25 Mart 2016 01:00

Masum olmayan kahramanlar

Masum olmayan kahramanlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kahramanlık müessesesi bir süredir eskisi kadar kolay çözüm üretemiyor, malum. Artık teker teker gelmiyorlar. Rakip çizgi roman ve yapım şirketi Marvel’ın ekibi, Yenilmezler adıyla birkaç filmdir bir arada dolaşıyor, Demir Adam, Kaptan Amerika, Thor, Hulk birbirlerinin filmlerine girip çıkıyor. DC çizgi romanın Batman ile Superman’i ilk kez bir filmde bir araya gelerek, aynı şirketin diğer kahramanlarıyla oluşturdukları Adalet Birliğinin sinema perdesine transferini müjdeliyor. Batman, Superman, Wonder Woman’ın ilerleyen filmlerde Aquaman, Cyborg, Flash’ı da yanlarına alıp ekibi toplayacağı şimdiden duyuruldu, Ben Affleck’in Batman’ine üç film daha çekme planı da cabası. Yan yana gelmek yetmiyor, birbirlerine de giriyorlar ki tam olsun. Mayısta Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı filmi, Marvel içi kavgayı konu alacak, Kaptan Amerika ile Demir Adam etrafında kümelenen kahramanları karşı karşıya getirecek. Burada da Batman’la Superman birbirini çekemiyor.
Yarasa Adam’ın yer aldığı son üçleme, kafası karışık süper kahramanın kendini ve her şeyi sorguladığı “felsefi” bir uyarlama olmuştu. Joker’i oynayan Heath Ledger’ın müthiş performansının da katkısıyla, karizmatik Batman epeyce taraftar toplamış olmalı. Superman eskiden beri daha çocuksu ve basit kahramanlıkların adamı oldu. Bundan böyle birlikte, daha geniş bir hayali evrende akrobatik dövüşlere girecekler. Bu film yüksek gökdelenlerle dolu hayali şehirler Gotham ile Metropolis arasında geçiyor (Hani filmin sponsorlarından THY’nin ilginç reklam kampanyasında uçtuğunu duyurduğu şehirler). Filmin en büyük numarası bu neredeyse, karanlık, büyük, görkemli yeni evren tasarımı (Pek tutmayan ilk Superman filmi Çelik Adam’la başlamıştı aslında), üstüne bol efekt, bol dövüş, boş içerik.
Aynı yönetmen ve başrol oyunculu Çelik Adam’da, Superman, Zod ile karşılaşmış ve dövüşürken Metropolis’i epey yıkmıştı. Batman ve Superman: Adaletin Şafağı, bunun tartışmasıyla başlar. Superman kendini ne sanıyor, gibilerinden. Batman, Superman’e bilenmiş, Superman da Batman’i gözüne kestirmiştir, ötekinin durdurulmasını ister. Superman filmlerinin geleneksel kötü adamı Lex Luthor ise, Batman’in ezeli düşmanı Joker’e benzer, psikopat bakışları, gülüşüyle. Bir plan yapar, ikisini karşı karşıya getirir, “Tarihin en büyük gladyatör dövüşü” böylece sahneye konur. Filmin adında ve ilk kısmında iddia edildiği gibi kahramanlar birbiriyle dövüşmeye tam başlayacak gibi olur, barışıverirler. Kahramanlık, kurtarıcılık gibi mefhumlara dair sorgulanan ne varsa unutulur, bu sefer ikisi beraber başkalarına karşı dövüşmeye başlar. Wonder Woman’ı doğru dürüst tanımayız, ama o da dövüşe gelir. Cenazeyle başlayan film, cenazeyle biter.
Olay örgüsünün zayıflığı bir yana, tartışıyor gibi yaptığı Superman iyi mi, kötü mü gibi meselelerle ilgisiz olduğunu çabuk belli ediyor. “Amerika’daki en eski yalan” diyor Lex, “Gücün masum olabileceğidir”. Güç yerine “iktidar” diye de düşünün, yanlış olmaz. Hiçbir kurtarıcı masum değil. Süper kahramanları birçok insan çok seviyor, özellikle kendi şehirlerinde, ama ortalığı yıkıp duruyorlar da. İyi mi kötü mü, denetlenmeli mi diye tartışılmaya başladığı anda büyü bozuluyor, “Devlet şunu durdursun” noktasına geliniveriyor. Bu filmde o konu açıldığı gibi kapanıyor (Demir Adam’la Kaptan Amerika’nın kurtarıcının hesap verip vermeyeceği sorununda nasıl birbirine düşeceğini göreceğiz). Gönüllerin kahramanı bir kurtarıcı olmakla, vatan haini terörist olmak arasında belki gözle bile görülemeyecek bir çizgi var ve her kahraman, bir o bir bu tarafa düşüyor. Masum değiller de ne oluyor? Film yine onların tepişmesi üstüne.
Süper kahraman filmleri, Amerikancılıkları saklı olmasa da (Wonder Woman’a çizgi romandaki gibi Amerikan bayrağından kostüm yapmamışlar mesela, Amazonluğu daha belirgin) ırklar karşısında genellikle nötr olur. Ama 300 Spartalı’dan beri kötü adamlarını vahşi esmerler olarak göstermeyi seven Yönetmen Zack Snyder, burada da, Afrika sahneleri bir yana, bilhassa Batman’in ana babasını sakallı bir göçmen olduğu her halinden belli birine öldürtmüş. Göçmen düşmanlığı bahsinde en son ihtiyacımız olan şey, kötülükten yabancıyı sorumlu tutmak oysa. Hele, zırhlı patronla uçan uzaylı, koca şehirleri yıkarken bile kıçlarında tayt var diye iyi adam sayılırken...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa