17 Mart 2016 00:35

Herkesin terörist olma hali

Herkesin terörist olma hali

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eleştiren ve itiraz eden herkes terörist olabilir.
Peki hangi siyasi rejimlerde olur bu?
Otokratik rejimlerde olur. Totaliter rejimlerde olur.
Türkiye’deki rejimin ivmesi eski Türkiye’ye çoktan dönmüş vaziyette.
Biçimi değişik oldu. Eski Türkiye’ye özlem duyanlar olabilir. Bizim itirazımız vardı eski Türkiye’ye. Bunu da her fırsatta dile getiriyorduk.
Yeni Türkiye demeye başladılar. Bizim yeni Türkiye’den anladığımız özellikle AB süreci denilen aralık 1999 sonrası Türkiye’nin genel yönelimlerinin demokrasiye doğru olduğu dönemle ilgiliydi. Önümüzde dikta rejimlerinden -AB’nin de büyük etkisiyle- demokrasiye yönelmiş ülke örnekleri vardı. İspanya, Portekiz,Yunanistan’ın demokrasiye geçiş süreçleri…
Türkiye rejiminde de bu tür bir değişim olabilirdi.
Şahsen benim Erbakan hareketi ile  ilgili (milli görüş hareketiyle ilgili) ön yargılarım yoktu. Ama örneğin köken olarak o hareketten gelen AK Parti kadrolarının AB sürecine uyum sağlayacakları ve Ecevit’ten sonra süreci daha da ilerleteceklerini de beklemiyordum. Yanıldım, süreci ilerlettiler ve ekim 2005 tarihinde katılım müzakerelerini başlattılar. Bu bütün bir Türkiye toplumu için olumlu bir gelişme olabilirdi. Fakat AK Parti hükümetleri değişik zamanlarda geriye doğru adımlar atmaya başladılar. Arada bir olumlu icraatları olsa da hak ve özgürlüklerde gerilemeler yaşanıyordu.
Söz gelimi Terörle Mücadele Kanunu’nda 2006’da hak ve özgürlükleri geriye doru götüren değişiklik yaptılar. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda 2007 yılında silah kullanma yetkisiyle ilgili yine olumsuz düzenleme yaptılar.
Fakat 2013 ve 2014 yıllarında ve 2015 iç güvenlik paketinde Türkiye’nin demokrasiye doğru genel yönelimini yavaşlatan, durduran ve en nihayet geriye doğru götüren, demokrasi rayından çıkma çizgisine getiren adımlar attılar. Arada bir demokratikleşme paketi gibi tekil  olumlu değişiklikleri de yaptılar, söylemek lazım. Fakat hakim karakter baskı yasaları ve uygulamaları oldu. Özellikle 2013 Gezi direnişi ve 17/25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları AK Parti politikalarında radikal değişiklikleri gündeme getirdi.
Mecliste çoğunluğu kazandıkça kriminal olaylardan aklanma sonucu çıkarmaya başladı AK Parti. Halbuki bu ikisi farklıydı. Hukuk, yargı ikinci plana itildi. Hukukun yargısı, yerini sandığın yargısına bıraktı. Öyle olunca da güçler ayrılığı ilkesi yerini yasama, yürütme ve yargının birliği ilkesine bıraktı.
Başkan, daha başkan olmadan, sandıktan çıkmanın verdiği güçle, yargıda bulunuyor, yürütmenin, yasamanın, yargının yerine geçebiliyordu. Devlet kadroları aportta bekler hale geldiler. Başkanın her sözü kanun emri olarak algılanır olmaya başladı.
Başkan şimdi de adeta, “Ya bizdensin, benim gibi düşünürsün ya da teröristsin” demeye başladı..
Çok yaygın bir biçimde AK Parti basınında, medyasında, kadrolarında ve yakın STK’lerde AK Partiye yönelen her eleştiri ve itiraz darbecilikle itham edilir oldu. Şimdilerde de teröristlikle suçlanabilir, eleştirenler ve itiraz edenler. Onlara göre, Gezi darbeye teşebbüstü, 17/25 aralık suçüstü halleri, darbe teşebbüsleriydi, MİT TIR’ları kararları, operasyonları ve haberleri de hem darbe teşebbüsleriydi hem de casusluk faaliyetleriydi. Bir Cerattepe/Artvinliler kalmıştı, onların mitingleri, yürüyüşleri de darbe teşebbüsü olarak ve belki de terörist eylem olarak nitelenecek.
Bu olanlar, sistemdeki yapısal sorunlara işaret ediyor. “Milli iradeci devlet anlayışı” (Ben genel oyu, milli iradeyi temel kabul ediyorum) güçler ayrılığını reddediyor.
Otokrat anlayış yerleşiyor. Lider tartışılamaz, sorgulanamaz, eleştirilemez muamelesi görüyor. Yargı liderin ya da hükümetin anlık, günlük değerlendirmelerine göre hazır ola geçiyorsa bitmiş demektir. Hukukun üstünlüğü, demokrasi ilkesi rafa kaldırılmış demektir. Hukuk yerine liderin ya da hükümetin keyfi eğilim, istek ve kararları yürürlüktedir demektir. Belirtilen durumda eskiden milli güvenlik kurulunun olduğu yerde şimdi özel bir kişinin, başkanın oturuyor olması durumu değiştirmiyor. Format değişiyor.
22 yıl önce Marc Gale, raporunda yazmıştı. Ona göre, Türkiye’deki bütün kurumlar formel yapılar halindeydi. Tek bir ideolojiye hizmet ederlerdi. Yasama, yargı, yürütme, üniversiteler, basın vb…
Bugüne nasıl uyarlanabilir bu değerlendirme?
İkame tamamlanmış mıdır? Eleştiren ve itiraz eden herkes teröristtir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...