17 Nisan 2016 00:58

Çocukken kurcalamak

Çocukken kurcalamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çok yıllar önceki kendimi ‘çocuk’ diye tanımlayan cümleyle başlamak istedim yazıma, ‘çocuk’ sözcüğü düşüncemde türlü anlam kazanıverdi birden…Okuyanı fazla yormayayım, çocuk derken üreme hücreleri henüz ‘doğurma’ ya da ‘doğurtma’ sürecine adım atmamış küçük yaştaki kadın veya erkeği kastetmiyorum;  siyasi güç sahibi, millileştirilmiş iradenin inanç sahibi temsilcilerinin tanımlarındaki ruhani boyuta erişmeye çabalamadan, bildiğimiz, en çok kendi nostaljilerimizi anarken kullandığımız çağrışımıyla çocuk olmayı ifade ediyorum.

Çocukken mekanik oyuncaklarımı sökerek oyuncağın kurgusundaki hareketin sırlarını anlama merakım büyüdükçe çalar saat, radyo gibi aile mülkiyetindeki eşyalara uyguladığım deneysel araştırmalarımda da sürdü. Çok şey söktüm; gördüm ki söktüklerimi yeniden takarken mutlaka bir şey, örneğin bir vida, bir somun, bir yay, bir zemberek artıyor. Ve fazladan konulmuş, fazladan konuldukları için de yeniden takarken artan bu şeylerden bir kısmının yeniden takılmaması oyuncağın, çalar saatin, radyonun çalışmasını engellemezken, diğerlerinin yeniden takılmaması çalışmayı engelliyor. Kıssadan hisse, söktükten sonra yeniden takarken hangi parçayı arttıracağımızı bilemezsek, yanlışlıkla hareketi sağlayan bir parçayı arttırırsak el attığımız eşyayı bozuyor, kullanılamaz hale getiriyoruz. Hadi eşya çöpe!

Ben küçükken bu deneyleri yapadurayım, benden önce yaşamış büyükler toplumsallığın kurgularını kurcalamışlar. Onların anlattıklarına göre, bu büyüklerimiz kimi Türk olmayan, kimi devlet olmayan ama ‘Türk Devleti’ yakıştırmasıyla anılan tam 16 toplum yapısı oluşturmuşlar, her yapının kurgusunu kurcalarken fazladan konulduğu anlaşılan parçayı sökmüşler ve kurdukları toplumu yıkmışlar. Bu deneyi tam 16 kere yinelemişler.

Şimdi sayısal olarak on yedinci sıradaki devletimizin kurgusu kurcalanıyor. Ve kurcalayan iktidardan muhalefetten büyüklerimiz söktükten sonra yeniden takmadıklarında toplumsal yapıyı yıkmayacağına inandıkları kurgu parçasını bulduklarını heyecanla açıkladılar: Milletvekili dokunulmazlığı…

Milletvekili dokunulmazlığı parlamenter sistem temelinde tasarlanmış siyasal kurgunun en önemli parçasıdır. Bu parça parlamenter sistemdeki hareketi sağlar: Milletvekili, milletvekiliyken yargılanmaz, yargılanırken seçilirse yargılama durur, milletvekilliği bitince yargılama başlar, durmuşsa devam eder. Bu dokunulmazlık parçası niye milletvekilini imtiyazlı konuma sokar, onu korur? Yanılıyorsunuz; dokunulmazlık milletvekilini korumaz: dokunulmazlık parlamentonun yararını korur. Çünkü, dokunulmazlık olmazsa ülkenin batı sınırından doğu sınırına her mahaldeki savcıları milletvekilleri hakkında soruşturma başlatabilir, dava açabilirler. Hele, yargının adil ve demokratik, yargıçların iktidara karşı bağımsız ve tarafsız  olmadıkları, düşünceleri, görüş açıklamalarını bile siyasi suçlar, örneğin terör suçları kapsamında cezalandıran düzenlemelerin bulunduğu bir ülkede, milletvekilleri bir gün batıda, bir gün doğuda mahkeme binalarında dolaşır, milletvekilliği görevlerini yerine getirecek zamanı, cesareti, boynunu dik tutma  erdemini bulamazlar. Milletvekili dokunulmazlığı milletvekilinin değil, parlamentonun güdümsüz hareketliliğini sağlar. Bu parçaya, yani milletvekili dokunulmazlığına artan parça muamelesi yapılır ve sökülüp atılırsa var olan kurgu 17’inci kez çöker.

Bu parçanın sökülmemesi için siyasi partilerin siyasi olmayan suçlar başlığı altında düzenlenmiş suçları işlemiş ve haklarında soruşturma açılmış ya da yargılanmakta olanları milletvekili adayı göstermeyecek ahlaki veriler üzerinde kurulmuş, çalışıyor olmaları, parlamentonun milletvekili olduktan sonra suç işleyenlerin dosyalarını  dürüst, adil, tarafsız bir şekilde irdeleyerek dokunulmazlık hakkında karar vermesi, hukuka aykırı şekilde siyasi suç, özellikle terör suçu kataloğuna yeni suçlar eklenmemesi gerekir.

Çocukken yaptığım söküp-takmada artan parçanın hareket üzerindeki etkisini anlama deneyimini  büyüklerin toplum kurgusu üzerinde uygulamalarını hoş görmek olası değildir.

Ben yanlış parçayı arttırmışsam kurcaladığım eşya çöpe giderdi.

Onlar kurcaladıkları toplum kurgusundan yanlış parçayı sökerlerse varlığımız Saray merdivenlerinde on yedinci temsili kahramanlık simgesinin maneviyatına armağan edilmiş olacak.

Ey muhalefet! Bari sen bu deneyin meraklı uygulayıcısı olma…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...