24 Mart 2016 00:55

Terör tanımının genişletilmesi (1)

Terör tanımının genişletilmesi (1)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2006 yılında Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Finlandiyalı Profesör Martin Scheinin Türkiye’de incelemelerde bulunmuştu. Raportör, ilk raporunu BM İnsan Hakları Komisyonuna sunmuş ve rapor, Komisyonun 62. oturumunda görüşülmüştü. Terör tanımı konusu şöyle yer almaktaydı raporda:
-Özel Raportörün, yetkililer, teröre ilişkin suçlardan mahkum olan ya da bu sebeple suçlanan kişiler ve sivil toplum aktörleriyle toplantılarına dayanarak, terörü belli suç eylemlerine ithafta bulunarak değil amacı ya da hedeflerine dayanarak tanımlayan 1991 Terörle Mücadele Yasası’nın 1. maddesindeki terör tanımının belirsiz ve geniş koşullarda biçimlendiğini gözlemlemiştir. Bu sebeple, söz konusu tanım, olağanüstü durumlarda bile ihlale izin vermeyen bir hüküm olan Sivil ve Siyasi Haklar Uluslararası Anlaşması’nın (ICCPR) 15. maddesinde tanımlandığı şekliyle yasallık ilkesine ilişkin kaygıları arttırmaktadır. Terörün bu tanımı, yasanın diğer hükümlerine uygun olarak uygulandığında, “terör”ün uluslararası anlamının kapsadığı amaçlara katkıda bulunması açısından, kişilere karşı ölümcül ya da ağır şiddet eylemleri ya da rehin alma gibi ilgili kişinin, kişisel olarak, tanımlanan hiçbir terör eylemiyle bağlantısının olmadığı durumlarda kovuşturma ve ikna ile sonuçlanabilir. Ayrıca, 1991 Terörle Mücadele Yasası’nın, terörle mücadelede uluslararası sözleşmelerin gerekliliklerine göre güncellenmediği görülmektedir. Söz konusu sözleşmelerde tanımlandığı biçimiyle uluslararası terörün tüm biçimleri, ülke içi ihtiyaçlara göre farklı bir zamanda hazırlanan yasanın 1. maddesinde yer almamaktadır(…)
(…)Türkiye’de, “terörist” teriminin, çok sayıda kişi, bu kişilerin kuruluşları ve faaliyetlerine atıf yapmak için kullanılmaya devam ettiğini gözlemlemiştir. Özel Raportör, yasallık ilkesine ilişkin kaygıların artması dışında, “terör” ve “terörist” terimlerinin ayrımsız kullanılmasının terörle mücadelenin etkililiğinin zayıflatılması riskini yaratacağı konusunda uyarmıştır. Daha da ötesi, Özel Raportör, hangi kuruluşlarının terörist olarak sınıflandırıldığı, sınıflandırma prosedürü ve böyle bir sınıflandırmanın sonuçları konusunda şeffaflığın olmadığını bildirmiştir. 
Gerek otoritelerle gerek sivil toplum aktörleriyle yapılan toplantılarda tartışılan diğer konu da terörle mücadele alanında, 1991 Terörle Mücadele Yasası’nın yerine geçecek yeni bir mevzuatın gerekli olup olmadığı konusu olmuştur. Birçok kişi, 2004 Ceza Kanunu başta olmak üzere, mevcut mevzuatın terör eylemlerinin faillerini cezalandırılmasına yönelik yeterli hükmü içerdiğini ve başarılı bir şekilde terörle mücadele ettiğini düşünmektedir. Ancak otoritelerin bazıları, teröre karşı ayrı bir yasaya gereksinim duyulduğunu belirtmişlerdir. Raportörün “tavsiyeler”i şöyleydi:
-Terörün tanımı
(a) Terör suçlarının tanımı, hangi suçların terör eylemlerini oluşturduğunun tam olarak tanımlanması ve bu suçları ölüm ya da kişilere karşı ağır şiddet eylemleri ve rehin alma ile sınırlanmasını içeren ICCPR’nin 15. maddesince istenen yasallık ilkesi başta olmak üzere uluslararası norm ve standartlara uygun hale getirilmelidir. (Terörün tanımına ilişkin daha ayrıntılı bilgi için E/CN.4/2006/98, parag. 26-50’ye bakınız).
(b) Bizzat terör suçlarını oluşturan fiillerin ötesinde, “Terör”ün ayrıca tanımlanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.  
(c) Teröre karşı yeni mevzuat hazırlanırken, terörün ortadan kaldırılmasına ilişkin uluslararası sözleşmeler dikkatlice göz önüne alınmalıdır. 
(d) Olası yasal değişikliklere ilişkin olarak, Özel Raportör, Meclisteki tartışmalardan önce ve tartışmalar sırasında daha fazla diyalog içinde olunmasını önermektedir. Özel Raportör, demokraside temel hak ve özgürlüklere ilişkin taslak mevzuatın, açık ve şeffaf olarak tartışılması gerektiğini ve sivil toplumun söz konusu tartışmaların her düzeyine tam olarak dahil olması gerektiğini vurgulamaktadır. 
(e) Terör suçlarıyla bağlantılı bazı kuruluşları terörist kuruluş olarak sınıflandırma gereksinimi devam ettiği takdirde, ters yasal sonuçlarıyla birlikte, prosedür şeffaf ve tarafsız olmalı ve kuruluşlar bağımsız bir adli organa başvurabilmelidir. 
(f) Özel Raportör, terörle mücadele dışında başka amaçlar için üyelik, yardım ve yataklık suçlarının ve kimi zaman yetkililerin atıfta bulunduğu “düşünce suçları”nın istismar edilmesine karşı, hangi fiillerin terör suçu kapsamına girdiğinin açıkça ve tam olarak tanımlanması gerektiği kanaatindedir. (ihop.org.tr/dosya/ceviri/ms_tr.doc).

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa