26 Şubat 2016 00:52

Manidar hile

Manidar hile

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hollywood’da, bir zamanların yıldız oyuncularının karizmasını kırpıp kırpıp yeni filmlere katmak gibi bir gelenek var. Biraz gerilim, biraz gizem, bazen komedi, ama her zaman kibir, çok bilmişlik, afralar, tafralar, erkeklik halleri... Konu ya da başka unsurlar kahramanın havası kadar önemli değildir yani. Böyle filmler, yarım asırlık sinema kariyerlerinin üstüne yeni başarılı performanslar eklemek için değil, herhalde buna gerek olmadığı varsayılarak, cepten yemeye yönelir. Zaten bilinen, sevilen, hafızalarda kalan oyunculukları görmesek de, ah o bakışlar, o duruşlar, birkaç tumturaklı laf özdeşleşmeyi sağlamaya yeter nasıl olsa. 

Hesaplaşma, böyle kolay bir yolla seyirci çekmeyi deneyen bir film. Zayıf denebilecek bir konusu var, biraz fazla yapay bir gerilimin peşinde. Atmosferi baştan sona gergin, özellikle dramatik müzik, karanlık görüntü, çatık kaşlı oyunculuklarla kurulan. Ne yerlerde sürünüyor, ne dikkat çekici bir numarası var. 

Konusunu anlatmak bazen filmleri olduğundan ilginç gösterir. Bu da öyle. Genç Avukat Ben, ciddi, hırslı, tuttuğunu koparan, sonra çıtayı biraz daha yükselten cinsten biridir. Doktor eşiyle üstlerine bir ağırlık çökmüş, diyalogsuz bir hayatları vardır. Eski sevgilisi Emily ortaya çıkar, ama bu kahramanların hayatına ya da filme bir heyecan getirmez pek. Gerginliği artırır. Emily büyük bir ilaç şirketinin CEO’su Anthony Hopkins ile birliktedir ve Ben’e ilaç deneylerinde yapılan hilenin belgelerini verir. Ben de büyük paralarla iş yapan bir hukuk firmasında çalışmaktadır ve zenginlerde görülen umursamazlığa sahip patronu Al Pacino’ya meseleyi taşır. Dava, olan bitenin sadece bir kısmıdır. Ben ile Emily, kadının kimsenin bilmediği evinde ilişkiye başlar. Peşlerine siyah giyinen psikopat görünümlü biri düşer. Emily kaçırılır. Anthony Hopkins fidyeyi vermeye gidip orada birini döver. Başka bir sürü olay daha olur, hepsi de, başka başka filmlerden parçalarmış da yanlışlıkla kurgulanmış gibidirler. 

Sonunda, kimin kimle dost, kimle düşman olduğuna dair birtakım sürprizler de ortaya çıkar. Ama, bir filmin sürprizsiz, beklenebilir şekilde ilerlemesi onu ille de kötü bir film yapmıyorsa, tersi, örneğine daha da sık rastlanan bir doğrudur. Yani, beklenmedik gelişmeler filmleri orijinal ya da ilginç kılmaya yetmez. Buradaki eklektizmden dolayı, sürprizlerden değil tuhaflıklardan bahsedilebilir daha ziyade. 
Hesaplaşma’nın orijinal adı Misconduct, hile ya da suistimal gibi bir manaya geliyor. Esasen hukukun uygulanışıyla ilgili anlamını kastetse de, filmde hile çok. Avukat, ilaç şirketi, zengin adamla sevgili olan kadın hep hilebazlar. Sağlık ya da adalet gibi herkese lazım hakları gasbeden ve bu hilelerle zenginleşen, meşhur olan, yükselen kahramanlarıyla toplumsal bir laf edecekmiş gibi duruyor. Ama tam bizdeki ismindeki gibi, psikolojik sorunları olan birilerinin dandik kişisel hesaplaşmasından başka bir şeye dönüşmüyor. Hilesi burada.

Filmde isim de vererek yapılan iki alıntı, meydan okuyan onca kibirli laftan farklı oluşuyla dikkat çekiyor. Biri Shakespeare’den “saygınlık” hakkında, bu hilebaz sınıfa dair: “Saygınlık içi boş bir intibadır. Çoğunlukla layık olmadan alınır ve hak etmeden kaybedilir.” Diğeri, “Fazla ileri gitmek, yeterince ileri gitmemekten iyidir” diyor. Stalin’e, yani bu hilebaz sınıfın en çok korktuğu, en çok kötülediği isimlerden birine mal ediliyor. Böyle bir sözü bağlamından uzakta yorumlamak mümkün değil ama malum, bağlamından koparmak da kapitalizmin sık başvurduğu hilelerdendir. Filmin geri kalanından daha manidar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...