21 Şubat 2016 00:55

Aslolan devlettir (öyle midir?)

Aslolan devlettir  (öyle midir?)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Düşünüyorum.

“Düşünme; devlet düşünür ve herkes için düşünür. Diyeceğim, sen sen ol düşünme, devletin düşüncesini haykır, yankılandır, günde beş vakit de olsa cümle alemi devlet düşüncesine katılmaya çağır, hayırlara vesile ol.”

Yine de düşünüyorum.

“Yine de düşünüyorsan demektir ki; inançsızsın, milli değilsin, aydınlık değilsin. Ruhunu şeytana kaptırmış, fikirde sapık, amaçta karanlık, her tür cismani ve ruhi ızdıraba layık bir fanisin”

Düşünüyorum çünkü varım.

“Sen yoksun, devlet var; senin varlığın devletin varlığıyla kaim; milletin karşısında diz çök, varlığını devletin varlığına armağan et, belki sapkınlıktan kurtulursun: Devlet bağışlayıcıdır.”

Milletin yüzüne bakamıyorum ki! Milletin validesiyle cinsel ilişki kurma hakkı kazanmak için kendi gibi olanları devlet adına istenen yüz milyonları vermeye çağıran kişi, almış arkasına devletin güvenlik güçlerini, altın arama seferine çıkmış, ne ağaç tanıyor ne Artvinli biliyor, kesiyor, vuruyor, gazlıyor…
“O senin imanla sınavın; bakalım ona kafayı takıp, onda devleti görüp imanda zayıflayacak mısın? Devlet onu, sizler nasıl olmamanız gerektiğini bilesiniz diye, örnek olarak besliyor. Ona kapılıp devletten farklı düşünürseniz şu mekanlı dünyada imanınızı yitirir, mekansız alemin karanlıklarını hak edersiniz.Ayrıca, bil ki bir ağaç kesilse devlet bin zakkum diker.”

Savaşı sevmiyorum. Kimse ölmesin, doğa mahvolmasın istiyorum; savaşa karşı olunması gerektiğini düşünüyorum ve karar vericileri savaştan uzak durmaya çağırıyorum.

“Sen imanın ve inancın iç tehdidi, darülharbin  hain müttefikisin. Savaş insanlığın gelişerek günümüze ulaşabilmesinde en önemli etkendir. Savaşlar olmasa insan şempanzelerin üçüncü kolu olarak kalırdı. Savaş aşkın devlet buyruğudur; kötü olsa devlet savaş buyurmazdı. Kötü olanı, devlet buyruğu savaşa vatandaş kılıklı kulun sapkınca karşı çıkmasıdır. O kul ki savaşa devletin değil kendinin karar vermesi gerektiğine inanır, önemli bir devlet tutkunu çağdaş yandaş kabadayının  özdeyişinde vuzuhla belirttiği gibi, kanıyla duş yapılmalı, yıkanmayı sevmeyenlerce içilmelidir. Savaşı devlet düşünür, vatandaş denilen kul devlete iman, verdiği karara itaat eder”

Yeterince kan akmıyor mu, Kürt-Türk demeden ve…

“İşte cibilliyetini ifşa ediverdin. Kürt diyorsun, ‘kardeş’ diyemiyorsun. Türk yok, Kürt yok, ‘kardeşlik’ var, ‘kardeşler’ var. Sen ona Kürt demesen, Kürt dediğin de ‘ben Kürt’üm’ demese, birbirinize kardeşler gibi sarılsanız, sarılsanız, sarılıp gözlerinizi kapatsanız, fani bedenlerinizin ulviyetinde kenetlenen ruhlarınızı sonsuzluğa ulaştırsanız… Ruhlarınızdaki kaynaşmışlığın tasviri devletin kutsiyetinde ışıldayarak toprağa akmış kanları yeşertecektir.’

Yazar (yani ben) kendine gelir ve sesli düşünür (Yani ne düşündüğünü dinleyene açıklar):
“Devlet bir örgütlenme türüdür, yani toplumsal bir kurguyu varsayımsal olarak işleten yapıdır. Devletin kişiliği de kurgudur: devlet düşünmez, karar almaz; düşünen de karar alan da devleti yönetmek üzere atanmış ya da seçilmiş insanlardır. Devletin kutsiyeti, ruhani yanı yoktur, devleti yönetenler de kutsal olanın ruhaniliğinde arınmış değillerdir. 

Onlara ‘siyasi iktidar mensupları’ denir; benden daha akıllı, bilgili, değerli, namuslu, vicdanlı, adil oldukları varsayılamaz. Çoğu kez kendi çıkarlarına uygun görünen yanlış kararlar alabilirler, bu kararları olmayan, hatta yalan verilere dayandırabilirler. Ben onlara değil, onlar bana hesap vermek zorundadırlar. Onlar beni ellerindeki devlet güçlerini kullanarak bastırabilirler: ben bastırılabilirim, ama bastırılırken son sözüm, ağzımdan çıkartabileyim, çıkartamayayım SAVAŞA KARŞIYIM olacaktır.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...