04 Mart 2016 00:57

Sınıf olarak hareket etmek!

Sınıf olarak hareket etmek!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugünlerde Renault (Reno) işçileri yeniden işçi hareketinin gündemine gelmiş durumdalar. Ek zam ve sendikal haklar talebine patronun verdiği yanıt, işçi önderlerinin de içinde bulunduğu işçileri işten atmak oldu. Buna karşı Reno işçilerinin verdiği ilk yanıt ise işi durdurmak oldu. Açıkçası sermaye ile emek bir kez daha karşı karşıya gelmiş durumda. Reno patronlarının arkasında metal patronlarının örgütü MESS duruyor, onun ardında da bütün bir büyük sermaye ve büyük sermayenin kolektif örgütü devlet duruyor. Amaçları Reno işçilerini ezerek işçi sınıfının diğer kesimlerinin de hareketlenerek mücadeleye atılmasını engellemek.

Şimdi Reno işçilerinin ve tüm işçi sınıfının önünde sermayenin ve devletin bu saldırısını püskürtme görevi duruyor. Bu saldırı püskürtülebilir mi, püskürtülebilecekse bunun yolu nereden geçiyor? Reno işçileri ek zam talebi ile harekete geçtiklerinde özellikle metal iş kolunda bazı fabrikalar ve işyerleri de benzeri taleplerle harekete geçmişti. Şimdi de dayanışma ve mücadele çağrıları yaygınlaşıyor, Reno işçilerini yalnız bırakmama eğilimleri yükseliyor. Dayanışma kuşkusuz önemli. Ancak daha da önemli bir gerçek var. Ek zam, ücretlerin yükseltilmesi ve sendikal demokrasi talebi tüm işçilerin talebi ve işçi sınıfının geniş kesimlerinin bu talepler uğruna birlikte mücadelelerini geliştirmeleri büyük bir önem taşıyor.

Yani Reno işçilerinin öne sürdükleri talepler tüm işçi sınıfının talepleri ve işçilerin bu talepler etrafında birleşik bir mücadeleyi sıkıca örmeyi başarmaları gerekiyor. Bu aslında işlerin karşısına ne yaptığını bilen, işçilere karşı planlar ve hesaplar yapan sermaye sınıfına karşı, işçi sınıfının da bilinçli bir sınıf olma, birleşik bir sınıf olarak hareket etme, kendi istek ve taleplerini sermayeye kabul ettirme mücadelesinin yükselmesi, bilinçli bir sınıf olarak hareket etme yeteneğini kazanması demek. Sermayeye karşı mücadelelerinde işçilerin en önemli silahı birliklerini kurmak ve geliştirmek. Sermaye saldırısı püskürtülecekse böyle püskürtülecek. Üstelik bugün işçilerin kıdem tazminatının gasbedilmesi, kiralık işçilik, esnek çalışma ve taşeronlaştırma, 657’deki iş güvencesinin kaldırılması saldırıları gibi genel saldırılarla karşı karşıyalar ve bu ortak mücadeleyi daha da zorunlu kılıyor. 

Sermayeye karşı mücadelelerinde işçiler genellikle yalnızdırlar ve kendi güçlerine güvenmek zorundadırlar. Ancak bugün ülkede işçilerin sermayeye karşı mücadelesinden farklı nitelikte olan bir mücadele de sürüyor. Bu mücadele başta Kürt halkı olmak üzere, şimdilik zayıf olsa da halkın hareketlenmiş kesimlerinin siyasi demokrasi için mücadeleleridir. Siyasi demokrasinin kazanılması işçileri kendi mücadelelerini daha elverişli politik koşullarda yürütebilmeleri için doğrudan doğruya ilgilendiriyor. Örgütlenme ve sendika seçme özgürlüğü, sendikal demokrasinin sağlanması sorunu, işçilerin politik yaşama özgürce katılmaları sorunu doğrudan siyasal demokrasinin sorunudur. Ülkede demokratik hak ve özgürlükler ne kadar köklü, sağlam ve yaygın olursa, işçi hareketi de daha sağlam bir zeminde gelişme olanağına kavuşmuş olacaktır.  

Ülkede siyasi demokrasinin bugüne kadar kazanılamamış olmasının temel nedeni, işçi ve emekçi hareketinin politik olarak zayıf gelişmişlik derecesinde yatmaktadır. İşçi sınıfı hareketi halk hareketinin omurgası olabilir, başta Kürt halkı olmak üzere tüm emekçi halkın siyasi demokrasi taleplerine sahip çıkabilirse, hem işçi ve emekçi halkın birliğini, birlikte mücadelesini güvence altına alacak, hem de siyasi demokrasinin işçi-emekçi mücadelesi ile kazanılarak daha da ileriye gitmenin, sermayenin ücretli köleliğinden kurtulmanın koşullarını olgunlaştırmış olacaktır. İşçi sınıfının sadece iş ve ekmek değil, özgürlük mücadelesinin de önderi olması başka türlü nasıl sağlanabilir ki?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...