31 Mart 2016 00:34

Yalancının mumu

Yalancının mumu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gerçekleri olduğundan farklı göstermeye çalışmak, karşısındakini aldatmak, kandırmak ya da en azından kafasını karıştırmak için en çok başvurulan yöntem yalan söylemektir. Özü sözü bir olmayan, olanı olduğu gibi değil, kendi istediği gibi yansıtanlara dünyanın her yerinde “yalancı” denir. Yalanın en önemli özelliği sürekli söylendiğinde kitleler üzerinde etkili olmasına rağmen, belli bir süre sonra gerçeklerin ortaya çıkması ile eski etkisini yitirmesinin kaçınılmaz olmasıdır. 
AKP, geniş toplum kesimlerini ikna etmek ve onları attığı her adımın doğru olduğuna inandırmak için yalan söylemeyi, etkili bir siyaset tarzı ve propaganda biçimi olarak başarılı bir şekilde uyguluyor. Bugüne kadar ekonomiden siyasete hemen her konuda söyledikleri sayısız yalanla halkın kafasını nasıl karıştırdıklarını, en açık gerçekleri bile kendi çıkarları için nasıl çarpıttıklarına defalarca şahit olduk. 
Geçtiğimiz hafta Başbakanın “Tüm taşeron işçileri, asıl iş-yardımcı iş ayrımı yapmaksızın kadroya alıyoruz” sözlerinin Maliye Bakanı tarafından anında tekzip edilmesi, kamuda çalışan 800 bine yakın taşeron işçisi açısından tam bir “hayal kırıklığı” yarattı. Taşeron işçiler 3 yıllık “özel statülü sözleşmeli” çalışmak için bile kıdem tazminatı dahil bütün alacaklarından vazgeçecek, daha önce “kamu işçisi” olarak kadroya alınmak için dava açmışsa ondan da feragat edecek. Bu iki önemli neden, Hükümetin taşeron işçisini kadroya almak için değil, geçmişte “asıl iş-yardımcı iş” ayrımı üzerinden açılan ve tamamına yakını kazanılan davaların getirdiği maddi yükten ve birikmiş kıdem tazminatlarından kurtulmak için, “Denize düşen yılana sarılır” misali, böylesine büyük bir yalana sarıldılar. 
AKP 2002 yılında tek başına iktidara geldiğinde kamuda çalışan taşeron işçi sayısı, belediyeler hariç, sadece 20 bin civarındaydı ve geçtiğimiz 14 yıl içinde, özelleştirmelerin de etkisiyle (Son 30 yılda yapılan özelleştirmelerin yüzde 90’ı bu iktidar döneminde yapıldı) kamuda taşeron ve güvencesiz istihdam uygulamaları belirgin bir şekilde artarak 800 binlere kadar dayandı. 2000’li yılların başında kadrolu kamu işçisi sayısı 600 binden fazlayken, 2016 itibariyle 250 binlere kadar düştü. Sadece bu veriler bile, temel istihdam stratejisi olarak esnek ve güvencesiz istihdamı benimseyen, bugüne kadar işçiler için tek bir olumlu adım atmayan bir iktidarın, taşeron işçilerini kadroya almasının ne kadar mümkün olduğunu gösteriyor. 
Öncesi bir tarafa, özellikle son 14 yıl içinde, iktidarından medyasına kadar hemen her kesim, bırakalım gerçekleri olduğu gibi yansıtmayı, en temel doğruları bile ters yüz eden tutum ve söylemleri ile yalan söyleme sanatının en etkili örneklerini sergiliyorlar. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” sözüne uygun bir şekilde söyledikleri bütün yalanlar zaman içinde ortaya çıksa da, Türkiye’de geniş kitleler yalanlarla yaşamaya alıştırıldığı için, gerçekleri söyleyenlerden çok yalancıların söylediklerine inanmaya devam ediyorlar. 
Bir haftadır “Taşerona kadro” söyleminin kuyruklu bir yalan olduğu bütün yönleriyle ortaya çıkmasına rağmen, kamuda çalışan taşeron işçilerin önemli bir bölümünün hâlâ kadroya geçeceğine inanması, yalan propagandanın taşeron işçiler içinde ne kadar etkili olduğunu görmek açısından önemli. 
Sendikalar, emek ve meslek örgütleri, karşılarında her açıdan organize olmuş ve başında iktidarın yer aldığı “yalan cephesi”ne karşı, geniş ve güçlü bir “emek cephesi” oluşturmak, iktidarın güvencesiz istihdam konusundaki kısa ve uzun vadeli hedefleri ile ilgili olarak örgütlü-örgütsüz tüm işçileri doğru bilgilendirmek ve harekete geçirmek gibi önemli ve tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyalar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...