11 Mart 2016 00:53

Yandaşlık değil, B şıkkı

Yandaşlık değil, B şıkkı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Serinin son romanını iki filme bölerek sinemaya uyarlamak Harry Potter ile başlamıştı, ergen edebiyatı uyarlamaları Alacakaranlık ve Açlık Oyunları ile sürdü. Uyumsuz serisi de yine genç yetişkin diye adlandırılan okur kitlesi için bir distopik bilim kurgu. Manidar isimli Yandaş, serinin üçüncü filmi, ikiye bölünmüş kitabın ilk bölümü. Bu sebepten sonu olmayan filmlerden. Uyumsuz’un kurduğu dünya, öncesi bilinmeyen bir savaşın sonrasına ait bir dünya. Chicago şehrinde, barışı korumak gerekçesiyle katı kurallarla hiziplere bölünmüş (“grup” diye çevrilmiş) militarist bir toplum inşa edilmiş. Teknolojisi bizden geri bu gelecekteki toplumun bölünüşü, karakter özelliklerine göre düzenlenmiş. Belli yaşa gelen herkes, Bilgelik, Dürüstlük, Dostluk, Cesurluk ve Fedakarlık gruplarından birini seçiyormuş (yüzde 95, ailelerinin gruplarında kalarak). Birbiriyle pek iyi geçinmeyen, sınırlarla ayrılmış gruplar, kendi özellikleri dışındaki yanları da gelişmemiş insanlardan oluşuyormuş. Seçmeden önce hangisine yatkın olduklarını gösteren teste giriliyormuş. Hikayenin kahramanı Tris bu testte her gruba uygun, yani “uyumsuz” çıkınca isyan etmiş, bu arada yönetimde de darbe olunca ortalık karışmıştı. Kısaca, ikinci filmin sonunda bütün bu gruplara bölünmüş şehir yapısının dışarıdakilerin bir deneyi olduğu ortaya çıkmış, zalim yöneticiler bertaraf edilmiş, kahramanlar hakkında bir şey bilmedikleri duvarın ötesine doğru yola düşmüştü. 

Yandaş, tam burada başlıyor. Öğreniyoruz ki, deney, gezegeni mahveden savaşta insanlıktan çıkan, genetiği bozulan insanlığın yeniden insanlaşabileceğini umarak yapılmıştır. Tris, en uyumsuz olarak safkan sayılır, kalanlar “hasarlı”. Zihniyetten de belli olduğu üzere, duvarın ötesinde de sınıfsız özgür bir toplum yoktur, süslü üniformaları ve güler yüzlerine rağmen, genetikle oynamak ve çocukları ailelerinden ayırmak dahil zulmünü saklayan bir iktidar vardır. Her yerde bir “lider” vardır mutlaka, nedense bütün işler onun keyfi kararlarına havale edilmiştir, ama hâlâ çok demokratik bir dünya olduğuna inanırlar, hatta duvarın iki tarafında da bu ne isterse yapan liderlik kurumu kimseyi rahatsız etmez de, liderleri değiştirmekten başka çare düşünmezler. Bu film, finalin ilk yarısı olduğundan pek bir şey olduğu söylenemez, sadece duvarın ötesine dair filmin başında bir umut varken, oradaki dünyanın da sandıkları gibi bir yer olmadığı ortaya çıkar. Kahramanlar da memlekete dönüp orada işleri düzeltmeye karar verir. 
Kağıt üstünde fena bir bilim kurgu hikayesi değilmiş gibi duruyor Uyumsuz, genel olarak da öyle, bu sonun başlangıcı kısmı Yandaş’la da. Romanı herhalde ergen edebiyatının diğer popüler örneklerinden bir miktar daha niteliklidir. Katı kurallarla yönetilen toplumlarda yapmak istediği şeyi yapamayan kahramanların isyanı, Açlık Oyunları ya da diğerlerinde olduğu gibi, burada da izleyicide uyandırdığı duygular bakımından kıymetli, anlamlı, güzel. Artık sona yaklaşırken bir şeylerin açığa çıkmasını beklemek seyircinin hakkıdır, ama burada cevaptan çok yeni sorularla işler karmaşıklaşıyor. 

En kötüsü de, Açlık Oyunları’nın isyankarları zalim yöneticilerle eşitleyen (Kendinden başka bir şey düşünmeyen ve yanlışlıkla isyana dahil olan kahramanı hariç) finalindeki gibi, manasız ve kendini inkar eden bir sona varma ihtimali can sıkıcı. Bu filmde, sınıflar değilse de toplumun bölündüğü hizipler ortadan kalkıyor ama yerine gelen, eskiyi bile daha bilge ve şefkatli gösteren düzensiz ve cani bir intikamcılık. Zaten herkesin esas derdi anası, babası, kendi kişisel meselesinden ibaret olunca, başka türlüsü pek mümkün değil. İlk soru, yani insanların dünyayı ve birbirini yok etmesinin nasıl önleneceği, hâlâ güncel. Cevap yandaşlık olmasa gerek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa