28 Mart 2016 00:52

Başbakanın ‘kriz ve vaat’ analizi -1

Başbakanın ‘kriz ve vaat’ analizi -1

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ürdün ziyareti öncesi Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı son etkinlik Dünya Türk Girişimciler Kurultayı Gala Yemeği oldu.

Başbakan yemekte yaptığı konuşmada birkaç tespit yaptı. İktidarın birkaç başarısını sıraladı. Bir de iş adamlarına ‘müjde’ verdi. 

En sonuncusundan, yani müjdeden başlayalım!

“Avrupa’ya vizesiz seyahat müjdesini vermek inşallah en geç haziran ayında bize nasip olacak.”

“Onlarca şarta bağlı vize meselesinin Haziran’da hallolacağına inanan neredeyse yok” deyip geçelim. 

Başbakanın tespitlerine gelince... 

Onları şöyle özetleyebiliriz: 
* 2008 yılındaki büyük kriz Türkiye’yi teğet geçti. 

* Krize rağmen 6,5 milyon insanımıza o günden bugüne istihdam ve iş imkanı sağladık.
* Bugün de bölgesel sorunlara, etrafımızdaki ateş çemberine rağmen bütün bu krizleri de aşacak güce sahibiz. 

* Psikolojimizi değiştirmek isteyenler asla muratlarına eremeyecekler.

Başbakanın tespitlerini incelemeden önce hemen bir hatırlatma: Dünya ekonomik krizi bütün ülkelerin krizde olması anlamına gelmez. 

KRİZ HERKESİ AYNI ANDA VURMADI

Krizin kendisini gösterdiği ilk yıllar için şu tespiti yapabiliriz: Kriz, ABD ve AB merkezli olmak üzere çok ülkede patlak verdiğinde, BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) olmak üzere birçok ülke krize hiç girmedi. 

Türkiye 2009’da krize girse de hemen ardından çıkabildi! Yani ekonomisinin çarklarını (ödettiği bedelleri şimdilik bir kenara koyarak) bir şekilde döndürdü. 

Sonrasında ABD ve Avrupa ülkelerinde krizi atlatmak, ekonomiyi desteklemek için yapılan hamleler... 
Bu sefer de birçok ülkede borçlanma krizini gündeme getirdi. Süreç açık ve örtülü devlet iflaslarına neden oldu. 

AB’de yaşanan bu borçlanma krizine rağmen mesela Almanya süreçten etkilenmedi. Hatta sanayisel bakımdan görece güçlendi. 

Bu nedenle krizin dünya ekonomisinin çarklarının yavaşlattığından... 

Belli ülkeleri belli dönemlerde feci vurduğundan bahsedebiliriz. 

Ama asla toptan aynı şekilde yaşanan bir krizden bahsedemeyiz.

KAZIN AYAĞI ŞİMDİ BAŞKA

Toptan bir krizden değil ama... 

Krizi aşmak için hayata geçirilen politikaların krizin yansıyış biçimlerini değiştirdiğinden bahsedebiliriz.  

2013 yılından beri dünya başka bir hatta girdi.

Demir çelikten, petrole neredeyse tüm emtiaları fiyatları düştü.

Talep geriledi. 

ABD Merkez (FED) Bankası faiz oranlarını, kademeli olarak arttırmaya başladı. 

Söz konusu gelişmeler sonucu Brezilya, Türkiye gibi ülkelerin de içerisinde yer aldığı “gelişmekte olan piyasalar” zora düştü.

Dünya ekonomisinin yeni motoru oldukları var sayılan BRICS ülkelerinden ‘kötü’ sinyaller geliyor. Artık “emtia sat, ucuz faizden yüksek miktarda borçlan” prensibi üzerinden büyüyen ülkelerin küresel ekonomiyi yağlayan çarkı dönmüyor. Gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaret hacmine katkısı, 2015 yılında sıfır.

Söz konusu süreç içeride-dışarıda savaş ortamıyla birleşince Türkiye’yi zora sokuyor.  

Türkiye ekonomisinin de 2013 yılından beri temposu düşük. 

2013 yılandan beri işsizlik düzenli bir şekilde artıyor. 

En yüksek enflasyon sıralamasında Türkiye ilk 5’te...

Başbakan diyor ki... “Krize rağmen 6,5 milyon insanımıza o günden bugüne istihdam ve iş imkanı sağladık.” 

Hemen hatırlatalım: 6,5 milyon insana iş verildi ama bu sürede iş isteyen insan sayısı 7 milyondu. Bu nedenle 500 bin kişi açıkta, yani işsiz kaldı. 

Geçmişte kriz bu ülkenin üzerine yıkılarak çözüldü. 

Hatırlayınız! 2009 yılında, Dünya ekonomik krizi ülkemize uğrayınca, nasıl da işsizlik artmış emek ucuzlamıştı. 

İşçilerin toplu katliamlara uğradığı bir çalışma düzeni kurulmuştu.

Şimdi daha ağır bedeller ödetilmek üzere hükümet harekete geçti. 

Hükümetin yaptığı küçük pansumanlarla katlanılabilir olmayan ağır bedeller!

Vaziyetin daha ayrıntılı tartışması bir sonraki yazıya... 


 

Vaatler tamam da sorunlar büyük

Başbakan konuşmasında başarılarından bahsederken dedi ki...

“1 Kasım  öncesinde seçim meydanlarında verdiğimiz bütün vaatleri yüzde 100 ölçeğinde  tamamladık.”

Teknik olarak, üç ay içinde olacağı belirtilen 44 vaat için adım atıldı. 

Ama ya içerik?..

Örneğin asgari ücret. 

‘1300 lira olacak’ denildi. Sonra asgari geçim indirimi dahil edilerek 1300 oldu. Ücret 1200 liranın altında kaldı.  

‘Taşeron kalkacak’ denildi. 

Kamuda “özel sözleşmeli personel” adı altında yeni bir istihdam modeli yaratılacağı anlaşıldı.

5 yıl 10 yıl denilmeden asıl işi yapan taşeron işçilerin geçmişe dönük kıdem tazminatlarının iç edileceği öğrenildi.

25 yaşın altındaki 2.3 milyon kişinin GSS prim borçları silinecek. Böylece bir vaat daha yerine getirilmiş olacak. Lakin yüz binlerce 25 yaş üstü, iş bulamamış, mezunun prim borçları duruyor. 

Ve bu insanlar 31 Mart’tan sonra sağlık hizmetinden faydalanamayacak.

Vaatler teknik olarak tamam da sorunlar büyük! 


 

15 bin liralık borç oluyor 280 bin lira

Hükümet tarıma ilişkin, yemde ve gübrede KDV’yi kaldırma vaadini yerine getirdi. 

Seracılık yapan çiftçilere 16 Aralık 2015 - 31 Aralık 2016 tarihleri arasında 100 bin liraya kadar faizsiz kredi kullanabilme imkanı sunuldu.

Fakat pansuman yaraya merhem olmuyor işte. 

Üreticiler süt ineklerini kesime gönderdiler. 

Borç batağı iyice büyüdü.

Borç karşılığı köylünün arazileri bankalara geçti. 

Tarım arazilerinin satışını istediği gibi gerçekleştiremeyen bankalara ‘Varlık yönetim şirketleri’ kurma izni verildi. 

‘30 bin TL’ye alınmış bir traktörün 15 bin TL’sini ödeyen çiftçinin kalan 15 bin TL’lik borcu varlık yönetim şirketinde 280 bin TL oluyor.

Konuyu gündeme getiren CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal başbakana soruyor: “Varlık yönetim şirketleri özellikle bankaların ellerinde bulunan sorunlu alacakları hangi şartlarda artmaktadır.” 

Çiftçi için mesele KDV’nin çok ötesinde!

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...