18 Nisan 2016 00:52

Çankaya’nın bahçesini vermenin çok ötesinde!

Çankaya’nın bahçesini vermenin çok ötesinde!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bize ne?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Kral Selman’ı Esenboğa Havalimanı’nda karşılamış.  

Mesele karşılaması değil!

“Böyle devlet adamlığı mı olur?” diye sormak yersiz. 

“Efendim Erdoğan, protokol kurallarının dışına çıktı. Kral’a tüm İstanbul ziyareti boyunca eşlik etti!” diye hayıflanmak da... 

Kime ne?

Türkiye’nin uyguladığı protokol kuralına uyulsaydı... Yani, “Devlet başkanlarının Ankara dışındaki ziyaretlerine devlet bakanı eşlik eder” teamülü gerçekleşseydi. 

Sorun olmayacak mıydı? 

“Bu ‘mihmandarlık’ Türkiye Cumhuriyeti’ne yakıştı mı” diye iç geçirmek... Bürokratik dertlere gark olmak manasız!

Aynı şekilde, “Bir de nişan verdiler” diye öfkelenmek de...

Yalnız itibar edilen, nişan verilen kişinin ve devletinin... 

- Dünyanın karanlık rejiminin otoriter şahsiyeti olması

- Petrolden gelen zenginliği yozlaşmanın, görgüsüzlüğün timsali olarak dışa vurması 

- Mahvolmalarında parmağı olduğu Suriyeli göçmenleri ülkesine kabul etmemesi

- Mısır’daki darbede parası, Ortadoğu’yu kana bulayan radikal İslamcılarda finansı olması

- Bölgede ABD ile karanlık işlerde ortaklığının bulunması...

Sorgulanmayı gerektirir. 

Bu sorgulamadan yola çıkarak Türkiye’nin dış politikasından içerde kurmak istediği düzene kadar bir dizi analiz yapılabilir. 

Yapıldı da nitekim. Ama filmin devamı var! 

PARA AKSIN DİYE

Devamına geçmeden önce... 

“Bu kadar pespayelik niye?” sorusuna cevap vermek gerekir.

Nuray Mert, Cumhuriyet gazetesindeki, ‘İslam dünyasının düşmanları’ başlıklı yazısında cevabı çok net vermiş. 

“Mesele İslam veya medeniyet, tarih veya kültür mirası falan değil, baş döndüren iktidar hırsı. İşin özeti, ‘yeter ki zengin komşular para akıtsın’ değil mi?”

Mert’in bu kısa ama oldukça derinlikli cevabı yeterli.

Evet, AKP’nin, iktidar olmakla para arasında sağlam bir bağ kurduğu kimse için sır değil! “Para ve siyasi gelecek” ilişkisi dışında, ülke ekonomisi de dışarıdan para akmadıkça pek dönmüyor. 

Peki nereye akacak, “Zengin komşu Arapların sermayesi?”

İşte bunu, yani işbirliğinin halka siyasi ve ekonomik yansımasını tartışılmalıyız. 

Yoksa devletin karizmasını, fiyakalı bürokrasisini değil... 

Siyasi yanı tartışıldı. Biz ekonomik yanına bakalım! 

PARAYLA ÖLÇÜLEMEZ

Arap sermayesinin önemli markalarından Armada! 

Trabzon’un Araklı ilçesi Turup bölgesine göz dikmiş. Hükümet düzeyinde görüşmeler sürüyor. 

Valilik, belediye, sanayi odası... 

Trabzon’un korunması gereken en önemli sayfiye yerlerinden bir olan Turup’un Armada’ya verilmesi için adeta çırpınıyor. 

Ormanlar kesilerek Arap kenti kurulacak. 

İçerisinde yok yok: 5 yıldızlı otel, hastane, yeni bir üniversite, Disneyland gibi bir tematik park, piknik üniteleri, binicilik ve at yarışlarının yapılabileceği bir çiftlik, konaklama için siteler ve daha neler neler. 

Bölge özel alan olacağı için tabi ki halka kapatılacak. Bu kadar mı, elbet de değil.

Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu açıkladı: Araplar Karadeniz yaylalarına golf sahası yapmak istiyor. 

Diyor ki Balkanlıoğlu, “Yapılabilmesi için Hazineye ait yerlerin vasfının değişmesi gerekiyor.”

Her tarafta imar işlerini hükümet ranta göre düzenlesin oh ne ala! 

Tek bir yerle tek bir ülke ile sınırlı değil. 

Uluslararası gayrimenkul fuarına katılan, Ordu Belediye Başkanı Enver Yılmaz anlatıyor: “Dubai, Katar, Lübnan, Mısır, Fas, Tunus, Cezayir gibi pazarlara yönelik çalışıyoruz.” 

Bütün bir Karadeniz doğasını pazarlamanın planı hazır aslında.

İYİ DE CENNET KALIR MI?

Bu projeleri hayata geçirmek isteyen Arapların sloganı şuymuş: ‘Ölmeden önce cenneti görmek istiyorsanız mutlaka gidin.’

Bütün bu projeler; doğası, canlı yaşamı ve havasıyla yayları tehdit eden ‘Yeşil Yol’ ile birlikte düşünüldüğünde ister istemez akla şu soru geliyor: İyi de böyle giderse ortada bir cennet kalır mı?

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Yeter ki yatırım yapsın Ford’a Çankaya’nın bahçesini bile veririm” demişti.

İş bunu çoktan aştı. 

Deresi, ormanı, yaylası... Doğa artık komple tahsis ediliyor.

Evet bir miras yedi gibi hareket ediliyor. 

Türkiye’de derelerden yaylaya hayata geçirilmeye çalışılan bütün projeleri... Türkiye haritası üzerinde tamamlayıp, haritaya üstten baksak hiçbirimiz kendimizi şu sorudan alamayız: Bütün mirası yağmalattık gelecek ne olacak?


 

SORUNSUZ VE ÇATIŞMASIZ MI?

TÜRKİYE’nin ev sahipliği yaptığı İslam İşbirliği Toplantısı’ndan sonra sanki her konuda ortaklaşılmış gibi bir hava estirildi. Oysa süreç bölgede çatışmalara gebe.

Örneğin Suudi rejimi. Petrol fiyatları düşmeye başlayınca Suudi rejiminin gelirleri de düşmeye başladı. Bu gerilemeye Yemen savaşı başta olmak üzere, bölgede süren savaşlara kaynak aktarmanın maliyeti de eklenince... Krallığın bütçesi tarihinde ilk kez, geçen yıl, 100 milyar dolarlık açık verdi. Petrol üzerinden süren sefahat rejimi şimdi su, elektrik, gaz gibi temel gereksinimlerin fiyatlarına verdiği desteği kaldırmayı, yabancı işçilere başta olmak üzere vatandaşlarına yaptığı sosyal yardımları kısmayı planlıyor. 

Yüzde 50’si genç olan nüfusun büyük bir kısmı iş beklerken ekonominin darbe almış olması yeni sosyal sorunlara yol açacak gibi! Sorunları aşmak için tam gaz savaşlara koşuyor.  

Cidde’deki ticaret burjuvazisi zenginliğini yurt dışına kaçırmaya devam ediyor. Bir kısmı, ‘kaynağı belirsiz para yağan’ Türkiye’ye geliyor olmasın? Yarın o bir gün Suudi egemenlerinin iç çatışmaları derinleşince bunlar dert olmasın! 

İran, ekonomik işbirliğine Türkiye’yi buyur etti. Öte yandan Türkiye’nin kankası Suudiler, bölgede İran ile her geçen gün gerilimi tırmandıracak hamleler yapıyor. Bölgede daha çok sular akacak. Ve Türkiye’ye sadece para akmayacak aynı zamanda dert de akacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...