26 Mart 2016 00:54

Olağan iktidarlar muktedir olmamalıdır

Olağan iktidarlar muktedir olmamalıdır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktidar siyasi bir olguyu ifade eden olgu ve kavramdır. İktidar genel seçim sonucuna göre belirli süre için yasama ve yürütme erki hakimiyetini elinde tutan geçici iradedir. Muktedir olmak ise her şeye kadir güçlü erki ifade eder. Demokrat Parti döneminde Devrin Başbakanı Adnan Menderes’in “İktidar olduk, ama muktedir olamadık” söylemi, istenilen tüm kararların mutlak serbestlik içinde alınamadığı ve/veya karar alınsa da uygulanamadığı mealinde tam da böyle bir farklılığı sergiliyordu. Sanırım, günümüz AKP iktidarının sıkıntısı da güçlü iktidar konumlarına rağmen aynı güç ve vüsatta henüz tüm alanlara muktedir olamamaları ile ilgidir.

İktidarlar neden zaman zaman aynı zamanda muktedir olmak isterler? Bu sorunun yanıtı, tersinden, şöyle bir soru ile verilebilir: İktidarın amacı ile devlet dokusunun organik yapısı ve toplumsal kurumlarının işleyişi arasında ne gibi nedenlerle ve hangi dönemlerde çatışma ortaya çıkabilir? Açıktır ki, devlet dokusu ya da devlet ruhu diyebileceğimiz toplumsal soyut sinir sistemi ve bu sistemin somut kaleleri niteliğindeki kurulu düzen ve kurumların işbaşındaki siyasi iktidarla çatışma hali iktidar-muktedir sorununu gündeme getirir. Bu gibi durumların toplumların akut geçiş veya dönüştürülmeye çalışıldığı aşamalarda ortaya çıktığı açıktır.

Siyasi iktidarlar, teoriye göre, toplumsal hizmetler için göreve gelir. Ancak, iktidar makamı güçlü karar ve uygulama yeri olarak, iktidara gelen siyasi erkin bu güç ve geniş yetkiyi toplumsal çıkar yanında bizzat kendi çıkarı için ya da sonucu toplumsal olabilmekle beraber toplumun kahir ekseriyetinin oyunu alamadan zor uygulayarak kullanma arzusu ortaya çıkabilir. Böylesi kriz dönemlerinde siyasi erkin başlatmaya niyetlendiği süreci frenleyebilecek karşıt erke gereksinme duyulur. Bundan dolayıdır ki, anayasa değişikliklerinde parlamentoda nitelikli çoğunluk aranır, hatta yeni anayasa yapılmasında genellikle “kurucu meclis” adı verilen geçici yetki ile donatılmış kuruluşlar göreve çağırılır.

Anayasa değişikliğine gidilmeden de siyasi iktidarların muktedir olmaya yeltendikleri dönemlerde en önemli basamakları yargı erki ve eğitim kurumlarıdır. Siyasi iktidarı muktedir kılmamayı amaçlayan “kuvvetler ayırımı” kuralına uyulması, salt ulusu değil, bizzat siyasi erki de selamete kavuşturur. Siyasi erk ulusal çıkarları gözetirken, siyasi iktidarın bazı hukuksuz eylemlerini de gözetip perdelemek isteyebilir. Ya da siyasi erk toplumsal model üzerinde değişiklik yapma arzusunu uygulamaya koymaya çalışabilir. Uzun erimli toplumsal amaç ve patikasını kısa erimli siyasi fırsat sağlayacak şekilde değiştirmeyi amaçlarken siyasi erk atanmışlar olarak nitelediği kamusal kurumlarla çatışmaya girerek oyun esnasında oyunun kurallarını değiştirmeye yeltenebilir. İşte böylesi siyasi-toplumsal kriz dönemlerinde toplumun en önemli garantisi bağımsız yargı erkidir. 

Bağımsız yargı erki, siyasi güce karşı vatandaşın haklarını koruma işlevini yerine getirir. Yargı erkinin atama, tayin ve terfi vb. gibi siyasi yönlendirmelerle güçlü siyasi erke karşı vatandaşın haklarını koruyamama durumuna düşürülmesi hem demokrasiyi zaafa uğratır hem de toplumun geleceğini tehlikeye atar. Siyasi erkin karşısında toplumun geleceğini güvenceye alması gereken diğer bir kurum da eğitim kurumlarıdır. Eğitim kurumları ulusal çınarın uzun erimdeki gelişme ve serpilme raylarıdır. Toplumların ve nesillerin büyük bir yarış içinde olduğu günümüz dünyasında geleceğe uzanış mantığı üzerine kurulu olması gereken eğitim politikaları geçmişin kalıntılarının yeniden canlandırılması üzerine değil, ileriye bakışın aydınlığı üzerine inşa edilmelidir.

Siyasi erkin muktedir olmaması toplumun olduğu kadar, bizzat siyasi kadronun da etik ve hukuksal güvencesidir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...