18 Mart 2016 01:00

Ne kadar uzak?

Ne kadar uzak?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yardım ekibi, terk edilmiş bir eve varır. İpe ihtiyaçları vardır ve burada bulabilecekleri söylenmiştir. Evin damı havaya uçurulmuştur. Deneyimli olan, komşular tarafından yapıldığını tahmin eder. Evden gidenler savaş bitince dönmesin diye. Savaştan önce farklı dinlerden, milletlerden insanların evlenmesinin, bir arada yaşamanın normal olduğunu anlatır. Şimdi, komşular birbirine düşmandır.
Mükemmel Bir Gün, ’90’ların ortasında eski Yugoslavya topraklarında geçen bir film. Buraya çok mu uzak? Diyarbakır-İstanbul arası kadar değil, aslında Ankara ile Konya kadar bile değil. Ama her gün tanıdıkları tanımadıkları birilerinin ölmesine belki de “alışmış” insanlar onlar. İçecek suya ulaşmaları kolay değil, kirletilmiş kuyular, tankerle su satan simsarlar... Yine de mümkün. Bölgede Birleşmiş Milletler askerleri, yardım görevlileri var, hukuk tam işlemese de insanlar hepten ölüme terk edilmiş değiller. Filmde anlatılan düşmanlık ve yıkım bir yandan “böyle olmasın” dedirtiyor, bir yandan da içecek suları var ya, “Bizde bu kadarı bile olmuyor”...
Güneşli Pazartesiler filmiyle bilinen İspanyol Yönetmen Fernando León de Aranoa’nın yeni filmi Mükemmel Bir Gün, 1995’te “Balkanlarda bir yerde”, bir grup uluslararası yardım kurumu çalışanının bir gününü konu alır. Savaşın sonu yaklaşmış, yardım görevlileri ağır çatışma koşullarında yaptıkları işlerini, belirsizlik ve bürokratik karmaşa günlerinde sürdürmeye, savaş mağduru halkın yaşama koşullarını bir nebze daha insanileştirmeye çalışır. Savaşa ve sebeplerine dair derin tartışmalardan uzak, daha insani duygulara hitap eden film, her şeye rağmen hayata devam edebilen insanlığa dair denebilir.
Olaylar, bir kuyuya atılmış iri bir cesetle başlar. Yardım çalışanlarının cesedi çıkarıp suyu temizlemesi gerekir ama bunun için halat lazımdır. Açık bakkallarda arar, kasaba kasaba dolaşır, bir türlü bulamazlar. Bu arada yollarda mayın tehlikeleriyle, arama noktalarıyla, bürokratik engellerle karşılaşacaklardır. Evden çok uzakta, birbirlerinden başka kimsesi olmayan kahramanlardır bunlar. Savaş koşullarında çalışmaktan sertleşmiş, yabancılaşmış, neşelerini de korumuşlardır. Çıkan sorunlara çözüm üretmeye çalışırken eski sevgililer falan karşılaşır. Hayat kaldığı yerden devam eder.
Daha savaşla ilgili bir film izlemeden, ceset görmeden içi kararmış seyircileriz biz. Mükemmel Bir Gün, daha fazla iç karartan bir film sayılmaz. Tersine, çok belli etmese de bir yerlerde umut gizli filmde, yaşama sarılma saklı. Hikayesinde özel bir şey pek yok, birçok bakımdan da oldukça yüzeysel. Güneşli Pazartesiler, işsizliğe dair hüzünlü bir şarkı gibiydi, o yoğun duygudan bu film de biraz nasibini almış. Ama orada anlatılanın arkasındaki meseleye, kapitalizme dair ince ince işlenmiş ne çok hikaye vardı. Bununla kıyas götürmez. Düşündürüyor işte gene de: ne kadar uzak, o da hayatta kalırsak...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...