterildi. İşçiler ve tüm ezilenler ondan öğrenmelidirler! Kuracakları yeni sömürüsüz dünyanın bilimsel bilgisiyle donandıklarında, 1 Mayıs gibi günleri zafere yürüyüşlerinin basamaklarından biri olarak değerlendirmeyi daha iyi başaracak, eninde-sonunda kazanacaklarına güvenleri daha tam olacaktır. 1 Mayıs’ı bir de bu yönüyle ele almaya ihtiyacın arttığı zamanlardayız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...